Ne yazık ki, Türkiye aktif deprem kuşağında yer alan topraklara sahip. Ülkemizin deprem haritası geçtiğimiz günlerde AFAD deprem dairesi başkanlığı tarafından güncellendi. Yeni haritaya göre Erzurum, deprem riski taşıyan en tehlikeli altı il arasındaymış. Öyle ki; fay sıkışmış ve kırılmak üzere..! Bunu ben değil, işin uzmanları söylüyor.
Bilim insanlarının incelemeleri neticesinde yüksek deprem tehlikesi taşıyan 14 il için bu risk azalmış. Yeni haritaya göre 6 ilin ise deprem riski artmış. Bu iller; Tekirdağ, Aksaray, Karaman, Rize, Erzurum ve Trabzon. Yani sinsi tehlike her zamankinden çok daha fazla yakınımızdaymış..! Felaket tellallığı gibi oldu ama işin özeti bu.Bugüne kadar ikinci derece deprem bölgesinde olan Erzurum, yeni veriler sonucunda en riskli grup yani birinci derece deprem kuşağında yer almaya başladı. Erzurum’un altından geçmekte olan Kuzey Doğu Anadolu fay hattı, yıllar içerisinde öyle sinsice sıkışmış ki patladı patlayacak vaziyete gelmiş.
‘’Deprem öldürmez, bina öldürür’’ sözünün ülkemizde ne yazık ki, bir slogandan öteye geçmemesi neticesinde geçmiş yıllarda binlerce insanımızın cansız bedenlerini enkazların altından çıkarmıştık. Ders alındı mı bilinmez ancak doğanın şakası olmadığı bir gerçek. Yeni yapılan binalara bakınca ‘’Mal canın yongası’’ diye tabir ettiğimiz evlerimizin birer tabut olduğunu görmek için uzman olmaya gerek yok.
Elbette ki, ‘’Ecel gelince, baş ağrısı bahane’’. Fakat,mühendislik kitaplarında, binalar arasında deprem boşluklarının olmamasının, yine bodrum katlardaki taşıyıcı kolon-kirişlerin tadilatlarla zayıflatılmasının can ve mal kaybını artıracağı söylenir. Demem o ki; başımıza ne zaman nelerin geleceğini bilemeyiz. Ancak bilime karşı inat etmenin, görmezden gelmenin yada tedbir almamanın felaketleri önleyeceğini hiç mi hiç sanmıyorum..!
Haşr suresi 22. ayette yüce yaradan diyor ki; ‘’Tedbirini al, takdiri Allah’a bırak’’. Bizde ne tedbir var ne de ibret… Allah sonumuzu hayır ede.