Vatanına Göz Dikeni…

Zor günlerden geçiyoruz!

Millet olmanın aynı topraklarda yaşamak olmadığını yeniden yaşayarak görüyoruz.

Bir kısım hacı yatmazlar sırıtıyor.

Onları anlamak ve devre dışı bırakmak kolay.

Ancak bugünlerdeki adı kripto olan aslen münafık deyince daha iyi tanımlayacağımız bir kesim var ki, Allah onların oyunlarından muhafaza etsin bu milleti.

İçerden çürütmeye çalışıyorlar bizi.

Haktan görünüp, mazlummuş havasına girip düşmanlık peyda edecek tohumlarını aramıza serpiyorlar.

Elbette gündemin sıcaklığı dolayısıyla meseleyi en fazla FETÖ davaları üzerinden yapıyorlar.

Bu kepaze FETÖ’cülerin Akıncı davasında nasıl kaypak olduklarını açıkça gördük…

Alacakları cezaların büyüklüğü, işlediklerin suçun korkunçluğu, cinayetleri dolayısıyla ne yapacaklarını şaşırmış olduları düşünülebilir…

Ancak davaları dikkatle analiz ettiğinizde öyle olmadığı ortaya çıkıyor.

Bu soysuz grup işi sulandırmaya ve millet nezdinde meselenin önemini unutturmaya çalışan bir faaliyet içerisindeler.

Çünkü genel ezberleri bu milletin “balık hafızalı” olduğunu öğretmiş onlara!

Elbette yanılıyorlar! Millet hoşgörülü, kavgada ısrarcı olmayan ya da pek çok hadiseyi gündeminden hemen çıkaran bir tabiata sahip olabilir ancak mesele vatan olunca unutulacak sanılan şeyler asla unutulmaz.

15 Temmuz’da gördüler… Çanakkale ruhu aynen ayakta…

Kurtuluş Savaşı kararılığı sokaklarda adeta canlandı.

Mesele vatan olunca bu millet dirilir. Ben söylemiyorum 15 Temmuz’da iki yüz elli kardeşimiz canlarını feda ederek tarihe büyük harflerle yeniden yazdılar bu gerçeği.

İşte bizim gördüğümüz bu gerçeği onlarda gördükleri için bu hainlerin suçüstü olmayanlarının davalarında manipülasyonla meseleyi sulandırmaya çalışıyorlar.

Elbette bu kadar büyük bir davada çok azınlıkta da olsa hatalar, yanlışlıklar olacaktır.

Düzeltilir, tez zamanda düzeltilmelidir de…

Ancak bu örnekleri olayların üzerini kapatmak için her cümlelerinin başına ekleyenler FETÖ’cü değillerse bile onlara maşa olacak kadar gözleri hakikate kapanmış insanlar olarak geçecekler tarihe.

Herkes onları öyle olmadıklarını söyleseler de “işbirlikçi” olarak hatırlayacak!

Bunu ticareti için, siyaseti için ya da Erdoğan’dan nefret ettiği için yaptığının bir önemi yok. Sonuç bu hain güruhuna yarayacak.

Ve görüyoruz ki, mesele bu kadar basit ve kendi iç hadisemiz olacak kadar kapsamsız değil.

Almanya’nın, Fransa’nın, Hollanda’nın ve diğer Avrupa Biliği ülkelerinin ülkemizle ilgili tavırlarına bakın…

Ne hakkaniyet ne de iyi niyet göremezsiniz.

Hele sözde müttefik Amerika’nın artık saklamak gereğini bile duymadığı operasyonlarına kör kalmak gerçek bir vatan hainliğidir.

Üzerini kazıyınca içinden PKK çıkan teröristlere yüzlerce tır dolusu ağır silah göndermesi, Türkiye’nin sınırlarına Conileri yığması, terörist başı Fetullah’ı adeta evladı gibi koruması modern dünyanın barış melekliğini üstlendiğinden olmasa gerek.

Unutmayın Amerika, Irak’a demokrasi getirmek için girmişti.

Sonuç yok olan bir ülke ve hunharca katledilen milyonlarca müslüman.

Peki bu olup bitenler sürerken bizi neyle oyalıyorlar?

Elinde orak Atatürk heykeline saldıran bir meczup…

Kıyafetlerime dokunmayın diye bağıran çıplaklarla!

Başörtüsü kıyafet değildi demek ki, çocuklar üniversite kapılarında ikna odalarına tıkılırken bu çıplakları ortalıkta “kıyafetime dokunma” diye bağırırken göremedik.

Son cümleyi olup bitenin demokratik bir hak arama eylemi olmadığını anlatmak için yazdım.

Aylardır bitmeyen ve sözde açlık grevleriyle Türkiye’yi dünyada zor duruma sokmak isteyen eylemcilerin yaptıklarını canlı canlı yaşıyoruz.

Bu kadar ihanet senaryosu kurmak için insanın herşeyden şüphelenir hale gelmiş olması gerekir diye düşünüyorsanız… Yanılıyorsunuz!

Sadece yaşı elli civarında olanların bile çok iyi hatırlayacakları ve batının başımıza musallat etmeye çalıştığı belaların isimlerini yazarsam, söylediklerimin hakikatin taa kendisi olduğunu her vatansever anlayabilir.

Asala…

PKK…

DHKPC…

FETÖ…

Bu milletin bir vatanı var. O da şimdi elimizden almak istedikleri topraklar.

Hâlâ şudur budur diyerek, siyasi çekişmelere girerek bu gerçeği görmezden gelmeye devam edecek miyiz?