Ustası İblis Olanın Sanatı Kibirdir

"Cennet ile cehennem münakaşa ettiler.

Cehennem - Bende zorbalar ve kibirliler var, dedi.

Cennet- Bende zayıflar ve yoksullar var, dedi.

Bunun üzerine Allah Teâlâ onların çekişmesini şöyle halletti:

"- Ey cennet! Sen benim rahmetimsin, dilediğime seninle merhamet ederim. Ey cehennem! Sen de benim azabımsın. Dilediğime seninle azap ederim. Ben her ikinizi de dolduracağım." *Hadis/ Müslim

Kibirliysen kendini sevdirmeye uğraşmaz, dayatırsın.

Hayattayken de ikametin kendi cehenneminde geçer.

Bir düşün bakalım değer mi buna?

Değer mi şeyhi iblis olan bir zalimliğin müritliğine heveslenmeye?

Kibrin varsa temizlemeden iyiliğe eremezsin, önce huzursuzluk cehenneminde tutuşur kalbin, sonra kendini sevmek denizinde boğulursun.

Üstünsün öyle mi?

Peki, kime bu tasladığın üstünlük…

Üstün kabul ettiğin neyin varsa, verene mi?

Aklınla neden övünürsün, o parlak zekânın sahibi sen değilsin ki…

Güzel gözlerin, narin ellerin, pembe dudakların senin tornanda şekillenmedi ki…

Babandan, annenden miras kalmadı sana güzelliğin.

Ey İblis! buyurdu: o benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani' oldu sana? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa âlîlerden mi bulunuyorsun?(74)Sad/75

Kibirlenip ustanı yakan ateşe atma kendini, “onu topraktan beni ateşten yarattın o halde ben üstünüm” kibrine tutulup, sende olup sana ait olmayanı kendininmiş gibi sahiplenme, övünmekten bir hâl olduklarını sana vereni incitirsin.

Alınır elinden…

Nitekim alınıyor; yaşlanınca güzelliğin, bunayınca aklın, zamanı geldiğinde iktidarın, bir yangının külleri arasında servetin çekip alınıyor elinden…

Neden ben diye soramazsın, sana verilirken neden bana diye soramadığın gibi.

Kısaca cancağızım, senin olmayanla kibirlenmek ahmaklıktır.

Güzelsen denizi sevdiğin gibi seveceksin endamını…

Emsalsiz olduğun fikri dolunca yüreğine, övgüyü seni öyle kılana terk edeceksin.

Tam o anda vazgeçmezsen benliğinden, bakarsın vazgeçmiş büyülenerek hayran oldukların senden.

Güzel gözlerine, herkesi geride bırakan servetine, söz ustalığında emsalsiz aklına yüz çevirmek değil bu elbette, onları sev ancak onları sana vereni anarak şükür ırmağında temizle enaniyetini.

Öyle olunca zaten yeterinden çok sevemezsin kendini ve başkaları da önünde eğilsin diye zorbalıkla dayatamazsın, bilirsin seninmiş gibi görünenlerin hakikatinde bir Sahibi bulunduğunu.

Senin olmayan bir şeyle de kibirlenemezsin.

Kibirlenirsen, benim diye ayak dirersen sevimsizlerden olursun ki, sevilmemenin nasıl bir bela olduğu gösterilir sana…

Hem Yeryüzünde azametle yürüme, çünkü sen ne Arzı yırtabilirsin, ne de boyca dağlara yetişebilirsin.(75)İsra/37

Anlayacağın kibir, kalıp değil yürek kiridir.

Güzelliğini örtecek kılıksızlık, zenginliğini kapatacak cimrilik, iktidarına gölge düşürecek korkaklık seni kibirden kurtarmaz.

Daha derin bir açmazın kucağına sürekler…

Kibir, Peygamberi bir ifadeyle; kibr, hakkı ibtal, halkı tahkirdir!”

Neymiş anladın mı şimdi kibir, güzellikleri sana veren Allah’ı anmamakla onun ihsanından habersiz kalmak. O’nun senin üzerinde seyreden sanatını hükümsüz görmek ve sana verilen ayrıcalığı kullanarak halkı aşağılamak…

Yoksa bahşedileni erdemlice kullanmamak haksızlık olur. Muhteşem bir tabloya gözlerini yummak ve ressamını anmaktan kaçınmak gibi…

Yine de ince bir çizgidir kibir ve hafife almaya gelmez…

Zaten aşkın sarhoşluğuyla dünyayı bir kibrit çöpünden daha kıymetli saymayacak mayaya erişmiş olan canlara, eczayı kava vurmak çok zor olmasa gerek…

Onlar verilenleri memnuniyetle alırlar, teşekkürden eksik kalmazlar ve paylaşmaktan kaçınmazlar.

Kibirden temizle sende emanetindeki güzellikleri ve sakın onlarla üstünlük taslamaya kalkma!

Ne de güzel hatırlatır dost Mevlâna…

“İşte sararttı seni bir gümüş bedenlinin özlemi, altın haline geldin artık.

Sen altına âşıksın, altın benim rengime âşık.”

Meraklanma özlemin büyük olursa hakkın zayi edilmez!

Hamiş: Okuduğunuz yazı Aşk Sarhoşu isimli kitabımda yayınlanmıştır. Buradan yeniden dikkatinize sunuyorum zira asrımız mutsuzluk asrı! Ustamız ne hazindir ki, kibir sanatının mucidi...