Türkiye’de terörü destekleyen iki grup var.
Terörden beslenenler!
Terörü besleyenler!
Terörü besleyenler malum…
Belediyelerdeki icraatlardan…
Güneydoğu’da taraftarlarının karşısına geçip efelenmelerden…
Bir o yana bir bu yana savrulmalarından belli!
Bir de terörden beslenenler var.
Bu gruba hemen aklınıza gelen parti girmiyor bilesiniz.
HDP terörden beslenen partiler arasında değil…
O parti Etiler’deki tuzu kuruların ağzıyla söylersek sevimi bir figür haline getirilen Selo’nun bir öyle bir böyle söylemleriyle daha çok terörü besleyenler tarafında kalıyor?
O halde terörden beslenenler kim?
Üzücü ama hakikat olunca insanın eli tutulsa da, dili bağlansa da söylemeden edemiyor.
Terörden beslenenlerin bir portresini çizeyim de bari, partinin içindeki vatan sevgisiyle dolu, ülkesine aşık kardeşlerimizin kalbi bir kere de biz söyleyince dağlanmasın.
Terörden beslenen partilerin en çarpıcı özelliği, vatansever ve barışçı bir duruş sergiliyorlarmış gibi yapmaları…
Gerçi liderleri zaman zaman sözlerinin arasına kattıkları öfke dolu cümlelerle esas mesajı vermekten çekinmiyorlar ancak yine de duruş pek yerinde ve ilkeliymiş gibi olsun da ısrarlılar!
Terörden beslenen partiler bir kere Türkiye’nin ekonomisinin iyi durumda olmasına hizmet etmezler.
Zira sanırlar ki, Türkiye halkı ekonomik olarak rahatladığında iktidarda olmadıkları için kendilerine bu huzurdan bir pay asla düşmez.
O yüzden sürekli ekonomide falsoları, uzak ihtimalli çöküş senaryolarını diri tutmaya çabalarlar.
Bunu yaparken de vatanseverliği asla bir kenara atmazlar!
Sonra ülkenin sürekli bir talancı zihniyetin eli altında inim inim inlediğini haykırır dururlar. Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu göstermesine rağmen bu gruba giren partilerden iktidarın iki tane iyi icraatını günü bırakın ayda hatta yılda bir kere bile duymanız mümkün değildir.
Ümitsizlik yayıp toplumun moral değerlerini yerle bir ederlerken bile asla vatanseverlikten bir lokma kimseye koklatmazlar.
Bu partiler bunca eleştirmelerine rağmen asla çözüm ortağı olmayacaklarını da bağıra bağıra deklare ederler.
Ülkenin sorunlarını çözecek, partilerin ana hedefi olan iktidarla ilgili bütün yolları en baştan kapatırlar.
Bunu yaparken de doğal olarak vatanseverliklerinden bahsetmeyi ihmal etmezler.
Kendilerinin hırsızlık ve ülkeyi bölme projesi olarak gördükleri Barış Süreci ile ilgili icraatların olduğu hükümetlerde asla yer almayacaklarını anlatarak adeta ülkeye iyilik yaptıklarını anlatmaktan da geri durmazlar.
Üstelik bunların hepsini vatansever oldukları için yaptıklarını ballandıra ballandıra anlatırlar.
Ancak kimsenin onlara koalisyona girip, kabinede, MGK’da bu yanlışları ve hırsızlıkları bir bir neden ortaya çıkarmadın diye sormasına asla müsamaha göstermezler.
Bunu dillendirmeyi bırakın, düşünenler için bile en güzel yaftayı yapıştırıp geçerler. Vatan haini!
Sonra da Anayasa’da belirlenmiş kurallarla kurulması şart olan seçim hükümetine hem üye vermez, hem gideni partilerinden atar hem de Anayasal bir oluşumu hayata geçiren AK Parti’yi bölücüleri iktidara taşımakla suçlarlar.
Bunun haksızlık olduğunu yazanlara da yandaş, hain, işbirlikçi demeyi meselelerin çözümü gibi görürler.
Ha bir de ülke alev almış yanarken, evlatlarımız, askerlerimiz, polislerimiz şehadet şerbetini vatan için içerken eski kinlerine bir mola dahi vermeyi düşünmeyip, Kandil’e ya da hangi indelerse bu teröristler onların üzerine yürümek yerine ismine saray dedikleri Cumhurbaşkanlığına doğru taraftarlarını yürüyeceklerini söyleyerek gözdağı vermekten kaçınmazlar.
Ütelik bütün bunları vatanseverliklerinden yaptıklarına kim şüphe duysa hemen anlına vatan haini yaftasını vururlar.
Şimdi de bu terörden beslenen ve terörü besleyenler bir arada bir fısıltı yaymaya başlamışlar…
Ülke bu haldeyken seçim yapılamaz.
Avucunuzu yalarsınız siz, bu ülkeyi hırslarınıza kurban etmek öyle sandığınızca kolay değildir!
Deneyen; vatan haini kim, vatansever numarasına yatan kim açık seçik görür!