Vedat REFAYELİ
Saymıyorum bile.
Bayağı yıl oldu.
Muhabir olarak Gümüşhane’den Erzurum’a geldiği o ilk gününü hatırlıyorum Sefa’nın.
Türkiye Gazetesi Erzurum Bürosunda uzun süre beraber çalıştık.
Çoğu habere beraber gittik.
Onca yıl birlikte çalıştık, bir kez olsun birbirimize kırılmadık.
Sefa Salantur denince hep aklıma sakinlik, naiflik, güleryüz ve fedakarlık gelir.
Bir de iş!
Sefa tanıdığım işkolik adamlardan biriydi.
Boş durmayı sevmez, tembellikten uzak kaldı hep.
Bir ara ben Erzurumpor’a bakarken, o da TEK 12 Martspor’a bakardı.
O TEK 12 Martspor da profesyonel ligdeydi.
Bir gün ani karar almış, Ankara’ya gitmişti.
Artık Anadolu Ajansı’nda çalışıyordu.
Uzun süre de meclisin taa ortasında, TBMM’de görev yaptı.
Bir çok meclis başkanıyla beraber çalıştı.
Ve onlardan biri Köksal Toptan’dı.
Benim de siyasetini ve dilini beğendiğim adamlardan biridir Köksal Toptan.
Özellikle eski DYP’li olması, rahmetli Demirel’e yakınlığı zaten onu çok sevmem için yeter de artar bile.
Sefa, tam da emekliliğe hazırlanırken, birlikte çalışma mutluluğunu yaşamış olan işte o Köksal Toptan’ın bir nevi biyografisini andıran bir kitapla final yaptı.
Sakin Güç Köksal Toptan kitabı hem de Doğan Yayınları’ndan çıktı.
Yayınevi de bu işlerde önemli.
Bana göre Doğan’dan çıkması çok daha kıymetli.
Bana da imzalı bir kitabını verdi Sefa.
Kaç gündür fırsat buldukça okuyorum.
Nefis gidiyor.
Eskiden de çok güzel bir yazı dili vardı zaten Sefa’nın, bu kitapla kendini de aştığını farkediyorum.
Geçenlerde Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi de yazmıştı köşesinde.
Gururlanıyorum elbette ki.
Böyle bir arkadaşımın böylesine önemli bir ismi kitap yazmasını elbette çok kıymetli buluyorum.
Sefa gibi çalışkan bir arkadaşıma da böyle bir final yakışırdı zaten.
Sağolsun, okuru bol olsun..
Editör