ABD Başkanı Tramp, ABD’de araştırma bütçelerini kısıtlama kararı aldı! Araştırma bütçelerinin kısıtlanması meselesi, insanlığın hangi yöne bakacağını gösteren bir aynadır. Kaynakların nereye harcanacağı, geleceğin nasıl şekilleneceğini belirler.
Bir yanda güvenlik gerekçesiyle sürekli beslenen silah sanayisi vardır; bu alan ekonomik çıkarlarla büyür ama insanlığa doğrudan fayda sağlamaz, aksine yıkım getirir. Diğer yanda ise insan ömrünü uzatan, yaşam kalitesini artıran, hastalıkları tedavi eden ve hayatı kolaylaştıran bilimsel çalışmalar vardır. Sağlık teknolojileri, ilaç geliştirme, biyoteknoloji ve yapay zekâ destekli tıp uygulamaları toplumların refahını artırır, küresel iş birliğini teşvik eder.
Her şey bilgiye dayalıdır. İyilik üretmek için de kötülük üretmek için de!
Bence asıl soru şu: dünya bu bilgi deryasını hangi niyetle kullanacak? İnsanlığın ortak faydası için mi, yoksa dar çıkarlar için mi? İşte bu tercih, geleceğin rengini belirleyecektir!
Dünyaya özgürlükler, bilim, klasikleri ve teknolojiyi armağan edenler vardır; ama bu ülkelerin aynı zamanda Afrika, Latin Amerika, Asya ve Ortadoğu’da sömürmek için nasıl acımasız olduklarını da unutmamalıyız. Bugün gelişmiş ülkelerin birçoğu insanlığa katkı sağlayacak işler yerine, haritaları menfaatlerine göre şekillendirmeyi, toplumları itaat ettirmeyi planlıyor. İnsanların ölümlerine, sakat kalmalarına, perperişan olmalarına aldırmadan projeler yapıyor ve hayata geçiriyorlar.
Neden; insansız dünya elde etmek için midir gayretleri? Savaşlar oksijenimizi mahvediyor, ağaçları keserek, yakarak karbonun havadan temizlenmesini engelliyor ve yağmurun yağmaması için ormanları katlediyoruz.
Bunun yanında bizim üniversitelerde açılan bazı bölümler de tartışmaya açıktır ki bence kapalıdır! Örneğin hattatlık, ata dede sanatımızdır ve kültürel miras olarak sergilerde yaşatılabilir. Ancak bu alana büyük bütçeler ayırmak, toplumun ilerlemesine doğrudan katkı sağlamaz.
Bizim üniversitelerde dünyada gelişmiş ülkeler bilim üretirlerken biz bilimsel çalışmalar yerine “dünyanın en büyük turşusunu” yaparak Guinness literatürüne geçmeyi hedefliyoruz (!). Denemesi ise tam bir komikliktir. Kaynaklarımızı daha faydalı sektörlere, insan hayatını kolaylaştıracak ve geleceğe yön verecek araştırmalara ayırmak hem bireysel hem toplumsal gelişim için daha verimli olacaktır.
Dünyayla yarışmak için onların yaptıklarından bir tık daha önde olmalıyız. Hem projelerimiz hem hedeflerimiz hem de ürettiklerimizle! Boş işlerle, boş vaatlerle, okumadan, aydınlanmadan, düşünmeyi öğrenmeden bir yere varamayız.
Eğer bilime, ilime arkamızı döner üretemezsek; oltanın ucunda yem oluruz!