GÖÇ VE ERZURUM

Erzurum; eğitimden spora, tarım-hayvancılıktan turizme kadar pek çok alanda güçlü bir zemine sahiptir.

Erzurum, yalnızca yüksek dağların gölgesinde doğunun kapısı olarak değil, aynı zamanda Anadolu’nun hafızasında derin izler bırakmış bir şehir olarak varlığını sürdürmektedir.

Asırlardır ticaret yollarının kavşağı olmuş, kültürüyle, tarihi mirasıyla ve stratejik konumuyla milletimizin gönlünde ayrı bir yer edinmiştir. Bugün, Erzurum’un önünde çok daha büyük bir misyon vardır.

Bu misyon, kendi potansiyelini harekete geçirerek kalkınmada öncü bir şehir olmak ve böylece göçün önüne geçmektir; zira göç, sadece nüfus kaybı değil; aynı zamanda üretimden, istihdamdan, geleceğe dair umutlardan mahrum kalmak demektir.

Şehirlerin kaderini belirleyen önemli unsurlardan biri, kendi iç dinamiklerini ne ölçüde harekete geçirebildikleridir.

Erzurum; eğitimden spora, tarım-hayvancılıktan turizme kadar pek çok alanda güçlü bir zemine sahiptir.

Devletimizin sağladığı teşvikler, altın fırsatlar sunmaktadır.

Bu fırsatları değerlendirecek vizyoner adımlar atmak, hem yerel yönetimlerin hem de özel sektörün sorumluluğundadır.

Burada mesele yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyolojik bir dönüşümdür.

Erzurum’u terk eden her gencimiz, şehrin geleceğinden bir parçayı da yanında götürmektedir.

Göçü durdurmanın öncelikli yolu, gençlere kendi memleketinde gelecek kurabilecekleri güçlü bir zemin sağlamaktan geçmektedir..

Ekonomik kalkınma, üretim ve istihdamla mümkündür.

Erzurum’un tarım ve hayvancılıkta sahip olduğu geniş imkanlar, modern teknolojilerle desteklendiğinde yalnızca bölgeyi değil, ülkeyi besleyecek bir güç haline gelebilir.

Bu alanda kurulacak işleme tesisleri, kooperatifler ve markalaşma çabaları, Erzurum’un adını sadece ulusal değil, uluslararası pazarlarda da duyuracaktır.

Sanayi yatırımlarının artması, özellikle gıda ve tekstil alanında yeni istihdam sahaları oluşturacaktır.

Özel sektörün cesaretiyle, devletin teşvikleri birleştiğinde, Erzurum, üretim üssü olabilecek kapasiteye sahiptir.

Turizm, Erzurum’un en önemli kozlarından biridir.

Palandöken, yalnızca bir kış merkezi değil; dünyanın dört bir yanından gelen turistleri ağırlayabilecek potansiyele sahip bir marka değeridir.

Tarihi yapılar, medreseler, kervansaraylar ve doğal güzellikler, turizmin dört mevsime yayılmasını sağlayacak bir hazine sunmaktadır. Bu değerler, doğru tanıtım ve yatırım politikalarıyla desteklendiğinde Erzurum’un göç veren değil, göç alan bir şehir haline gelmesi mümkündür; çünkü turizm, yalnızca gelen ziyaretçinin bıraktığı gelir değil, aynı zamanda binlerce kişiye doğrudan iş kapısı demektir.

Spor yatırımları, şehirlerin geleceğini şekillendiren önemli alanlardan biridir.

Erzurum, bugüne kadar uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yaparak adını duyurmuştur.

Yeni stadyum projesi, gençlere sporla iç içe bir yaşam alanı sunacak; aynı zamanda şehre canlılık katacaktır. Spor, bir şehrin dinamizmini artırır, gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutar ve toplumsal birlikteliği güçlendirir.

Bu tesisler, sadece birer yapı değil, geleceğe açılan kapılardır.

Ulaşım altyapısındaki yatırımlar, Erzurum’un kaderini değiştirecek ölçüdedir. Hızlı tren projesi, yalnızca Erzurum’un değil tüm bölgenin kalkınma anahtarıdır. Ulaşım kolaylaştığında ticaret hızlanır, turizm canlanır, yatırımcı cesaret bulur. Erzurum’un Türkiye’nin büyük merkezlerine entegre olması, şehrin cazibesini katbekat artıracaktır. Bir şehre yatırım çekmenin en güçlü yollarından biri, ulaşım ağlarını güçlendirmektir.

Erzurum, bu noktada tarihi bir eşikte durmaktadır.

Göçü önlemenin yolu, hem ekonomik hem de sosyal alanlarda kapsamlı bir kalkınma vizyonu ortaya koymaktır.

Kültür sanat faaliyetleri, gençlerin aidiyetini güçlendirir; üniversiteler şehrin entelektüel damarıdır; tarım ve sanayi istihdamı besler; turizm ve spor dinamizm yaratır; ulaşım yatırımları ise tüm bu unsurları birbirine bağlar.

Erzurum’un kalkınması demek, göçün önlenmesi demektir.

İnsan, geleceğini gördüğü yerde kalır.

Bugün Erzurum, devletimizin güçlü destekleriyle önemli bir fırsat eşiğindedir. Bu fırsatları değerlendirmek, yalnızca bugünü değil, yarını da kazanmak anlamına gelir.

Erzurum’un kaderini değiştirecek olan, kendi potansiyelini görüp harekete geçmesidir.

Tarihiyle gurur duyan, geleceğine inanan bir Erzurum, göçün değil, umudun şehri olacaktır.