Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakanımız, dediğimiz yıllarda, basınımızın bir kanadı için, "daha ne istiyorsunuz, sizi tasmalarınızdan kurtardık," demişti.

Tasma meselesinde haklıydı; ama kurtarma konusu biraz düşündürücü oldu.

Uzun yıllar tasmalarla gezen bazı basın kuruluşları, "sahibinin sesi" markasıyla pikaplarda dönen plaklar gibi dönüp durmaktaydılar.

Makamı başka, bestesi başka olsa da sözleri aynı olan şarkıları az dinlemiş değiliz yani!

Günümüzde de değişen bir şey yok!

Tasmayla yaşamaya alışkın olan bazı medya, tasmasız olunca mamasız ve susuz

kalacağına şartlandığı için, mutlaka bir tasmaya ihtiyaç duyarlar.

Ve güç kimdeyse, yani patron kimse onun kapısında emirlerini beklerken gelene gidene havlamayı da ihmal etmezler.

Bakın, son günlerde yine gazetecilere saldırılar başladı.

Ağaların emri olmasa da bazı kâhyaların, ağalarına yaranma işgüzarlığı nedeniyle, ülke çapında isimleri öne çıkmış iki gazeteciye saldırtarak susturmak istediler.

Bu gazeteciler ne gerçekleri çarpıtıyor, ne de birilerinin çıkarı için kalemini satıyor!

Sadece olayların ve gerçeklerin eşliğinde düşüncelerini yazmaktan ya da söylemekten başka suçları yok!

Anlaşılan tasma sevmeyenler tayfasından olanlar, tasmalılar tarafından pek de sevilmiyor.

..

Son yıllarda siyaset sahnesinde öyle replikler duyuyoruz ki, insanın sinir sisteminin çökmemesi için omuzlarının üzerinde baş yerine kelle taşıması lazım!

Herkesin bildiği ve gördüğü siyaha, "beyaz"; beyaza, "siyah" diyenleri dinledikçe

cinlerimiz tepemize, keçilerimiz firara çıkıyor.

Şu parti ya da bu parti söz konusu değil. Her fırkada fıkra gibi olanları görmüyor

muyuz sanki!

Siyaset sahnesinin oyuncularındaki kalite her geçen gün düşüyor gibi.

Fütursuzca söylenen yalan ve iftiralara inananlar ya da inanmış gibi yapanlar veya inanmaya mecbur olanlar oldukça, galiba bu böyle devam edecek!

Siyasette ve ticarette öyle şeyler oluyor ki insanın aklı duruyor.

Kimi beş yıl önce beş taş oynayan biriyken, beş yıl içinde beş tır sahibi olarak kara taşımacılığı yapıyor. İşin acı tarafı ise, her aracın tamponunda "nazar etme ne olur, çalış senin de olur," yazısıyla dalga geçilmesi.

Kimi de ne dalga geçiyor ne de insanları aptal yerine koyuyor. Şirketlerinin, vakıflarının duvarlarına "babam sağ olsun," yazısını delikanlı gibi çakıyor.

Bunlara kimse bir şey diyemez.

Çünkü tasmalılar var.

Bu tasmalılar sadece televizyonlarda diliyle, gazetelerde kalemiyle ısıranlarla kalmıyor ki; bir de sokaklarda ısıranlar var!

Isırmak sözcüğünü elbet mecazi anlamda kullandık ve bu sözcük her nedense bana Pavlov'un köpeğini anımsattı.

Pavluv ve köpeği de ne, demeyin sakın!

Bunu çoğu kişi bilir veya duymuştur; ama 2. Dünya Savaşı'nda Pavlov'un köpeklerinin nasıl kullanıldığını herkes bilmeyebilir!

Psikofizyoloji ve deneysel psikoloji alanlarının kurucusu sayılan Rus fizyolog, psikolog ve hekim ve Nobel sahibi Ivan Petrovich Pavlov'un köpekleri bakın bu savaşta nasıl şartlandırılmış.

"Pavlov, yüzlerce köpekten oluşan bir barınak inşa ettirdi. Barınaktaki köpeklere uzunca bir süre –yaklaşık 10 gün- hiçbir şey yedirmedi, aç bıraktı köpekleri. Köpekleri bu uzun açlık döneminde ara ara kafeslerinden dışarıya saldı. Köpekler de açlığın getirdiği saldırganlıkla, yemek aradı. Fakat hiçbir şey bulamadılar.

Köpekler, artık tamamen bitkin düşmüş ve açlıktan ne yapacaklarını bilemez haldeydiler.

Pavlov, planın ikinci adımına geçti. Açık alana tanklar getirildi. Fakat bunlar normal tanklar değildi, altlarında et saklıydı.

Açlıktan artık perişan olan köpekler de hemen bu tanklara koştular ve eti buldular.

Karınları doyan köpekler için tekrar açlık günleri başlayacaktı. Bundan sonra köpekler her açık alana salındıklarında, tankın altında et olsun ya da olmasın tanklara koşmaya başladı.

Kısacası, şartlanma olayı gerçekleşmişti.

Sıra artık planın son aşamasındaydı. Günlerce aç bırakılan köpekler, savaş alanına bırakıldı.

Üzerlerine bombalar bağlanarak..

Savaş alanında tankları gören köpekler yemek bulma umuduyla, doğruca Alman

tanklarına doğru koşuyor ve tankın altına girdiklerinde ise Ruslar tarafından patlatılıyordu.

İşte bu strateji, savaşın sonucunu değiştirdi."

Demek ki neymiş!

Size tasma takanlar ya da sizi şartlandıranlar, kendi çıkarları için sizi her zaman kullanırlar!

Son kez kullandıklarında ise sizin işiniz bitmiş olur!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.