Hemşire hanım şöyle mi soracak:

“Buyurun efendim, hangi aşıyı alırdınız!?”

Almanların yaptığı her şey çok iyidir, sağlamdır” peşin kabulü var ya, görün bakın bu, aşı meselesinde de karşımıza çıkacak.

Nasılsa Çin’in adı bir defa “çakma”cıya çıkmış!

Hemşire hanım ben Çin değil, Alman aşısı olmak istiyorum.

Vatandaşın böyle bir hakkı var…

Hemşire hanım cevap verecek.

İyi de beyefendi burada yalnızca Çin aşısı var.

Beyefendi oturduğu koltuktan ayağa fırlayacak ve tutabilirse hemşirenin boğazına yapışacak.

Ne demek yalnızca Çin aşısı var” diyecek.

Sonra da avazı çıktığınca bağıracak:

Sağlık Bakanımız buyurdu, vatandaş iki aşı arasında tercih yapabilecek. Sen bakandan daha mı yetkilisin ki bana Çin aşısını dayatıyorsun.

Hemşire çaresiz kalacak.

Öfkeli vatandaşı yatıştırmak muhtemelen doktora düşecek.

Sağlık Bakanı Koca, iki aşı arasındaki vatandaşın tercih hakkını anlatırken meseleyi öyle bir sundu ki, sanırsınız lokantaya gitmiş bir müşterinin menüden yemek seçme lüksü gibi…

Oysa vaziyet hiç de öyle değil.

Alman aşısı en az eksi yetmiş derecedeki soğutucularda saklanabiliyor.

Sorarım size misal, Erzurum’da hangi sağlık ocağında eksi yetmiş dereceli dolaplar mevcut?

Belki hastanelerde vardır, ama sağlık ocaklarında aynı donanım yok.

Şimdi gel de sen bu “yok”luğu Hasan efendiye ya da Emine teyzeye anlat bakalım.

Vatandaş tutturacak, “ben illa da Alman aşısı istiyorum.

Değil mi ki bu Alman aşısını icat eden de karı-koca Türk.

Gelinen nokta artık ayan beyan gösteriyor:

Korona salgını karşısında ipin ucunu kaçırdık.

150 rakamını aşan ölü sayısı, 30 bini geçen vaka ve artık lebalep dolan yoğun bakım servisleri…

Bakan Koca her gün bir şeyler söylüyor, vatandaşa umut ve moral aşılamaya çalışıyor ama inandırıcı değil.

Çünkü gerçekleri ya konuşmuyor ya da konuşamıyor.

Oysa başlarda çok inandırıcıydı.

Vatandaş diğer siyasetçilere değil, Koca’ya itimat ediyor, O’nun söylediklerine kıymet veriyordu.

Ne yazık ki…

Siyaset mekanizmasının dişlileri Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı da un ufak etti.

Besbelli ki yerli aşı da en erken Haziran’dan önce çıkmayacak.

Yani şimdilik o da sadra şifa değil.

Eğer kafi miktarda gelirse görünen odur ki Çin aşısına mecbur hatta mahkumuz.

Bu sebeptendir ki ey Hasan efendi ve Emine teyze, sıranız gelip de sizi aşı olmaya davet ettiklerinde, boşuna mahallenizdeki sağlık ocağı hemşirelerine çıkışmayın hele hele hiç kavgaya tutuşmayın.

O Alman aşısı buzdolabında saklanmıyor.

İlla da aşı olmak için çok aceleciyseniz ve üstüne üstlük partide bir de arkanız varsa, zaten sizin sağlık ocağında bir işiniz olmaz; doğrudan hastanelere gidersiniz ve Alman aşısını isterseniz üst üste birkaç tane bile yaptırırsınız!

İpin ucu kaçmışken kim urganın hesabına bakar ki…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.