BUNLARIN YAŞANDIĞI BİR ÜLKEDE HUZUR OLMAZ

Öyle olaylar yaşıyoruz ki şaşıp kalıyoruz. Dilimiz damağımıza yapışıyor. Ağlamak istiyorum ağlayamıyorum. Yürümek istiyorum yürüyemiyorum.

Türk Hava Kuvvetlerine ait uçak düşüyor ve 20 askerimiz şehit oluyor. Ocaklar sönüyor. Ancak birileri bu normalmiş gibi davranıyor…

Severek evlenen bay ve bayan bir süre sonra kavga gürültüyle ayrılıyor, boşanıyorlar. Yetti mi yetmedi. Koca eşini rast geldiği yerde bıçakla, tabancayla vuruyor, öldürüyor ve geriye bakmadan yürüyor.

Baba veya anne veya her ikisi gül bebek, el bebek olarak yetiştirdikleri, uykusuz kaldıkları, yemedikleri yedirdikleri, giymedikleri giydirdikleri can evlatları tarafından katlediliyorlar…

Sokak ortasında yol benim, yok senin kavgasına tutuşan insanlar birbirlerini sokak ortasında vurup öldürüyor ve hiçbir şey yapmamış gibi pişkin pişkin gülüyorlar.

Bakkalda, manavda, markette insanlar birbirinden korkuyor. En ufak bir yanlışta, yan baktın bakmadın kavgasına tutuşup ya karakolluk ya hapishanelik oluyorlar.

Hırsızlık vaka-i adiyeden sayılmaya başlanmış. Adam çalıyor, çırpıyor sonra yakalanınca ne yaptım ki diyebiliyor.

Gazetelerde, televizyonlarda her şeyi bilen insanlar pişkin pişkin insanların gözü içine bakarak yalan söylüyor. Yalanlarını öyle marifetle anlatıyorlar şaşıp kalıyoruz…

Enflasyon almış başını gidiyor. Yetkili ve etkili maliyeciler enflasyon düşüyor, düşecek tahminlerimize göre önümüzdeki yıllar daha iyi olacak diyebiliyorlar.

Okullarımız ne hallere gelmiş. Öğretmenler kılık kıyafet bakımından mesleğe yakışmayacak tarzda öğrencinin karşısına çıkıyor. Sonra öğrenci disiplinsizlik yapınca aynı öğretmenler sus pus oluyorlar.

Üniversiteye eksi negatif puanla girince öğrenciler akademisyenler tarafından böyle de olmaz, okuma yazma bilmiyorlar diye şikayete konu ediliyor ama yönetenler nedense suçu hep başkalarına atıyor.

İnsanlar rant uğruna, para kazanma uğruna tabiatı, çevreyi katlediyor. Tarım alanları betonla dolduruluyor. Su havzaları yerleşime açılıyor. Yapanlar halka dönüp ne yani bina yapmayalım mı diyerek kendilerini savunuyor.

Televizyon programları, kadın programları, diziler artık ahlak bırakmadı. Ama RTÜK onlara dokunmuyor. Dokunamıyor…

Her türlü gayrimeşru ilişki övülüyor, reklam ediliyor, marifetmiş gibi anlatılıyor ama nedense yetkili ve etkililerden ses seda çıkmıyor.

Sigara, alkol, uyuşturucu ve kimyasal haplar sokaklarda peynir ekmek gibi satılıyor. Bu milletin evlatlarını zehirliyorlar. Para üzerine para kazanıyorlar.

Kömür ocaklarında patlama oluyor, çöküyor yüzlerce maden işçisi ölüyor ama gerçek suçlular ortada yok…

İnsanlar otelde, lokantada yemek yiyor. Zehirlenip ölüyorlar. Sebep yok. Kahvehanede kahve içiyor, zehirleniyor, sorumlu yok…

Köprü yıkılıyor, demiryolu hattı çöküyor insanlar ölüyor. Sorumlu var mı? Yok…

Din adına bir sürü yalan yanlış şey anlatılıyor. İnsanlar dinden soğutuluyor. Hurafeler havada uçuşuyor. Sorumlu kim belli değil.

Beyler, bayanlar, sorumluluk sahipleri lütfen sorumluluğunuzu idrak edin. Etmezseniz hem bu dünyanız, hem öteki dünyanız harap olur. Unutmayınız.