DOĞUTÜRK

Yarım asırlık müze böcek bilimine ışık tutuyor

Yaşam

Erzurum'da, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümünde Türkiye'nin çeşitli yerleri ve farklı ülkelerden getirilen yaklaşık 50 bin tür böcekle oluşturulan Entomoloji Müzesi, bilimsel çalışma ve araştırmalar yapan akademisyenlere önemli bir kaynak oluşturuyor.

Erzurum'da, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümünde yarım asırdır yurt içi ve yurt dışından toplanan böceklerden oluşturulan ve 50 bin böceğin yer aldığı Entomoloji Müzesi, böcek bilimine ışık tutuyor.

Kentteki böcek çeşitliliğini ortaya çıkarmak için 1966 yılında üniversite bünyesinde kurulan müzede, Türkiye'nin çeşitli yerleri ve farklı ülkelerden getirilen 20 bini teşhis edilmiş 50 bin tür böcek bulunuyor.

Müzede, aynı zamanda keşfedildikleri yörenin ismi verilen ve dünya literatüründe yerini alan 30'un üzerinde de böcek türü mevcut.

"Entomological Museum of Erzurum Turkey" adıyla uluslararası böcek müzeleri arasına giren müzede, yurt içi ve yurt dışından da gelen bilim insanları araştırmalar ve proje çalışması yapıyor.

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yarım asır önce kurulan müzede söz konusu bölümde görev yapan akademisyenlerin yanı sıra kendisinin de yaklaşık 30 yıllık çabasıyla topladığı böcek türlerinin muhafaza edildiğini söyledi.

Yıldırım, müzenin, böcek meraklıları için iyi bir veri bankası olduğunu dile getirerek, "Şu an müzemizde 50 bin civarında böcek türü var, bunların 20 bini teşhis edilmiş, 30 bin civarında da teşhis edilmeyi bekliyor. Türkiye'nin en büyük böcek müzesi Erzurum'da." dedi.

Prof. Dr. Yıldırım, dünyada 1 milyon 650 bin hayvan türü bulunduğunu ifade ederek, bu sayının 1 milyon 80 binini böceklerin oluşturduğunu belirtti.

"AVRUPA'DAN DAHA FAZLA BÖCEK TÜRÜNE SAHİBİZ"

Türkiye'de 80 ila 100 bin civarında böcek türü olduğunu aktaran Yıldırım, "Hayvanlar aleminin yaklaşık yüzde 65'ini böcekler oluşturuyor. Çok zengin böcek türü olan ülkemizi Avrupa ile mukayese ettiğimizde Avrupa'dan daha fazla böcek türüne sahibiz. Ülkemiz bu anlamda bir kıta özelliği gösteriyor ama maalesef bu konuyu çok fazla değerlendirememişiz. Avrupa'da her ilde Doğa ve Tabiat Tarihi Müzesi var ama bizim ülkemizde büyük illerimiz dahil bu tür bir müze yok." diye konuştu.

Yıldırım, Erzurum'daki müzenin Türkiye'deki müzelerin en büyüğü olduğunu vurgulayarak, "Müzemizde karanlık oda içerisinde böcekleri muhafaza ediyoruz. Genellikle yurt dışından bilimsel amaçlı çalışma yapmak için gelenler buradaki materyalleri inceliyor." ifadesini kullandı.

Dünyadaki böceklerin sadece bin 500'ünün ekonomik zarara sahip olduklarını, bunlardan 500'nün ise önemli olduğunu aktaran Yıldırım, Türkiye'de ise bu türlerden 250 civarında bulunduğunu ifade etti.

BÖCEKLERE BULDUKLARI YÖRENİN İSMİNİ VERİYOR

Prof. Dr. Yıldırım, Doğu Anadolu'nun biyoçeşitlilik yönünden zengin olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:

"1992 yılında Erzurum Palandöken Dağları mevkisinde bulduğum bir böceğe 'Leptochilus palandokenicus' ismini verdim ve dünya literatüründe yerini aldı. Bu tür, dünyada sadece Erzurum'da var. Asistanlık döneminden beri yaklaşık 30 yıldır yılın her 5-6 ayı Türkiye'nin çeşitli illerine giderek araziden böcek türü topladık. Topladığımız türleri laboratuvarda çeşitli işlemlerden geçirdikten sonra müze materyali olarak hazırlıyoruz. Tabi bu türler arasında öğrencilerin ve buradaki görevli hocalarımızın da getirdikleri var. Yani herkesin bu müzede emeği var."

Müzede 200'ün üzerinde dünyada sadece tip materyali olan türlerin bulunduğunu dile getiren Yıldırım, 30'un üzerinde böceğin de kendisi tarafından tanımlanıp yöresel isimler verilerek dünya literatürüne geçirildiğini kaydetti.

Yıldırım, bir kısım böceklerin etkisiz bir kısımın da doğrudan veya dolaylı faydalar sağladığına işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Birçok böcek türünün daha biz ne iş yaptığını, nasıl bir faaliyet gösterdiğini ve ne şekilde insanlara hizmet ettiğini bilmiyoruz. Bilim geliştikçe, türleri tanıdıkça ortaya çıkıyor. Özelikle Doğa ve Tabiat Tarihi Müzeleri büyük illerde kurulmak suretiyle insanları ve öğrencilerin buralara gelip bu canlıları tanımaları, hangi gaye için yaratıldıklarını öğrenmeleri lazım. Üniversitemizin Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı bu konuda yoğun şekilde girişimlerde bulunmaktadır."

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.