DOĞUTÜRK
2019-06-07 15:27:47

Türkiye'nin kaderi İstanbul'a mı bağlı?

Mehmet ŞENER

mehmetysener@mynet.com 07 Haziran 2019, 15:27

İstanbul seçimine artık sayılı günler kaldı. Ülke genelinde manzara-i umumiye şöyle:

İstanbul seçimi öylesine ülke meselesi haline geldi ki yarış, İstanbul'da değil de sanki tüm şehirlerde yapılacak. Yurdun dört bir yanında vatandaş 23 Haziran'a kilitlendi.

Besbelli ki bu bayramın tartışmasız gündemi İstanbul seçimi olacak. Çünkü Ankara merkezli yeni komplo teorileri öyle hızlı bir şekilde yayılıp duruyor ve öyle çabuk alıcı buluyor ki, baksanıza yediden yetmişe herkesin yegâne meselesi bu seçim...

AK Parti (Cumhur İttifakı) İstanbul'u kaptırmak istemiyor. Öyle ya, o İstanbul ki, 1994 yılında başlayıp bugüne kadar kesintisiz biçimde Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti yönetiminde. CHP (Millet İttifakı) İstanbul'u alırsa, 18 yıllık AK Parti iktidarına, daha doğrusu çeyrek asrı bulan bir yönetime son vereceğine inandığı için 23 Haziran'ı hem kendileri, hem de ülke adına milat olarak görüyor.

Ankara'nın komplo teorisyenleri çok net konuşuyor:

23 Haziran'da Türkiye ya yeni bir başlangıca yelken açacak, ya da eskimiş yelkenlisiyle azgın dalgalar içinde bir o yana bir buyana savrulup duracak!

Esasında vatandaş ise, tüm bu olup bitenleri heyecandan ziyade kaygı içinde izleyip duruyor. Sorduğu soru çok basit:

Tamam; İstanbul seçimi elbette alelade bir seçim değil. Tamam; İstanbul'u hangi parti kazanırsa Türkiye genelinde artık birinci partidir. Tamam; İstanbul'un temsil ettiği potansiyel herkesin iştahını kabartmakta...

Fakat sonuçta bir il'e mahsus belediye başkanlığı seçimi değil mi? Niye her iki taraf da bu işi ölüm kalım meselesi haline getirdi?

Şimdilik kimse işin bu yanıyla ilgilenmiyor.

Ankara, tatil filan dinlemiyor, bomba üstüne bomba patlatıp duruyor!

-23 Haziran'da AK Parti İstanbul'u kaybederse, "Tayyip için gidiş süreci başlamış" demekmiş...

-23 Haziran'da AK Parti İstanbul'u kaybederse, "Zaten güç bela bir arada duran AK Parti, hızlı bir şekilde dağılma sürecine" girermiş...

Eee böyle olursa kimin ekmeğine yağ sürülmüş olacak?

Onun da cevabı var elbette...

Bir yanda CHP ve müttefikleri (İP,SP ve HDP) kendisini iktidar namzeti olarak görecek bu da, yeni bir dönemin işaret fişeği anlamına gelecek.

Ayrıca...

Aportta bekleyen Abdullah Gül-Ali Babacan ve (şimdilik Gül ve Babacan'dan bağımsız hareket ediyor) Ahmet Davutoğlu için tünelin ucunda ışık görünecek.

Başka?

Ve elbette ki bu sonuç, en çok da okyanus ötesinde esvaplı şeytanla, eli kanlı taşeron terör örgütü PKK'yı çok sevindirecek.

Bu beklenti içindir ki, Ankara kaynaklı komplo teorilerinin tamamı, AK Parti'nin ve Tayyip Erdoğan'ın felaketi üzerine kurgulanmış durumda.

Hani, "Tayyip gitsin de Türkiye de batarsa batsın" anlayışı var ya, ha işte o rezil anlayış 23 Haziran için tekrar sahaya sürüldü!

Ar perdeleri öylesine yırtılmış ki, utanmadan şunu söylüyorlar:

"23 Haziran'da İstanbul'da Binali Yıldırım kazanırsa, Türkiye tüm zamanların en büyük ekonomik ve siyasi iflasıyla karşı karşıya kalacak ve ülke bölünmenin eşiğine gelecek. En iyi ihtimalle Amerika ve AB Türkiye'ye müdahale etmek zorunda kalacak!"

Kimi rezil kimseler, bu temennilerini sosyal medya üzerinden günün her saatinde yayıp duruyorlar.

Vatandaş kaygılı, dememiz bu sebeptendir...

Anladık; hoş herkes bu deli saçması senaryoya bakıp pozisyon almıyor, ama illa da bazı kesimler "ya doğru çıkarsa" diyerek, manasız bir endişe girdabına düşüyor.

İşte bu ahval ve şerait içinde İstanbul'da belediye seçimi yapılacak.

Hangi aklı başında insan bu süreci yaşayıp, bu siyasi havayı soluyup, bu kaos iklimini iliklerine kadar hissedip de olup bitenlere bigane kalabilir ki...

Al sana işte bayramlık bir soru:

23 Haziran'da İstanbul'da belediye seçimi mi yapılacak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin rejimi mi kökten değişecek?

Ne diyelim, Allah hiç birimizi akıldan, izandan, vicdandan, sağduyudan ve adaletten ayırmasın...

Haydi cümleten hayırlı bayramlar...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.