Takip edenler bilir…
Geçtiğimiz günlerde Hz. Yusuf kıssasından hareketle; salgından sonraki döneme dair olarak naçizane “üretim” önerisinde bulunmuştuk…
“Erzurum’daki ekilebilir her toprak metrekaresi değerlendirilmeli, yem bitkisinden hububat ürünlerine varıncaya kadar çok geniş yelpazede bir üretim seferberliği başlatılmalı” demiştik…
Ve birkaç gün sonra gördük ki; hükümetin de benzer kaygılardan hareketle hazırladığı bir yol haritası varmış…
Erzurum’a on binlerce ton yerli tohum gönderildi; üretim için, ekip ve biçmek için… Hem sadece tohumla kalsa iyi…
Çiftçiye verilecek “üretim” desteği de cabası…
Tabi, bu imkanlar oluşturulmuşken, çiftçinin bu seferberliğe katılım göstermesi de önemli…
Yani çiftçiler bir kere şunu bilmeli!
İçinde bulunduğumuz bu süreçte ekip biçmez ve üretmezlerse; kim bilir, yıllar boyunca istifade ettikleri çeşitli desteklerden bile mahrum kalacaklar belki de…
Zira, iş işten çoktan geçmiş olacak…
*
O halde bu süreçte sorumluluk herkese düşüyor…
Tarım İl Müdürlüğüne… Ziraat Odalarına… Erzurum Ticaret Borsası’na… Medyaya…
Kısacası herkese…
Yani salgından sonraki süreçte üretime neden yoğunlaşmamız gerektiğini; üretmemiz halinde neleri kazanıp, üretmememiz halinde neleri kaybedeceğimizi çok iyi anlatmamız lazım…
Her alanda…
Her mecrada…
Ve her platformda bu hususta bir farkındalık oluşturmak; üretimi öncelik haline getirmemiz lazım…
Yoksa “tohum bana gelir, ben dağıtırım” , “kimin ne hali varsa, görsün!” mantığıyla yürümez bu iş!
Medya olarak biz varız…
Üreten kesimin harekete geçirilmesinde, kamuoyunun enforme edilmesinde bize duyulan ihtiyaç ne ise, canla başla gidermeye dünden hazırız…
O halde vakit ayağa kalkma vaktidir…
O halde vakit harekete geçme vaktidir…
Ve o vakit tam da bu vakittir!