DOĞUTÜRK

KADINLAR İKİ BEYİN YARIM KÜRELERİNİ DE KULLANABİLİYORLAR

Sağlık

Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, erkek ve kadın beyinleri, temel fonksiyonlar açısından bir hayli benzer olsa da bilim dünyasındaki yaygın teorilerin, erkek beyninin daha çok analiz ve keşfe yönelik “sistematik” bir yol izlediğini; karşısındakinin ruh halini erkeklerden çok daha kolay anlayabilen kadın beyninin ise “empatik” bir karakteri olduğunu söyledi.

Kadınların işitsel kortekslerinde sinirlerin daha fazla olması, kadınların sözel akıcılık yeteneklerinin erkeklerden daha iyi olmasını sağladığını anlatan Dr. Yavuz, “Kadınlarda her iki beyin yarım küresini birbirine bağlayan korpus kallosum, daha iyi gelişmiştir. Bu nedenle kadınlar her iki beyin yarım kürelerini, ikisini birden daha iyi kullanırlar. Erkekler ise daha çok sol beyin ağırlıklıdır. Sol ya da sağ beyinden birinin çok daha baskın olarak ön plana çıkması, erkeklerde daha çok rastlanan bir durumdur” dedi. İnsanlarda yetişkinlerin beyinlerinin çocuklarınkinden, erkeklerin beyinlerinin kadınlarınkinden biraz daha büyük olmaları yalnızca yaş, vücut ağırlığı ve cinsiyet farkından kaynaklandığını belirten Dr. Yavuz, “Bir beyine bakarak, onun bir kadına mı yoksa erkeğe mi ait olduğuna karar veremezsiniz, çünkü aralarında şekil olarak gözle görülür büyük bir fark yoktur. Ancak her iki cinsiyetin beyinleri arasında ortalama bir büyüklük ve ağırlık farkı vardır. Kadınların beyni, erkeklerinkinden yaklaşık yüzde 10 daha küçüktür. Ortalama yetişkin bir kadının beyin ağırlığı bin 250 gram, erkeğin beyninin ağırlığı ise bin 375 gramdır.
Burada unutulmaması gereken en önemli husus, kadınların vücut ağırlıklarının da erkeklerden yüzde 10'un üstünde bir oranla hafif olmasıdır. Yani kadının beyninin vücuduna oranı yaklaşık yüzde 2,5 iken erkeğin yüzde 2,2'dir. Sonuçta kadınlar vücutlarına oranla daha büyük bir beyne sahiptirler. Bu noktadan baktığımızda ‘erkeğin beyni kadınınkinden daha ağırdır’ demek, olaya yüzeysel yaklaşmaktır. Zira önemli olan beyin ağırlığının, vücut ağırlığına oranıdır” dedi.

"KADINLAR İSE BİR KONUDA KONUŞMAYA BAŞLAYIP OLAYI HER ŞEYLE BAĞLANTILI HALE GETİREBİLİR"
Beyin ağırlığının zeka için bir gösterge olmadığını kaydeden Dr. Yavuz, “Yunusun beyni ortalama 2 bin 270 gram ağırlıkta olup insanınkinden yaklaşık 1,66 kat daha ağırdır. Ancak bu, yunusların insanlardan daha zeki oldukları anlamına gelmez. Beyin ağırlığı ile zeka orantılı olsaydı 5 kiloluk beyni ile fil karadaki hayvanların hepsinden, 9 kiloluk beyni ile balina tüm canlılardan daha zeki olurdu. İnsan beyninden 7 kat daha ağır olan balina beyni, kendi vücudunun 40 binde biri kadardır.
Beynin kabiliyeti bazı bilim adamlarının iddia ettiği gibi kıvrımlarının sayısına da bağlı değildir. Zira bazı balıkların beyin kıvrımlarının sayısı insan beynindekinden daha fazladır. Dolayısıyla zeka ve algılama beyindeki kıvrımların sayısı ve yoğunluğu ile de ölçülemez.
Ayrıca nöronlar arası bağlantı yani sinaps ağı açısından kadınların beyni daha komplekstir. Bu yapı sayesinde, kadınlar bir konuya birçok farklı açıdan bakabilirken, erkekler maalesef bir iki yönden konuyu irdeleyebilirler. Kadınların beyni işlevsel açıdan çok daha iyidir. Örneğin sohbet esnasında; erkeklerin beynindeki kategori konularından sadece bir tanesi açılır ve saatlerce o konu etrafında konuşurlar, yani elektronikten konuşurken sohbet bir süre sonra başka bir konuya gitmez. Bir konu diğeriyle bağlantılı değildir. Kadınlar ise bir konuda konuşmaya başlayıp olayı her şeyle bağlantılı hale getirebilirler. Tek bir konudan başlayıp sonra konudan konuya geçebilirler. Dolayısıyla daha renkli bir bakış açıları olduğunu söylemek mümkün.
Kadınlar çevrelerindeki hemen hemen her şeyin farkındadırlar, ergenlik dönemindeki çocuğun sıkıntıları, okulundaki başarı düzeyi, eşin iş hayatındaki başarı ve başarısızlıkları, yakın bir arkadaşının evliliği ile ilgili hisleri... Kadınlar bunu içgüdüsel olarak hissederler. İçgüdü, uzaydan gelen ilham değildir. Bu, kadın beyninin çevresinden beş duyusu ile aldığı verileri işlemesi ile gerçekleşmektedir. Kadınların beyni erkeklere kıyasla özellikle vücut dilini çözme, karşısındaki kişi konuşmasa dahi onu anlama hücreleri ile donatılmıştır. Ergenlikten sonra bu daha da gelişir. Kadınların östrojen düzeyleri, içgüdülerini geliştirmelerinde önemli rol oynamaktadır. Kadın beyni, en küçük ipuçlarını değerlendirerek başkalarının düşüncelerini, inanç ve eğilimlerini, duygularını keşfetme konusunda erkek beynine göre çok daha ustadır.
Kadın beyni adeta yüksek teknoloji ile donatılmış yüksek performanslı bir duygu makinesidir. Her an başkalarının duygu değişikliklerini tarar, farkları yakalar. Buna karşılık erkek beyni ses tonu ve yüz ifadelerinden, vücut dilinden duyguları ve duygu değişikliklerini çözecek radar keskinliğine sahip değildir” diye konuştu.

"EİNSTEİN’IN BEYNİ ORTALAMA İNSAN BEYNİNDEN DAHA HAFİF"
Dr. Yavuz daha sonra şunları kaydetti:
“Bilimsel çalışmalar ilk insanların beyninin günümüz modern erkeğinkine göre 100 santimetreküp daha büyük olduğunu göstermiştir. Bilinen en büyük beyinlerden biri Rus yazar Turgenyev’inkiydi ve 2 bin 21 gramdı. Dünyanın en zeki bilim adamlarından biri kabul edilen Einstein’ın beyni ise bin 230 gramdı. Halbuki ortalama insan beyni bin 375 gramdır. Yani ağırlık itibariyle Einstein’ın beyni ortalama insan beyninden daha hafiftir.
Harvard Tıp Fakültesi'nden Jill M. Goldstein ve meslektaşlarının yaptığı araştırmada, korteksin belli bölümleri, genel büyüklüğüne oranla kadınlarda daha büyükken, diğer kısımların ise erkeklerde daha büyük olduğunu görmüşlerdir. Anatomik farklılıkların bilinç ve algı becerilerinde farklılık oluşturup, oluşturmadığı henüz bilinmemektedir. Diğer birçok şey arasında, bu araştırmacılar ön korteksin bazı kısımlarının, yani daha yüksek bilinç fonksiyonlarının, kadınlarda erkeklere oranla daha büyük olduğunu buldular. Bunlar, duygusal tepkilerle ilgili olan limbik korteks kısımlarıydı. Diğer yandan, erkeklerde uzamsal algılama ile ilgili olan parietal korteksin kadınlara oranla daha büyük olduğu görüldü. Duygusal tahrik ve korku bölgesine karşılık gelen badem biçimli bir yapı olan amigdala da erkeklerde daha büyüktür.
Sandra Witelson ve McMaster Üniversitesi'ndeki meslektaşları, lisan ve kavramayla ilgili olan beyin bölgesinde, kadınlarda daha yüksek sinir yoğunluğuna rastlamışlardır. Kortekste altı katman vardır. Araştırmacılar, bu katmanların ikisinde, kadınlarda erkeklere oranla birim başına daha fazla sinir bulunduğunu görmüşlerdir.
Kadınların işitsel kortekslerinde sinirlerin daha fazla olması, kadınların sözel akıcılık yeteneklerinin erkeklerden daha iyi olmasını sağlamaktadır. Kadınlarda her iki beyin yarım küresini birbirine bağlayan korpus kallosum, daha iyi gelişmiştir. Bu nedenle kadınlar her iki beyin yarımkürelerini, ikisini birden daha iyi kullanırlar. Bu nedenle her ne kadar pratiğe çok yansımasa da kadınların lider özellikleri daha baskındır.
Erkekler ise daha çok sol beyin ağırlıklıdır. Sol ya da sağ beyinden birinin çok daha baskın olarak ön plana çıkması, erkeklerde daha çok rastlanan bir durumdur. Bu nedenle gelişmiş sağ beyin özelliklerinden dolayı, mimarlık, ressamlık, heykeltraşlık gibi sanatsal beceriler erkeklerde daha baskındır. Dolayısıyla kadınlar, her iki beyin yarımküresini iyi kullanırken, erkeklerin sağ ya da sol beyinden birini çok daha iyi kullanabilme özellikleri vardır.

KADIN VE ERKEK BEYNİ ARASINDAKİ ÖNEMLİ FARKLAR
Çeşitli davranış araştırmaları, beyindeki bazı cinsel farklılıkların daha bebek ilk nefesini almadan ortaya çıktığını göstermektedir. Yıllar boyunca, davranış bilimciler konu oyuncak seçimine geldiğinde kız ve erkek çocukların farklı eğilimler gösterdiğini kanıtlamışlardır. Erkek çocuklar daha ziyade top veya araba gibi oyuncaklara yönelirken, kızlar daha tipik bir şekilde oyuncak bebeklere uzanmaktadır. Ama bu farklılıkların kültürel mi olduğu, yoksa beynin biyolojik farklılıklarından mı kaynaklandığı şu ana kadar söylenememiştir.
Erkek ve kadın beyinleri arasındaki farklılıklar daha çok duygu, dil, mekan içindeki görüş yeteneği, hafıza, hatta koku alma duyusunda kendini gösteriyor. Örneğin aynı dergi tezgahının önündeyken, duygusal yönü ağır bastığı için kadın beyni aşk, güzellik ya da ebeveynlikle ilgili yayınlara yönelirken, sistemleri çözüp keşfetmeye yönelik erkek beyni, bilgisayar, otomobil ya da tamir gereçlerine ilişkin dergilere yoğunlaşıyor.
Cinsel açıdan anatomi farklılığı olduğu bilinen diğer bir beyin bölgesi de kısa süreli hafıza ile alakalı olan ve fiziksel ortamın uzamsal haritasını belirlemekte kullanılan “hipokampus”tur. Yapılan araştırmalarda, kadınlarda hipokampusun erkeklerinkine oranla daha büyük olduğu gözlemlenmiştir. Bu anatomik farklılıklar, erkek ve dişilerin yön bulma becerilerindeki farklılığı açıklayabilir. Yapılan araştırmalar, erkeklerin uzamsal mesafeleri tahminen ölçerek, kadınların ise yer işaretlerini kullanarak yön bulmaya eğilimli olduklarını ortaya çıkarmıştır.
Bununla beraber Cambridge Üniversitesi tarafından 82 kişi üzerinde uygulanan bir testte, erkeklerin yüzde 17'sinin kadın beynine, kadınların yüzde 17'sinin ise erkek beynine sahip olduğu, hatta az bir kısmının da dengeli beyin özellikleri gösterdiği ortaya çıkmıştır. Bu sonuç erkek ve kadınlar arasındaki eşcinsel yönelimleri de izah etmektedir.

AŞK TRAVMASI GEÇİREN KADINLAR, ERKEKLERDEN DAHA ZOR NORMALE DÖNERLER
Aşık olan kadınlarda, fonksiyonel MRI incelemeleri sonucunda kaudat nukleusta, septumda ve parietal kortekste aktivite artışı izlenirken aşık olan erkeklerde ise sadece vizüel kortekste aktivite artışı söz konusudur. Bu durum aşık olan kadınlarda daha çeşitli ve yoğun beyin aktiviteleri olduğunu göstermektedir. Bu yüzden aşk travması geçiren kadınlar, erkeklerden daha zor ve güç normale dönerler.
Erkek ve kadın beyinleri aynı duygusal malzemeyi farklı farklı hafızaya almaktadır. Nitekim korku ve duygusal faaliyet durumlarında, erkeklerde sağ, kadınlarda ise sol amigdalanın aktif olduğu belirlenmiştir.
Mirko Diksic ve McGill Üniversitesi'ndeki meslektaşları tarafından yapılan bir araştırma, erkeklerde serotonin üretiminin kadınlara oranla yüzde 52 daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu araştırma kadınların erkeklere oranla depresyona neden daha eğilimli olduğunu da açıklamıştır. Depresyon ve psikolojik sorunlar nedeniyle kadınlar daha çok hekime müracaat ederler. Bunun bir nedeni de kadınların sorunlarının farkında olması ve çözüm aramaya daha istekli olmalarıdır.
Son yıllarda gelişen beyin görüntüleme sistemleri sayesinde araştırma bulgularına her geçen gün yenilerini ilave ederek beynin bilinmeyenlerini keşfetmekteyiz. Kadınların ve erkeklerin hissetme, tutum, davranış ve düşünce farklılıklarının, beynin biyolojik yapısından mı, yoksa kadın ve erkeklerin toplumdaki sorumlulukları, görevleri, yeteneklerine dair inançları ve yetiştirilme tarzlarından mı kaynaklandığı konusu, beyinle ilgili bilimsel araştırmaların merkezinde yer alıyor.
Kadınlar erkeklere göre konuşmaya daha erken başlar ve akıcı konuşurlar. Ayrıca genelde okuma yazmayı daha erken sökerler. Kompozisyon, anlatıma dayalı dersler ve yabancı dil öğrenmeye karşı daha ilgili olurlar. Öğretmenlik, halkla ilişkiler, eğitmenlik, iletişim gibi konuşma yeteneğine dayalı sosyal alanlara duydukları ilgi, erkeklerden daha fazladır. Kekemelik, kadınlara oranla erkeklerde daha sık görülen bir durumdur.
Erkeklerin ise matematik, üç boyutlu düşünme, uzaysal algılama ve yön bulmaya daha yatkın oldukları görülür. Beden eğitimi dersi de en favori derslerin başındadır. Mühendislik, mimarlık, kaptanlık, rehberlik, dağcılık, pilotluk, profesyonel sporculuk gibi alanlara, kızlara oranla daha çok ilgi duyarlar.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi, kadınların konuşurken sağ ve sol beyin yarım kürelerinin ikisini birlikte kullanma, erkeklerin ise genelde tek yarımküreyi daha baskın kullanma eğilimi gösterdiklerini bilmekteyiz. Dolayısıyla kadınlar bir durum hakkında konuşurken genellikle durum ile ilgili duygularını katarak konuşmaya yatkındırlar. Örneğin bir işe geç kalan erkek ‘Yolda kaza vardı. O nedenle geciktim’ diyorsa, kadın ‘Yolda çok feci bir kaza vardı, sürekli ambulans sirenleri duymaktaydım, trafik çok kötüydü. O nedenle geciktim. Çok üzgünüm’ şeklinde daha ayrıntılı ifadeler kullanabilir. Ayrıca kadınlar beden dili ve ses tonunu, konuşmayı destekleyecek bir yan faktör olarak daha çok kullanırlar.
Kadınlar genelde bir karar vermeden önce daha fazla bilgi toplamayı tercih ederler. Alışveriş merkezlerinde vitrinleri dolaşanların çoğunun kadın olması dikkat çekicidir. Erkekler ise daha çabuk karar verirler. Dolayısıyla erkekler kadınlara oranla daha kısa sürede alışveriş yapabilirler. Örneğin alışverişe çıkan bir erkek genellikle fazla gezmeden gözüne kestirdiği bir mağazadan alışveriş etmeyi tercih ederken, kadın satın almaya karar vermek için önce fiyatı, modeli hakkında bilgi toplama amacıyla daha çok gezer. Sonra nereden alacağına karar verir.
Kadın beyni daha empatiktir. Bu durumda, kadınlar iletişim esnasında karşılarındaki kişinin ses tonuna ve beden diline daha kolay anlam verebilirler. Duyguları daha kolay anlarlar.
Kadınlar renkleri ve renk farklılıklarını daha kolay ayırt ederler. Onlar herhangi bir kıyafet veya eşya alırken rengi konusunda daha fazla zaman harcayıp mağaza mağaza dolaşırken, erkekler bu konuda genellikle daha hızlı karar verebilirler. Satın alınacak şeyin işlevsel olması onlar için yeterlidir.
Erkeklerde yön ve uzak mesafeleri fark etme becerisi daha güçlüdür. Futbol, bilardo gibi oyunlarda da bu özelliklerini iyi kullanabilirler. Ancak bir erkek evde gözünün önünde olan bir şeyi bulamayabilir. Çekmeceyi açıp önünde duran çoraba bakarak, ‘Çorabım nerede?’ diye sorabilir.
Erkekler genellikle daha yarışmacıdırlar. Takım oyunları, takım tutmak, bahis, borsa gibi alanlara kadınlara göre daha çok ilgi duyarlar. Genelde daha kolay risk alırlar. Hükmetmeye eğilimlidirler. Bu gibi özelliklerin beyindeki testosteron hormonunun yüksek olması ile ilgili olduğunu tahmin etmekteyiz.
Limbik sistem ya da duygusal beyin, kadınlarda daha büyüktür ve bu nedenle daha kolay bağ kurarlar. Kadınların arkadaşları bu nedenle daha fazladır. Limbik sistemin büyük olması depresyon olasılığını da artırır.
Kadın ve erkek beyninde farklı hormonal mekanizmalar işlev görür. Erkeklerde testosteron, kadınlarda ise östrojen ve oksitosin baskındır. Ancak testosteron ile konuşma kabiliyetleri arasında ters bir ilişki vardır. Bu nedenle kadınlar sözel yeteneklerde ve ikna kabiliyetinde daha iyidirler.

KADIN HUZUR, ERKEK HEYECAN ARAR
Kadının beyni çok faal, erkeğinki ise görece olarak sakindir. Erkeğin beyin faaliyeti düşük olduğu için uyarıcı ve heyecan arar. Düşük faaliyet ve yüksek testosteron seviyeleri erkeklerin ilişkilerde daha aceleci davranmalarına neden olur. Öte yandan kadınların beyninde olup biten çok fazla şey olduğundan gereken ruh haline gelmeleri için yatıştırılmaları, ikna edilmeleri ve cesaretlendirilmeleri gerekir. Erkekler kadınlara göre daha düşünmeden hareket ederler. Daha fazla ilişki yaşarlar ve üzerinde yeterince düşünmeden konuşup genellikle hata yaparlar. Bütün bunların bir sonucu olarak, erkekler kadınlardan daha fazla yalan söyler, ama kadınlar daha iyi yalan söyler.
Erkeğin kumandayı elinden bırakmamasının sebebi, daha çok uyarana ihtiyaç duymasıdır. Kanallar arasında gezinirken yeni, farklı, heyecanlı bir şeyler arayıp durur. Kadın ise karakterlerin duygularını gösterdiği ve kendisinden bir şeyler bulabileceği tek bir programı izleyerek mutlu olabilir çünkü ilgisinin devam etmesi için sürekliliğe ihtiyaç duyar.
Kadınların beyin kan akımı erkeklerden daha fazladır. Her iki cinsiyetteki iç kulak tüy hücre sayısı aynı olmakla birlikte, kadınlarınki daha yoğun titreşmekte ve daha iyi işitmeye neden olmaktadır. Kadınlar tatlı ve ekşiye karşı daha duyarlıdır. Erkekler ise tuzlu maddelere daha çok ihtiyaç duyarlar.
Beyin kan akımının yanında, beyin glikoz kullanımı da kadın beyninde yüksektir. Kadın beyninin glikoz kullanım hızının, erkekten yüzde 19 daha fazla olduğu gösterilmiştir. Araştırmacılara göre kadın beyninin glikoz kullanım hızının erkekten fazla olması östrojen hormonundan kaynaklanmaktadır.
Diğer taraftan cinsiyet ve psikopatoloji arasında da yakın ilişki vardır. Erkekler otizm, çocukluk davranış bozuklukları, psikopati, cinsel sapmalar, erken başlayıp kronik gelişim gösteren şizofrene yatkın oldukları halde, kadınlar depresyon ve özellikle ünipolar depresyon, anksiyete, fobiler, histeri ve aneroksiya bulimia gibi hastalıklara çok daha fazla yatkındırlar. Bu hastalıkların oluşmasında diğer nörotransmiterlerin yanında serotonin de önemli bir yere sahiptir.

STRES TEPKİLERİNDE FARKLILIK
Yapılan araştırmalar çalışan kadın ve erkeklerin stres tepkilerinde aşikar farklar olduğunu ve bu farkların çocukluk döneminde daha açık olarak gözlendiğini ortaya koymuştur. Erkeklerin iş stresinden kaynaklanan sebeplerin varlığı halinde agresif bir yapıya girdikleri ve daha çok saldırganlık gösterdikleri, buna karşılık kadınların ise stres karşısında kaygı ve çökkünlük gösterdikleri tespit edilmiştir. Kadınların strese karşı, psikolojik tepkileri daha yoğun buna karşılık fizyolojik tepkileri ise erkeklerden daha zayıftır. Bu yüzden stresin meydana getirdiği fizyolojik aşınma erkeklerde çok daha fazladır. Buna karşılık stresin oluşturduğu psikolojik bilanço ise kadınlarda daha ağırdır. Bu nedenle ortalama ömür olarak kadınlar daha çok yaşarken, erkekler ise kadınlara göre daha az depresyon ve diğer ruhsal bozukluklar yaşarlar. Şurası çok önemlidir ki; depresyon ve panik atak en çok çalışan kadınları vurur. Nitekim depresyon ve anksiyete bozuklukları, çalışan kadınlarda normalden beş misli daha fazla görülmektedir.

EŞCİNSEL ERKEKLERDE, BEYNİN DUYGUSAL İŞLEMLER KISMI KADINLARINKİYLE NEREDEYSE AYNI

Yayınlanan bir araştırmaya göre eşcinsel erkeklerin beyni, heteroseksüel kadınların beynine benziyor. Beynin dille ilgili olan kısımları eşcinsel erkeklerde, kadınlarınkiyle benzer özellikler göstermektedir. Bu durum, homoseksüel erkeklerin, duygusal ve sözel becerilerde nasıl kadınlar kadar iyi olduğunu açıklıyor.
Eşcinsel erkeklerde, beynin duygusal işlemler kısmı da, kadınlarınkiyle neredeyse aynıdır. Bu grup da heteroseksüel erkeklerden daha yüksek depresyon bozukluğuna sahiptir. Ancak lezbiyenler, beyin tarzları açısından kadın beyni özellikleri gösterirler.
Erkek ve kadın beyinlerindeki özellikleri fark etmek, her iki cinsin birbirini daha iyi tanıması, anlaması ve takdir etmesini sağlar. Bu durumda baş başa veren beyinler, birey ve toplumun yararı için daha verimli çalışabilir. Bana göre, kadın ve erkek beyni birbirinden farklı, ancak bir araya geldiğinde evrendeki dengeyi oluşturan bir düet, bir armoni ve ahenktir.”
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.