Meşhur bir temsil vardır, denilir ki:
“Olmaz Rabbena, hep bana!.. Ol testere! Bir sana, bir bana…”
Yeri geldi, kullanalım istedik…
Malum, son birkaç gündür Erzurumspor’la ilgili olarak yazıyor, takımın içerisinde bulunduğu duruma yönelik çeşitli eleştiriler getiriyoruz…
Bu gayet doğaldır, öyle değil mi?
Aynı takımın kaydettiği başarıyı nasıl ki meth-ü senalar ederek göklere çıkartıyorsak, yanlış bir durumu tenkit etmemizin bir sakıncasının da olmaması gerek…
Ama belli ki oluyor…
Birileri istiyor ki, dut yemiş bülbüle dönsün herkes…
Takım, teknik heyet ve yönetim dilediği hatayı dilediği gibi yapsın; fakat hiç kimse etliye sütlüye karışmasın!
Kusura bakmayın!
Öyle bir dünya yok çünkü…
*
Tamam…
Kenetlenelim, geçmişi unutup ve önümüzdeki maçlara bakalım bakmasına da; başımız önümüze bu kadar da düşmesin be canım!
Şu işe bakar mısınız?
Zorluğu taraftar çekecek, çileye taraftar katlanacak, tribünleri taraftar dolduracak, saçını-başını taraftar yolacak, vesaire, vesaire…
Peki, onlar ne yapacak?
Ne yaptıkları yeterince açık zaten…
Hem geldiğimiz noktada bu cümleleri kuruyor oluşumuz bile ortada yapılan hiçbir şeyin olmadığını aslında gösteriyor olsa gerek…
Eeee…
Hani “bir sana, bir bana” olacaktı sistem?
Hani, “Rabbena, hep bana” demek, yanlıştı?
Ne oldu?
*
Uzun sözün kısası beyler!
Yönetimi ve teknik heyetiyle birlikte “Erzurumspor” artık “Rabbena, hep bana” demekten vazgeçecek, bu biiir!
Her hayal kırıklığı sonrasında taraftara yönelik sosyal mesajlar veren yöneticiler, dönüp biraz da kendilerine bakacak, ikiii!
“Taraftarımızı yanımızda görmek istiyoruz” diyerek, dayanışma edebiyatı yapan teknik heyet ve topçular, kenetlenmeyi evvela kendileri deneyecek, bu da üç!
Bunun adı nedir?
Testere modelidir; bir başka ifadeyle hem sanadır, hem banadır…
Şimdi…
Eyy yönetim!
Eyy teknik heyet!
Ve eyy Erzurumsporlu futbolcular!
Sözümüz size:
Hani şu sezon başından beri diğer ucunu bir türlü tutmadığınız o testere var ya, bu haftadan itibaren sizi bekliyor olacak…
Tuttunuz, tuttunuz…
Yok, eğer tutmazsanız; taraftar nasıl kenetlenirmiş, işte o zaman görürsünüz!