Zira insan canını kaybedince ölü sayıldığına göre, candan özge olanı kaybettiğinde ölüolması bile ihtimallerin dışında kalır.
Yok sayılır!
Hükümsüz olur!
“Tarsus'ta 3 gündür kayıp olan üniversite öğrencisi Özgecan Aslan yakılaraköldürülmüş halde bulundu.”
Tarafsız haber yapmayı şiar edindiklerini söyleyen medya, böyle soğuk ve ifadesiz bir başlangıçla ölüme uğurlamış Özgecan’ımızı…
Kusura bakmasınlar..
Etik kuralları, basın ahlak ilkelerini ve tarafsızlığı bugün bir kenara koymayacaksam neden yazı yazmak için onca zaman harcayacakmışım ki!
O halde bir de benden okuyun.
Hayatının baharında Tarsus’ta bulunan evladımız Özgecan’ımıza önce tecavüz ettiler, sonra yaktılar ve ardından öldürdüler!
O, Allah’ın ona parmak uçlarını korusun diye verdiği tek silahıyla, tırnaklarıyla canilerin yüzüne ancak küçük bir çizik açabildi!
Bu konudaki düşüncemi mi soruyorsunuz?
Söyleyeyim…
Kısasta bizim için hayat vardır…
Bakara Suresi’nin 179. Ayetini okurken itiraf etmem gerekir ki, Rabb’imizin “sizin” için ifadesi hiç üzerime alınmamıştım.
En sükseli sözlerle “bu asırda canilerin bile hayatlarını güvence altına almak medeniyetin bir gereğidir.” diyenlere inanmasam da sessiz kalmıştım.
Şimdi çok iyi anlıyorum ki, biz derin kavrayış sahibi olmayanların yani kendinden başkasınıdüşünmeyenlerin Özgecan’ı koruyamayacağını bilen Allah, belki aklederiz diye açıkça uyarıyor!
“ey derin kavrayış sahipleri, adil karşılık ((kısas) yasası)nda sizin için hayat vardır, böylece belki Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olursunuz.”
Burası sözün bittiği yerdir!
Gerisine getirebilirseniz siz getirin!
Ancak vicdanınızla ve Allah’a karşı sorumluluklarınızın ne kadar bilincinde olduğunuzu da ekleyerek…