DOĞUTÜRK

Erzurum'da Cenaze İşleri!

Güncel

İki haftadır Erzurum güzel yerdir, yaşanacak yerdir diye yazıyorum. Sadece gezilip, görülecek yerleri baz alarak, manzarasını, kolay ve zor şartları yaşamak için sebeplerini sıralarken, arkada hiçbir zaman unutmayacağımız manevi sebepleri de mutlaka değerlendirmeliyiz.

Mesela; Ramazan!
Mesela; manevi güzellikleri, gelenekleri, adetleri!
Mesela; cenaze işleri!
1992 yılında amcamın taziyesinde bir arkadaşı İstanbul’dan geriye göç sebebini anlatırken; “On bir yaşında bir kızım rahmetli oldu, cenazesine gelenler Cami’den ve mezarlıktan taziye vererek gittiler. Ben ve hanım yalnız kaldık, az daha bunalıma girecektim, hemen eşyamı yükledim ve Erzurum’a döndüm demişti. O zaman bunu tam olarak anlayamamıştım!
Geçtiğimiz hafta sonunda Ankara’da akrabamız Necati Öntepeli rahmetli olmuştu. Cenazesine gittim, katıldım.
Mezarlık, Karşıyaka Mezarlığı; çok büyük bir Camii inşa edilmiş. On altı- on yedi cenaze vardı, portatif musallalarda. Ana-baba günü. Kimse kimseyi bulamıyor, gelenler cenazeleri bulmakta müthiş zorlanıyor! Vaiz sesi, ezan sesine, ezan sesleri insanların seslerinde kaybolmuş bir kalabalık. Aralarda dolaşan yankesiciler; tam cenazeler arabalara bindirilirken ortaya çıkıyorlar, bu kadar kalabalık duygusuz bu leşleri oraya yönlendiriyor. İnsanlar sağdan sola telaşla koşuşuyorlar!
Erzurum’da Tek Cami’den cenaze kaldırma da istekli olanlar; Karşıyaka’da bir cenaze törenine katılmalılar. O kadar büyük bir Cami yerine üç beş adet Camiden cenazeleri kaldırmak insanlar için daha güzel ve sağlıklı, daha az telaşlı ve daha kolay olur!
Sonra cenazeleri sırayla kabirlerin açıldığı bölgeye getiriyorlar. Bir hengâme de orada, kimin cenazesi, kim nerede, yetişti, yetişemedi! Sonra cenaze memurları (Hoca diyorlar ya(!) ) Kuran-ı Kerim’den birkaç ayet okuyorlar. Bu iş şimşek hızıyla yapılıyor, hem hocanın hem gelenlerin acelesi olduğu muhakkak(!) Sonra bu memurlar cenaze sahibinden bir miktar nakit beklentilerini tatmin ediyorlar! (Aslında bu iş rüşvet değil midir? O zaman başka bir memuriyet yapıp para alanı niye yargılıyoruz ki? Günde sadece iki saat görev yapanların ekstra para beklentisi dinen de doğru değildir)!
Sonra eve sadece yakın akrabalar geliyorlar, (üç beş kişi), sadece üç- dört komşu! Cami Hocası’na (!) adam gönderiliyor, gelip bir Yasin okuyor, sonra o da hakkını(!) alıp gidiyor! İkinci gün hiç kimse yok!
Yemekleri ev sahibi yapıyor, ikram ediyor, hizmeti gene hane sahibi yapıyor!
Erzurum’un belki de en güzel yönlerinden, adetlerinden bir tanesi “cenaze işleridir”.
Abartmadan söylüyorum ki; Türkiye’de “ölünün en çok değerli olduğu” yer ve “ölü yakınlarının, kederlerini anlamayacak kadar dost, akraba, arkadaşların yanında olduğu yer“: Erzurum’dur!
Erzurum’da üç gün boyunca dost ve akrabalardan gelen yemekleri fakir fukaraya dağıtmakla bitiremezsiniz!
Taziye evinin kalabalık olmasından, giren çıkan, giden gelenlerden, kıraat edilen Kuran-ı Kerim’lerden, ölü sahibi yalnız kalıp, düşünecek zaman bulamaz.
İnsanın bu asırda yalnızlığında kaybolması biraz egosundan, biraz kibrinden, biraz hiçbir zaman bitmeyecek işlerinden, malayani önceliklerinden, Allah’tan gafil olmayı hastalık haline getirmesindendir.
Ve yalnızlığı biraz da; kimsenin ölüsüne gitmediğinden, değer vermediğinden kimsenin de kendisine, ölüsüne gelmemesindendir.
Maneviyat alanına teknolojinin girmesi insanlığı kolaylığa sevk ediyor; her kolaylık kurnazlığı, bidatleri getiriyor ve gittikçe de yalnız kalmasını kendisine garanti ediyor!
Cenaze işlerinin yürümesinde, işlemesinde çizgim ve tarafım muhafazakârlıktır(1)*.
 
 
(1)*Hayatımızda önemli bir yer tutmaktan gittikçe uzaklaşan “muhafazakârlık” mutlu, gelenekçi, kuralcı, seçkin insanların terk etmediği, terk etmeyecekleri durumdur. (Muhafazakârlık genelde siyasi olarak algılanmaktadır. Muhafazakârlık esasında gelenekleri sürdüren, geleneklerden ve işin doğru ve kaidelerine uygun yapılmasından yana olan ve taviz vermeyen düşünce ve hayat tarzıdır).
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.