DOĞUTÜRK

Erzurum'da 500 yıllık gelenek olan "1001 Hatim"in duası edildi

Güncel

Kentte yaklaşık 500 yıldır sürdürülen "1001 Hatim" geleneği kapsamında okunan 37 bin 905 hatmi şerifin duası edildi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Bugün oldukça zor dönemler yaşayan İslam dünyası, bilgiyi ihmal etmenin ve cehalete razı olmanın bedelini hepimizin yüreğini sızlatan acılar yaşayarak ödemektedir" dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Erzurum'da İslam alimi Pir Ali Baba'nın başlattığı ve yaklaşık 500 yıldır sürdürülen "1001 Hatim" geleneği kapsamında okunan hatmi şeriflerin duası edildi.

İslam alimi Pir Ali Baba'nın 16. yüzyılda başlatıldığı bilinen "1001 Hatim" geleneği çerçevesinde cami ve ibadethanelerde bir ayı aşkın süredir okunan hatmi şeriflerin son duası için tarihi Ulu Cami'de program düzenlendi.

Erzurum Müftülüğüne bağlı Hafızlar Korosunun ilahi ve Kur'an-ı Kerim okuduğu programa genç-yaşlı binlerce vatandaş katıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da camideki kürsüye çıkarak "1001 Hatim" geleneği kapsamında okunan 37 bin 905 hatmi şerifin duasını okudu.

Camide toplanan binlerce vatandaş Erbaş'ın okuduğu hatim duasına hep bir ağızdan "amin" dedi.

Erbaş, daha sonra cuma hutbesi için çıktığı minberde "Müslümanlar ilim ve medeniyetin öncüleridir." konusunu işleyerek, insanın varlık alemindeki en kıymetli özelliğinin, vahye muhatap olması ve bilgiyle donatılması olduğunu bildirdi.

"BİLGİNİN AYDINLIĞINA SIRTINI DÖNEN İNSAN HUZUR BULABİLİR Mİ?"

Bir ayette "Allah, Adem'e bütün isimleri öğretti." buyrularak, Allah'ın ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem'e eşyanın isimlerini ve hakikatini bizzat öğrettiğinin haber verildiğini anlatan Erbaş, şöyle devam etti:

"Öğrenme ve öğretme kabiliyetine sahip olmak, 'Alim' olan Cenab-ı Hakk'ın insanoğluna sunduğu nadide bir nimettir. İnsan için uğrunda yorulmaya değer en yüce uğraş, helal rızık peşinde koşarak karnını doyurduğu gibi, doğru bilginin peşine düşerek de ruhunu doyurmaktır. İlim tahsil etmekten daha değerli bir çaba, alim olmaktan daha şerefli bir makam düşünülebilir mi? Bilginin aydınlığına sırtını dönen insan huzur bulabilir mi? Bu yüzden Resul-i Ekrem bizleri şöyle uyarır, 'Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi destekleyen ol. Beşincisi olma, helak olursun."

İslam'ın insanoğluna, düşünmeyi, bilgi üretmeyi, hakikati öğrenerek kendisini ve toplumunu geliştirmeyi emrettiğini vurgulayan Erbaş, şu ifadeleri kullandı:

"Böyle bir dinin mensupları olarak Müslümanlar, tarih boyunca 'Bilenle bilmeyenin bir olmayacağını' açıkça belirten Kur'an-ı Kerim'den aldıkları ilhamla yaşadıkları bütün coğrafyalarda ilmin öncüsü olmuşlardır. Tefsir, hadis, fıkıh, kelam gibi ilimlerin yanı sıra başta fizik ve astronomi olmak üzere, tıp, cebir, kimya ve hendese gibi alanlarda çığır açan adımlar atmışlardır. İman ettikleri dinin sarsılmaz ilkeleri ile yaşadıkları kainatın muhteşem kuralları arasında dahice bağ kurmuşlardır. Fizikle metafiziği, bilgiyle hikmeti buluşturarak insanı dünyada salaha, ahirette felaha sevk edecek bir yolun takipçileri olmuşlardır. Asırlara mührünü vuran nice şaheser kaleme almışlar, ürettikleri bilgi ve yaptıkları icatlarla hem kendi çağlarını hem de sonraki yüzyılları aydınlatmışlardır."

"HUZURLU GELECEK İNŞA ETMEK BİLGİYE SAHİP OLMAKLA MÜMKÜNDÜR"

Bilginin güç ve önemine dikkati çeken Erbaş, "Bugün oldukça zor dönemler yaşayan İslam dünyası, bilgiyi ihmal etmenin ve cehalete razı olmanın bedelini hepimizin yüreğini sızlatan acılar yaşayarak ödemektedir. Bu alandaki geç kalmışlığımızı sonlandırmak, huzurlu ve güvenli gelecek inşa etmek ancak bilgiye sahip olmakla mümkündür. Bilgi öyle bir güçtür ki ona sahip olan iyi niyetliyse insanlığın önünde şifa kapıları açarken kötü niyetliyse milyonları yok eden öldürücü teknolojiye dönüşebilir." diye konuştu.

Ali Erbaş, bu nedenle Müslümanlar olarak en önemli vazifelerinin, ilmin değerini bilmek ve bilginin iyilik üretmesi için ilim ahlakını çağa anlatmak olduğunu dile getirdi.

"İmanımızın ve tarihimizin bize yüklediği sorumluluğu idrak etmeli, okuyan, tefekkür eden, araştıran, öğrenmek için sahih kaynaklara müracaat eden toplum olmalıyız." değerlendirmesinde bulunan Erbaş, şunları kaydetti:

"İsraf edilecek bir saniyemizin bile olmadığını görerek, yarınlarımızı maddi ve manevi her türlü yıkımdan korumak için bilgiye sarılmalıyız. Gözümüzün nuru yavrularımızı medeniyetimizin öncüleri ile tanıştırmalı, modern ilimlerin ve teknolojik buluşların temelini asırlar önce Müslüman ilim insanlarının attığını onlara öğretmeliyiz. Bilgi ve tecrübelerini, akıl ve emeklerini insanlığın hayrına kullanan bu öncü şahsiyetleri gençlerimize model olarak sunmalıyız."

"MÜSLÜMANLAR HAYIR VE HASENATIN ÖNCÜSÜ OLMAYA DEVAM ETMEKTEDİR"

Erbaş, Müslüman için bilgi ve salih amelin çok önemli olduğuna işaret ederek, hutbesini şöyle tamamladı:

"Müslümanlar, tarih boyunca olduğu gibi bugün de dünyanın dört bir yanında ilim tahsil etmeye, öğrenip öğretmeye, yurt içinde ve yurt dışında her türlü hayır ve hasenatın, imar, ihya ve inşa faaliyetinin öncüsü olmaya devam etmektedir. Hayırsever milletimizin destekleriyle geçen yıl Kırgızistan Bişkek İmam Serahsi ve Almanya Köln camilerini ibadete açtık. 2019'da yine el birliğiyle inşallah Kıbrıs Hala Sultan, Arnavutluk Tiran ve Cibuti Sultan Abdülhamit Han camilerimizde ezanlar yükselecek, mümin gönüller omuz omuza saf tutacak, alınlar secdeyle buluşacak. Rabbim ilim ve ibadet mekanlarına destek veren aziz milletimize daima bereket ihsan etsin, hayır ve hasenatımızı yüce katında en güzel şekilde kabul eylesin."

Erbaş, hutbenin ardından cuma namazını kıldırdı.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.