DOĞUTÜRK
2014-12-21 12:42:35

ERZURUM KÖYLERİNDE SÜNNET DÜĞÜNLERİ

Abdurrahman ZEYNAL

a.zeynal@hotmail.com 21 Aralık 2014, 12:42

Çok değil bundan 20-30 yıl öncesinde geleneksel hayat biçimi topluma hakimdi. Hiç kimsenin aklından çocuğunu fenni sünnetçiye veya bir üroloji uzmanına sünnet ettirmek düşüncesi olmazdı. İnsanlar babadan, atadan gelen geleneği takip eder çocuklarını öyle sünnet ettirirlerdi.
Erkek çocukların sünnet ettirilme anlayışıda asırlardan beri aynı idi. Şehirde bile sünnetçiler vardı. Öyle ki sünnetçiden günler, aylar öncesinden randevu alınır, sıraya girilirdi. Köylerde sünnet ettirme işlemi genelde kışın 15 tatilinde veya Eylül ayının sonuna doğru yapılırdı.
Tarihi süreçte Erzurum da doktor bulunmadığından bu tip tıbbi işler ya ocak sahiplerine, ya sınıkçılara veya üfürükçülere kalırdı.
Sünnet etme işi ocak işiydi. Ocak geleneği babadan oğula devirle geçerdi. Bu devir işleri asırlarca sürdü gitti. Kendilerine has duaları, kendilerine has ilaçları ve kendilerine has metotları vardı.
Aşkale, Ilıca ve Erzurum merkez köylerinde sünnet işide Söğütlü köyündeki ocakta idi. Sünnetçi Mahmut usta deyince akan sular dururdu. Asırlardan beri bu ocak bu işi üstlenmiş 1950-1980 arasında ise bu işi bizzat Mahmut Usta ve kardeşi yapmıştı. Adı geçen kasaba ve köylerindeki erkeklerin tamamının kirvesi Mahmut Usta idi. İşler o kadar yoğun idi ki tek çocuk ile değil köy köy sıra alınırdı. Genelde yakın köyler esası üzerine sıra verilir böylece zamandan ve yoldan kazanç sağlanırdı.
Köylerde muhtar veya çocukları sünnet olacak olanlardan bir temsilci aylar öncesinden Mahmut ustaya gider durumu anlatır sonra Şubat ayının duruma göre; biri, ikisi veya üçü gibi günlere sıraya girerdiler.
Birinci işlem bittikten sonra sıra çocuğun kirvesi kim olacağa gelirdi. Kirvelik önemli bir müesseseydi. Kirve olan aileden biri olurdu. Çocuğun kirvesinin kim olduğuna karar verilince zaman zaman küsmelerde olurdu. Ben kirve olacaktım! Neden başkasını kirve yaptınız? diye serzenişlere aile muhatap olurdu.
Kirve olan şahıs çocuğun sünnet töreni için gereken elbise ve süsü eşyalarını alır evinde hazır bekletirdi.
Artık gün gelmiş çatmış köylüler kendi imkanlarıyla Mahmut ustayı söylenen yerden alıp köylerine getirilerdi. Sabahtan akşama kadar ne kadar sünnet olacak çocuk varsa tek tek sünnetlerini yapar, sünnet olan çocuklara kanamaları durumunda kesilen kısma sarı bir toz ilaç vererek köyden ayrılırdı.
Artık sünnet olan çocukların ziyaret edilmesine sıra gelmişti. Tabi o zamanlar altın gibi hediyeler verilmezdi. Hediyeler en çok kışın Erzurum'da satılabilen meyve türleri olurdu. Duruma göre 1 veya 2 kilo elma,armut gibi meyveler getirilirdi.
Sünnet olan çocuk sedirde yatarken odanın tavanına bir ip bağlanır sonra ipin ucuna sağlam bir elma geçirilirdi. Delikanlılardan sırayla iki kişi karşılıklı diz üstü oturur hakem elmayı önce sarkaç gibi salınıma bırakırdı. Sonra yarışacak olan delikanlılar sırayla elmayı dişleriyle yakalamaya çalışırlardı. Kim elmayı dişleriyle ısırıp tutarsa yarışmanın galibi seçilir, isteği olan orta oyunu veya türküyü odada bulunan arkadaşlarıyla birlikte oynar veya terennüm ederlerdi.
Köylerdeki; erkek, kadın düğünleri gibi sünnet düğünleri en az üç gün üç gece devam eder düğün yerleri müzikal veya orta oyunlarının yaşatıldığı görsel şölenlere dönüşürdü. Küsler barışır, sünnet olan çocuklar eğlendirilir, dostluklar pekiştirilirdi.
Yemek faslına gelince kirve olanlar günler öncesinden tandırda pişirttikleri su böreklerini, evelik dolmalarını, tandırda pişen keteleri ve pancar yaprağına sarılmış, satırla kıyma haline getirilmiş et dolmalarını misafirlerine yemek saatlerinde ikram ederken , misafirler bu işte geri kalmayıp onlarda kendi evlerinde hazırlattığı yemekleri düğün evine yollamak suretiyle hane sahibinin yükünü azaltırlardı.
Evet 1980'lerden önce sünnet düğünleri böyle olurdu. Ha birde "davul-zurna" işin tadı ve tuzu olurdu. Davulcu Mehmet, zurnacı Nazir ağabeyler veya Davulcu Mustafa ve oğlu Zurnacı Ali düğünlerin olmazsa olmazıydılar. 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.