Ahlak nerede efendiler..?

’’Burası dünya. Ne çok kıymetlendirdik. Oysa bir tarla idi. Ekip, biçip gidecektik’’ diyor Cahit Zarifoğlu…

Ahlaki olarak çürümüş vaziyetteyiz. Yapılan işlerimiz hep baştan savma, sokaklarımız eli silahlı başıboşlarla dolu. Yarına dair umutlarımız birer birer çöküyor. Sahi, hayatın kitabında bizden ne isteniyordu? Tüm peygamberler ne anlatıyordu?

Hafta başında Erzurum’da bir kadın, 20 gün önce cezaevinden çıkan bir başıboş tarafından hayattan koparıldı. Yine uyuşturucu bağımlısı bir genç Annesiyle tartıştıktan sonra 6. kattan atlayarak intihar etti.

2011 kış oyunları esnasında ülkemizdeki ilk ve tek atlama kulesi yapıldı Erzurum’a. Defalarca pistleri yıkıldı. Sorumlu yok. Şimdi yeniden yapılıyor.

Şehrin doğusunu ayağa kaldırmak ve gelişimde adaleti sağlamak için 2. devlet üniversitesi şehrin doğu tarafına yapılacaktı, yapılmadı. Batıdaki tarım arazisine konduruldu. Şimdi su çıkıyor.

Bölgenin sağlık üssü şehir hastanesinden pis kokular geldiği ve üzerine gidilmesi gerekirken, şehirde kutuplaşma, adam kollama dönemi başladı.

İnsanlara doğru yolu göstersin diye gönderilen tüm peygamberler, ‘Allah’ım ilmimi artır, ahlakımı güzelleştir’ diye yakarırken, ilim için okula gönderdiğimiz çocuklarımızın başında Polisler bekliyor. (Bu arada Erzurum Emniyet müdürü Onur Karaburun’a minnettarım)

Şehrin sanayileşmesi, katma değer için yapılan 2. OSB çöktü. Devletin milletin milyonları da geleceğe dair umutlarımızda heder oldu. Sonunda Ilıca tarafına taşınmasına karar verildi. Ancak öğrendik ki, bu sefer de tahsis edilen alanın zemininde top mermileri olduğu ve patlatma sırasında fabrika binalarına zarar verdiği çıktı ortaya. Maliyet devlete haliyle vatandaşa yüklenirken, sorumluluğu kimse üstlenmedi.

Et ve balık kurumu Ilıca’da yapıldı alkışladık. Avrupa’nın en büyük canlı hayvan pazarı Paşa pınarı mevkine yapıldı şaşırdık. Çünkü, birbiriyle alakalı sektörler aynı yerde olmalıydı. Kazandığımızı veriyoruz nakliyeye.

Orta doğunun en büyük en kapsamlı fuar merkezi yapıldı ama yılda düzenlenen fuar sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.

Şehrin en sağlam zeminine sahip semtler harabe halde beklerken, zemin sıvılaşmasının en çok olduğu tarım arazileri hızla betona boğuluyor.

Devam edeyim mi bu kadar yeter mi? Bireysel olsun toplu olsun işlerimizde ahlaktan eser yok.

Herkes birbirini ahlaksızlıkla suçluyor. Eline fırsat geçen sonuna kadar kullanıyor. Kimse kusura bakmasın ama halen daha ahlaklı olanlar, henüz eline fırsat geçmemiş olanlar diye düşünüyorum… Ne yazık ki yaşadığımız toplumda ‘Devlet malı deniz yemeyen keriz’ anlayışı hakim. Oysa ki, Türk töresinde denilir ki; ‘’Herkes adaletle iş görecek’’. Hayatın kitabında danışma anlamına gelen Şura süresinde ise, ‘’Onlar, işlerini şura (Fikir alış verişi) ) ile yaparlar’’ denilir.

Uzatmayayım, musallada ‘Hakkımız helaldir’’ demekle helallik alınmaz..!