Son yıllarda bir kısır döngü içerisinde öylesine baş döndürücü olaylar başımızdan geçiyor ki , sankide kıyamet Ülkemizin ve Ülke insanımızın başına kopuyormuş gibi bir haleti ruhiyedeyiz.

Dün statükonun ve hukukun kıskacında ki demokrasi tarihimiz, bu gün ise popülizmin ışığında, yarışmacı ve modern otoriterizim sonucuna dayalı sözde, göstermelik ve seçimsel demokrasiye, siyasetin kıskacında sürüklenerek yeni bir demokrasi serüveni başlıyor.

Bu süreç yüksek anlamların ve umutların yüklendiği Anayasa değişikliğinin itibarsızlaştırılması, devleti ve milleti güçlü kılması gereken niteliğinden uzaklaştırması ve yürütme erki üzerindeki temsilde adaleti, yönetimde istikrarı ve denetimi sağlaması gereken hukuk ve anayasayı,anayasasızlaştırma süreci ile karşı karşıya bırakma risk yüzdesi de maalesef ki artıyor.

Cumhuriyetin kuruluşundan sonraki süreçte, muhtemel dönemin konjüktürel öncelikleri ve zaruriyetleri bağlamı da ;

Millete rağmen statükonun kıskacında uygulanmaya çalışılan popilist rejim uygulamalarının yerine,

Benzer saiklerle , demokrasi ve hukuk dışı uygulamalar ışığında, Millet için yeni bir popilist rejim ikamesi hassas bir terazide ölçülmeli ve bizce sonuçları iyi hesap edilmelidir.

Takdir edersinizki konjüktürel popilist rejimlerde her dönemin öncelikli ihtiyaçları ve problemleri çerçevesinde çözüm odaklı zihni ve fikri ayrışmalar, sapmalar ve bunlar etrafında ki söylem ve uygulamalar sunni ve geçici çözüm niteliği taşıyıp,

Değişen dünya öncelikleri ve konjüktürel zaruriyetleri karşısında bir saman alevi misali yanıp sönebilecek devletin ve milletin köklü problemlerine kalıcı çözümler üretemeyecektir.

Dün Hukukun siyasete müdahalesi oranında katledilen demokrasi, bu gün siyaset erkinin kıskacında benzer bir akibete sürüklenebilir.

Ve kanımca; bu kısa vadeli öngörü ve uygulamalar bizlere, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, hak ve adaleti , sosyal ve ictimai yaşam koşullarını derinden yaralasa da,sekteye uğratsa da, Milleti istiklal ve istikbali hususlarda endişeye,kaygıya sürüklese de

Ve yine kanımca; dahili ve harici terörize devletlerin ve örgütlerin kıskacında yaşam ve yok olmama mücadelesi veren ülkemizin bir savunma ve korunma refleksinden başka birşey değildir.

Evet artık TÜRKİYEDE.! TÜRKLER.! SON TÜRK DEVLETİNİ koruma altına almıştır.

Daha büyük tehlike ve tehditlere karşı, demokrasi ve hukuk dışı uygulamaların rafdan indirilmesi ve bir müeyyide içermesinin de başka hiç bir haklı sebebi olmayacaktır.

Lakin dozajı ve tarafı iyi ayarlanmamış bu müeyyidelerin bir çifte standardı içermesi, milletin bedel ödemesine, suçsuz insanlara sirayet etmesine, güçlü ve insiyatifli olanların bazı bedellerden sıyrılmasına ,üzerinde konuşlandırıldığı toplumu korku ve endişeye sürüklemesine ve sığınacak son liman hukuk ve demokrasinin işlevselsizliğine sebep olarak

Türk Devletini Korumaya ve savunmaya alan iyi niyeti bile devletle birlikte sorgulama boyutuna sürükleme riskini de beraberinde getirebilmektedir.

Ülkemizde Hukukun mu? Demokrasinin mi? yada Siyasetin mi? birbirlerini korumaya mahir veya mecbur olmasının yoğunlukla tartışıldığı son günlerimiz de müeyyideler ışığında şüphesiz kaotik bir karmaşa söz konusudur.

Bizce toplumların sosyal ve ictimai düzenini sağlayan bu üçlü insani ve sosyolojik toplumsal kurumların garantörü ;

Koruyucusu ve kollayıcısı kendi devamlılığı, sürekliliği, tehlikeler karşısında ki zinde ve dinamikliği ile Sosyal Hukuk Devletidir.

Bu nitelikte ki bir devlette dosta güven, düşmana korku salan en hayati mekanizmaları yaşatan ve işleten bir erktir.

Sosyal Hukuk Devleti ; Gücünü Milletten, milletinin haslet ve değerlerinden ve milletinin maddi ve manevi potansiyellerinden alır.

Kısa vadeli tehlikeler karşısın da, gerekli önlem ve uygulamaları yapsa da, uzun vadede milleti mutlu,hür,bağımsız,güçlü kılacak sistemin mihenk taşlarını belli bir kişi ve zümrenin insiyatifi ile asla riske atmaz.

Binlerce yıllık devlet olma ve onlarcasını kurma ve yıkma mütakabiliyetine sahip Türk Milletinin

Devletinin ali menfaatleri karşısında ki fedakarlığını, özverisini ve millet olabilme onuru ve vakarını göz ardı etmeden, hiçe saymadan

Milleti ezmeden, mağdur etmeden, korkutmadan, endişeye sürüklemeden, aç ve sefil bırakmadan, içeride sefaletin, dışarıda mahkumiyet ve esaretin eşiğine getirmeden

Devleti koruyanlar, kollayanlar, savunanlar ve bu mihvaldeki köklü bir sistem reformunu gerçekleştire bilenler ancak başarılı olabilecektir.

Unutmamalıyız ki devlet güçlü ise, millet ancak hür, mutlu ve tok olur vede bu hasletlere dayalı bir kişi , zümre ve zihniyet gücün ancak sembolü olabilir.! Güçlü devletin enerjiside Millete haizdir.!

Yani söz konusu güç yegane iki paydaş Devlet ve Millettir.

Devlet ve Millet erkinin kutuplaşmanın ötesinde karşılıklı hayati bağlılığı, sadakati ve birbirine bağımlılığıdır. Bu bağa kesinlikle makas atılmamalıdır.!

Bu bağlamda devlet aslında toplumsal bir sözleşme, her nevi şahsi ve siyasi menfaatin ötesinde bir akiddir.!

Maalesef ki yakın siyasi tarihimizde bu akde mugayir menfaat ve çıkar çatışmaları, her kesimin ortak menfaatlerinin buluşması ile sembolleşen devletin ali menfaatleri ile kesişip Devleti, dolayısı ile milleti acze ve çaresizliğe sürükleyebilmiş

Yen'i kurulan dünya düzeni içerisinde, etrafımızda cereyan eden Ateş çemberini yakan para-silah ve enerji denklemi ile

Bir taraftan bizleri figüratif bir payendeliğe sürükleme ihtimali devam ederken

Diğer taraftan ise yeniden bir istiklal ve istikbal mücadelesinin eşiğine, kanla revan bir imtihana tabi tutabilir.!

Böylesi bir mücadele ise ancak dosta güven, düşmana korku salan, Milletini mutlu, huzurlu ve müreffeh kılan bir Millet, Sistem ve Devlet denklemi ile mümkündür.!

Bir Millet ise Devletinden, istikbalinden ve istiklalinden şayet emin ise bu minvaldeki bir mücadeleye girebilir.

Türk Devletinin korunmaya ve savunmaya muhtaç kaldığı bu dönemde, Milleti korunmaya ve savunmaya muhtaç ve mecbur bırakmayacak demokrasi ve hukukun ışığında sosyal ve sıyasal toplumsal mütekabat, uzlaşma ve barış en geçerli reçetedir.!

Bizlere sadece yüceltilmesinin düştüğü ;

"Türk Devletini ALLAH Korur.! Asıl hunharca. Kullanıp acze sürükleyip ,yıkmak isteyenler düşünsün.! "

selam-saygı-dua…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.