Hafta başı ajanstan “aynı başlıkla” iki bülten düştü sayfamıza. “Pasinler Ovası’nın Can Suyuna Yatırım Onayı”…
Birinde Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile AK Parti Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, diğer haberde Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun barajla ilgili girişimleri ön plana çıkıyordu.
Allah Allah” dedim kendi kendime; Bu, Erzurum’un kaderi mi?
Malumumdur; birkaç yıl önce de daha öncelerinde de aynı partiden Erzurum milletvekilleri benzer şekilde çeşitli yatırımları, programları vb. işleri sahiplenmeye çalışırlar, bu gruplaşma ya da bireysel takılmalar program davetiyeleri, bayram, yılbaşı tebrik kutlamalarına dahi bir nev’i yansırdı.
Yazımı bu anlamda kurgulamıştım ki, Zehra Hanım’ı aradım telefonla. Anayasa değişikliği teklifinin maratonundan, mizahi anlamda da TBMM meydan muharebesi üzüntüsünden çıkmış bir vekil bu saatte telefona bile cevap veremez derken, üçüncü dııtda, Recep Tayyip Erdoğan’ın bir zamanlar “kara kız” diye tanımladığı ak ses her zamanki gibi cıvıl cıvıldı.
 
-ADINI MI DEĞİŞSEK?-
 
Yukarıda yazdıklarımı ifade ettiğimde, Zehra Hanım, konunun basına bu şekilde aksetmesinde bir hata yaşandığını belirterek, bu çabaların bireysel değil bilakis bir ekip çalışması olduğunu, bu ekibin başında da Bakan Akdağ’ın geldiğini söyledi.
Söylemez Barajı’na yatırım onayı gelmesinde asıl mimarın 15 yıldan beri konunun takipçisi olan Sayın Recep Akdağ’ın geldiğine dikkat çeken Taşkesenlioğlu, şunları ekledi: “Evet o yöre benim bölgem ama Sayın Bakanımızın yanı sıra bu süreçte Mustafa Abi, Sayın Aydemir, Orhan Bey’in de çok ciddi gayretleri ve çalışmaları vardır. Konu uzun soluklu bir süreç. Söylemez Barajı adeta hikâye. Bir keresinde Sayın Bakan Veysel Eroğlu’na dedim ki, (Ben 10 yaşında idim bu sözdü, 43 yaşına geldim hâlâ aynı. Adı “SÖYLEMEZ” Negatif bu adı mı değişsek?)
Evet, Zehra Hanım gerçi birbuçuk yıllık milletvekili ama, kim söyledi ise söyledi, SÖYLENE SÖYLENE SÖYLEMEZ Barajı yatırım programına alındı.
Aras Nehri’ne takılacak bu ALTIN GERDANLIK sayesinde Horasan ve Pasinler ovaları dahil yörede yaklaşık 350 bin dekar tarım arazisi sulanacak, 220,60 GWh elektrik enerjisi üretilecek ve yılda yaklaşık 174 Milyon lira tarımsal ve enerji geliri elde edilecek.
 
-İKİ LAF DA ŞU GÂVUR OĞLU GÂVURA SÖYLENEYİM Bari-
 
Yukarıda cümle arasında latifeden sarf ettiğim TBMM meydan muharebesi her ne kadar mizahi görünse de, hiç de latif olmayan, tam tersi, kendini “kılıç artığı” olarak tanımlayan bir gâvur oğlu gâvur’dan iki laf etmeden geçemeyeceğim.
Yüce Türk Milleti, adama vekillik bahşetti, adam çıktı kürsüde nelerden bahsetti?
Hâlâ asılsız soykırım iddiaları, hâlâ mağdur edebiyatı ve hâlâ bölücülük propagandası…
Amaç, bu kadar hassas bir dönem ve süreçte ortamı daha germek, kendini ısırtarak dünyaya farklı mesaj vermek istedi ama neyse ki bu oyuna ısırgan bir vekil gelmedi.
Erzurum Barosu kayıtlarında mevcut Ermeni Meselesi özetini bu tiplerin sözlerine kanarak meclislerinde el kaldıran politikacıların bir kez daha gözlerine sokmak lazım:
 
Asıl Gerçek Burada…
 
1.Dünya Savaşında Erzurum, istilacı Çarlık Rus Ordusunun ilk hedefi üzerindeydi. Osmanlı Ordularının hezimeti üzerine, önlerinde ciddi bir engel görmeyen Rus Ordusu, General Yudeniç’in komutasında Erzurum’a doğru ilerledi. Erzurum 16 Şubat 1916 da Ruslar tarafından işgal edildi. 1917 yılında Rusya’da Çarlık rejimi yıkılmış, Bolşevikler ülkede duruma el koymuşlardır. Rusya’da bu yönetim değişikliği üzerine Ruslar, işgal ettikleri Doğu Anadolu Bölgesini boşaltarak ülkelerine dönmeye başlamışlardır. Ancak Doğu Anadolu’da Ermenistan hayaliyle yaşayan Ermeniler süratle silahlanarak, Erzurum ve çevresinde soykırıma giriştiler. Erzurum Rus II. Topçu Kale Komutanı olan Twerdo Khlebov, Ermenilerin bu kanlı hareketlerine sadece seyirci kaldı.
Erzurum ve çevresinde Türklere uygulanan soykırımı Taşnak Generali Antranik yönetmiştir. 2 Mart 1918 tarihinde Erzurum Merkez Kumandanlığına tayin olunan General Antranik Alaca, Tepeköy. Ilıca, Yeşil yayla katliamlarında aktif rol oynamış, binlerce insanın hayatına acımasızca son verdirmiştir. Ayrıca Erzurum ve çevresindeki Türk soykırımında Fransız asıllı Ermeni Albayı Morel, Divan-ı Harp üyesi Sohumyan, Muratyan, Dr. Azeryef ve Dr. Karakin Pastırmacıyan görev almışlardı.
1918 yılının Şubat ve Mart aylarında bu tarihi şehir insanıyla, medeniyetiyle, kültür varlıklarıyla ortadan kaldırılmaya çalışılıyordu. Şehrin her mahalle ve şose yollarında, çarşılarda Ermeni çete noktaları kurulmuştu. Yol yaptırmak bahanesiyle toplu halde götürülen insanlar Kars kapı ve Yanıkdere bölgelerinde, senelerce ekmeğini bölüştüğü Ermeni canileri tarafından şehit edilmişlerdir.
Sonra Erzurum Garnizonlarında bulunan Ermeni askerleri evlere saldırarak yağma, öldürme, ırza geçme gibi muameleleri yapmaya başlamışlardır. Erzurum’a giren Türk birlikleri şehir içinde 2 bin 127 şehit defnetmişler, ayrıca Kars kapıda da 250 ceset bulmuşlardır. Türk-Ermeni ilişkilerini tarihi perspektif içerisinde incelediğimizde, bölgede Türk insanıyla birlikte yaşamış, kapı komşusu olmuş Ermeni’nin ihaneti açıkça ortadadır. Milleti Sadıka diye adlandırılan Ermenilerin Aşkale, Tazegül, Cinis, Alaca, Ilıca, Tepeköy, Erzurum-Merkezde; Yanık dere, Kars kapı, Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa konakları, Yakutiye Kışla hamamı, Yeşil yayla, Hasankale-Tımar, Köprüköy, Horasan da yaptıkları insanlık dışı katliamlar sonunda Türk Milleti’nin hafızasında “Yerli Gavur” olarak unutulmayacak bir iz bırakmıştır.
Kazım Karabekir Paşa, 12 Mart sabahım şöyle dile getiriyordu: “Erzurum’da halk göz yaşları içinde kimi babasını, kimi karısını yakılmış ya a süngülenmiş buluyor, saçlarını yoluyordu, sokaklarda canlılıktan bir iz bile kalmamıştı. Yerlerde çocuk, kadın ve yaşlılar kanlar içinde yatıyordu.” Ermenilerin yalnız son gece (11-12 Mart 1918) 3 bin Müslüman Türk’ü öldürdüklerini, Erzurum’daki Rus Yarbayı Twerdo- Khelebof anılarında ifade etmiştir. “Demiryolu istasyonun da sanki bir mezarlık ölülerini dışarıya çıkarmıştı. Cenazeler arasından geçerek feci duruma gözlerimizle şahit olduk. Bilhassa Tahtacılar semtinde karşılıklı yer alan Osman Ağa ve Mürsel Paşa konaklarına doldurulup yakılan ve katledilen Erzurumlular insanı titretiyordu.”
Erzurum’da resmi belgelere göre 9 bin 563 yerli Türk ahali Taşnak Ermeni çeteleri tarafından şehit edilmiştir.
Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, her türlü kılığı girerek birlik ve beraberliğimize çomak sokanlara da lanet okuyorum. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.