Hey gidi günler hey!...2000’li yıllar Türk Futbolu ve Galatasaray’ın şahlandığı yıllar… Ne yıllardı o geçen seneler… Ne güzeldi, o günler… Bugün Şampiyonlar Ligi’nde Arsenal’dan Borissia Dortmund’dan 4 gol yiyen Galatasaray, o yıllarda rakiplerine kök söktürüyordu. İmparator Fatih Terim’in öğrencileri Avrupa Arenası’nda kükrüyordu. Zaten bu haykırış, bu kükreyiş başarıyı getiriyordu. Şefliğini Georgi Hagi’nin yaptığı Galatasaray, bugün 4 gol yediği ve o dönem dahada güçlü olan Arsenal’in elinden kupayı kapmamışmıy dı?...Sonrasında bu dev jenerasyon, Avrupa’da harikalar sunmaya devam ediyordu. Mircia Lecescu ile Avrupa Süper Kupası şampiyonluğu ve Şampiyonlar Ligi’nde yokluklar içinde gelen Çeyrek Final… Bunları tarih yazdı bir kere…
Galatasaray’ın Bülent Korkmaz, Hakan Ünsal, Okan Burut, Suat Kaya, Tugay Kerimoğlu, Hakan Şükür, Ümit Davala, Emre Aşık,  Hasan Şaş, Arif Erdem gibi futbolcularla yakalağı önemli jenerasyon ve Yıldıray Baştürk, İlhan Mansız, Rüştü Recber, Ümit Özat, Alpay Özalan,  Ogün Temizkanoğlu, Hami Mandıralı ve daha ismini sayamadığım bir çok yıldız, A Milli takıma tarihi bir başarı yakalattı. Türk Futbolu’nun altın jenerasyonu Teknik Direktör Şenol Güneş yönetiminde 2002 Dünya Kupası’nda  dünya üçüncülüğü apoletini omzuna takmayı başarırken, her maç sonrası Türk halkını sokağa dökerek zaferler yaşatıyordu.
İşte bu jenerasyonun ardından Avrupa Şampiyonasına katılamama ve dünya kupalarına gidememe sendromu başladı. 3 Temmuz’daki Şike süreci de futbol severleri futbola küstürdü. Bugün bile kim haklı kim haksız bilmiyoruz. Türk futbolu bu süreçlerde büyük yara alırken, Avrupa’daki imajımızda yerle bir oldu. Nihatlı, Semihli, Emreli, Fatih Tekkeli, Gözdenizli, Sergen Yalçınlı kadrolarımızda bir ara Mustafa Denizli ile Avrupa Şampiyonasında ses getirdi. En son Fatih  Terim’le yakalanan Avrupa Şampiyonası’ndaki yarı final. Hepsi o kadar… Sonrasında Hiddink’le yaşanılan hüsran. Ersun Yanal’la geçen inişli çıkışlı dönemler ve Abdullah Avcı ile dibe vuran bir Milli takım… Fatih Terim bir hamle ile geldi Milli takımınh başına…Kadıköy’deki Hollanda yenilgisi ile gidemedik 2014 Dünya Kupası için Brezilya’ya… Bugün bile 2016 Avrupa Şampiyonası’na katılmak için bir mucize gerekiyor…
Evet!... Buraya kadar son 14 yılı özetledik, diye düşünüyorum. Esas gelelim önceki geceye Singnal İduna Park’da Galatasaray Borissia Dortmund’dan bir kez daha 4 gol yedi. Bu maçtaki tek olumlu şey, Cimbom’un en azından birkaç kez rakip ceza sahasına girmesi ve bir de Hakan Kadir Balta ile gol atması idi… Yani TT Arena’da hem gol atamamıştı. Hem de değim yerinde ise rakip kale önünde bir tek gol pozisyonuna dahi girememişti.
Aslında sorun Galatasaray’ın 4 gol yemesi değil… Sorun Cesare Prandelli de değil… Sorun Türk futbolunun ta;  kendisidir…Türkiye’de ne zaman sokak futbolu bitti. Futbolcu çıkmamaya başladı. Bugün İnternet kafelere, ya da akıllı telefonlara esir ettik gençliği… Ya da Arap Atları gibi sınav maratonuna soktuk çocukları… Bu ortamda futbolcu ya da başka bir spor dalı için sporcu çıkar mı? Cevabını da ben veriyorum. Tabiki, hayır. Çıkmaz… Bu saatten sonra Türkiye’den çıksa çıksa obez çocuklar çıkar… Eğer yetkililer buna da önlem almazsa, Obez bir gençlik bizi bekliyor. Bu sporcu çıkmamasından daha kötü… Direk insan sağlığını tehdit eden bir durum, bizden hatırlatması…
Son söz sokaklardan geçerken, çocukları spor yaparken görmek istiyoruz. Sokak futbolu canlansın ki, Türk sporu kazansın. Yeni Hakan Şükürler, Tanju Çolaklar, Aykut Kocamanlar, ya da Oğuz Çetinler, Rıza Çalımbaylar, Rambo Yusuflar, Abdullah Ercanlar, Müjdatlar çıksın. Birde şifre çözülsün. İnsanlar şifreli kanallardan futbol maçları izleme çilesinden kurtarılsın. Bırakın parasını canı cehenneme… İnsanlar şifreli kanallardan maç izlerken salonda içilen sigaralardan dolayı dumanaltı oluyor. Bekleyip görelim haydi hayırlısı….
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.