Tıp dilinde ‘infiltrasyon/Sızma’, bir mikrobun ya da kanser hücresinin, vücudun en yaşamsal bölgesinin tüm hücrelerine girmesini, mikrobun bünyenin her tarafına yayılmasını gösterir.. İşte Emperyalist siyonizmin uyguladığı yöntem de budur!’

Amerikalı sosyologlar bu yöntemi ‘Görünmez faktör’ olarak tanımlarlar. Görünmez faktör, ‘kontrol mekanizmalarının toplamı’dır. Ve ‘Görünmezlik, zihinlerin sömürgeleştirilmesi yoluyla başarılmaktadır.’

Zihinleri sömürgeleştirilmek, inanç ve değerlerin yozlaştırılmasına velhasıl bünyenin topyekün kontrol altına alınmasına yani köleleştirilmesine yol açmaktadır.

Gelişmesini tamamlayamamış, kendi ihtiyacını üretememiş, bağımsızlığını sağlayamamış ülkeleri bu mukadderata mahkum ve mecbur bırakmak isteyen emperyalist siyonizmin bu yoldaki en etkili aracı önce eğitim, bilim diğer taraftan ise medya ve iletişim araçlarıdır.

Bir ülkenin eğitimi ele geçirilebildiği takdirde, o ülkenin bütün müesseseleri ile birlikte insanının zihni sömürgelileştirilmesi ve insanının köleleştirilmesini sağlayabilmektedir.

Eğitimde Batılılaşma hareketlerini başlattığımız dönemlerden günümüze kadar eğitim, bilim ve medya iletişim aracılığı ile Ülkemize ve ülke insanımıza ve insanınızın ihtiyaçlarını sevk ve idare eden bütün kurum ve müesseselere “sızma” hareketi, eylemleri gerçekleştirilmiştir.

Maalesef ki insanımızın zihni sömürgelileştirilmesi, dünyevi köleleştirilmesi sağlanarak ülkelerin sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal kuşatılması başarılmıştır.

Eğitim ve Bilim kuruluşlarına yapılan sızma ile bir toplumun beşeri kaynağına istediği gibi sirayet edebilen, zihni, fikri, inancı ve değerlerine ketler vurarak ipotek koyarak

Kendi istediği nitelikte, düşünebilen, konuşabilen, yaşayabilen, hareket edebilen başkada bir alternatifi olmayan mankurtları;

Eğitim, bilim, medya iletişim ve etkileşim müesseselerinde konuşlandırabilmek artık bir toplumu topyekün kontrol edebilmek ve yönlendirebilmek için onlara kafidir.

Ortadoğu ve Asya’da birçok ülke ve ülke insanı bu mukadderatı maalesef yaşamaktadır.

Bunu neden mi yazdım; Yeni Dünya düzenini dizayn etmeye çalışan uluslararası emperyalist siyonist aktörler, Türkiye siyasetini yeniden dizayn etmeye çalışmaktadırlar.!

Ülkemizin İstiklali ve istikbali hayati meselelerinin tahlil ve çözümüne dönük değerlendirilmelerin, sorgulanmaların, tartışmaların yapılması gerektiği bir kritik noktada,

Günlerdir medya kuruluşlarında, fikri, zihni, bünyesi sömürgeleştirilmiş, köleleştirilmiş, karınları doyurularak ruhlarına ipotek koyulmuş sağcısı, solcusu, milliyetçisi, muhafazakarı velhasıl topyekün asimilasyonun tetikçileri aylardır, günlerdir ülkeyi asli ve hayati gündeminden uzaklaştırıp çok ağır tahribatlara ve manipülasyonlara sebep olmaktadırlar.

Kimi siyasi erkini devam ettirebilmek, kimi şahsi ve siyasi ikbalini geleceğe taşıyabilmek, kimi mevcut konumunu muhafaza edebilmek, kimi ise satılık mikrofon, kalemlerinin gereğini yapmak adına bu sunni gündem manipülasyonlarını körüklüyor ve artık dayanılmaz bir hafifliğe sürükleniyorlar.

Ülkemizde yakın siyasi tarihimizde yaşanmış olayların ve karmaşaların anlaşılabilmesi ve algılanabilmesine bu bakış açısından da yaklaşılması gerekliliğine inanıyoruz.

Ülkemizde son günlerde yoğunlukla devam eden tartışma ve arayış, sistem, yeni liderler, ve yeni partiler bağlamında devam ederken aslında emperyalist siyonist sistem kendi panzehirini üretme gayreti içerisindedir.

Eğitim seviyesi düşük toplumların ve ülkelerin gelişmişlik ve medenilik düzeyi de maalesef ki düşüktür bu nitelikteki toplumları yönetmeye namzede sistemler ise kurtarıcı modunda kişilere endekslidir.

Kendinden menkul bu tür şahsiyetlere sistemi endeksleyerek aslında ülkeleri ve toplumları sistemsizliğe sürüklemek ise asıl amaçtır.

Aslında; Ülkemizin ne yeni bir lidere, nede yeni bir partiye ihtiyacı yoktur. Asıl ihtiyaç Devlet ve Millet değerlerinin, eşgüdüm ve koordinasyon içerisinde parçadan bütüne doğru plan, amaç, yöntem ve iş birliğini ahenkli ve uyum içerisinde sağlayabilecek Milli bir Sisteme ve kurumsallaşmaya ihtiyaç vardır.

Yeni Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi ile birlikte devlet yeniden yapılandırılmaya çalışılırken, zihni ve ruhu sömürgeleştirilmiş insanlarda hala daha çare aramak, alternatif olarak onlara sığınmak basiretsizliğin, ahmaklığın ve ihanetin bir diğer adıdır.

Biz ülkücüleri ihtiyacı oranında yükseltip, ihtiyaç bitiminde küçülten, tehlike altında iken bağışıklık sistemi ehemmiyeti yükleyip, hazım problemi yaşadığında safra olarak kusan neyi güdü belli olmayan ve zehir ve panzehir’i ile birlikte bizlere alternatif sunulmaya çalışılan mevcut ve alternatif sistem reçetelerini bertaraf edebilecek tek siyasal ve toplumsal hareket Ülkücü Harekettir.

21 .yüzyıl bilgi çağının gerekleri, ihtiyaçları, öncelik ve gerçekleri ışığında Ülkücü Hareketin ideolojisi, vizyonu ve misyonu ile yeniden ;

Teoriden, pratiğe bütün fikri ve idari yapılanması ile tanımlanması, uyarlanması ve asrın zaruriyetlerine göre ülkeyi yönetebilmek, dünyaya sirayet edebilmek için;

Alternatif arayışlarının yoğunlukla zihinlere yerleştiği bu günlerde tek alternatif biziz çıkışını gerçekleştirmeliyiz.

Emperyalist, siyonist batı marsın, ayın kapılarını bilgi ve teknoloji sayesinde aşındırırken, elde ettikleri bilgi teknolojileri sayesinde dünyayı uzaydan kontrol edip yönlendirebilirken, eldeki bilgi ve teknolojik yeterlilikle, tüm dünya insanlığını kendisine sömürgeleştirip köleleştirirken,

Bizler gençliğimiz ve geleceğimiz adına hala kendimizi kürşad zannedip at sırtında Çin Seddi’ne akın düzenleyebileceğimizi zanneden görsel sahte kahramanlıktan öteye geçemeyiz.

Çağın gereklerine ve önceliklerine göre gelişemeyip, çağın gerekleri, öncelikleri, ihtiyaç ve problemlerini karşılayabilecek, çözebilecek insanımızı ve gençliğimizi geleceğe idealize edip sistemize kılamaz isek ve mevcut sisteme alternatif olamaz isek payendesi olmaktan asla kurtulamayız.! Kutlu hedeflerimize ülkeyi ve milletimizi ulaştıramayız.!Vesselam.!

Selam saygı dua…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.