1. Dünya savaşından sonra yaşanan ve milyonların etkilenmesi ve belkide ölümüne yol açacak yeni bir salgınla iç içe yaşarken ve belkide salgın öncesi yaşam standartlarına hasret kalabileceğimiz muadili salgınlara da maruz kalınması hiçde uzak bir ihtimal olarak sayılmazken,

Ve nice para,silah,sanayi gücü devletler zerre-I miskal bir virus karşısında dize çöküp, sağlık hizmetleri iflasın eşiğine sürüklenmişken,

Ve belkide hesaplansa maliyeti 10 dolarlık bir virüsün, bütün dünya ekonomisini alt üst etme gerçeği ile yüzleşmişken,

Bizde Ülkesi, Yöneticisi ve Milleti ile bu gayri kaynağı ve tedavisi hala meçhul olan salgın karşısında istikrarlı mücadelenin sistematik bir devamlılığına ve başarısına vesile olacağına inandığımız, duygu,düşünce ve önerilerimiz ile katkı sağlamak üzere hazırladığımız makalemizi yöneticilerimizin ve milletimizin dikkatine azr ederim.

Sağlık, insanlar için sağlık problemi ile karşı karşıya kalınmadığı ve yaşam kaliteleri açısından bir risk oluşturmadığı müddetçe önemine dair kayda değer bir farkındalık düzeyine sahip olunmayan bir olgudur. Birey ve toplum sağlığından sorumlu devlet teşekkülü içinde, git gide artan sağlık problemlerine paralel artan sağlık giderleri ancak bir farkındalığa sebep olabilmektedir.

Özellikle son yıllarda çağın beraberinde getirdiği, hastalıklarda ve hasta sayısında giderek artan yükseliş bir taraftan sağlık harcamaları açısından ülkelere ciddi ekonomik harcamalara yol açmış, diğer taraftan üretime daha fazla katkı sağlaması gereken insan gücünün ve niteliğinin düşmesine sebep olmuştur.

Bu durum ülkelerin sağlık politikasında sadece hastalığa müdahale ve rehabilite yatırımlarının yanı sıra, hastalıklara yakalanma riskini asgari düzeye düşürecek önlem ve çözüm yolları arayışına girmiş, koruyucu sağlık hizmetleri kavramı ve anlayışı bu bağlamda gündeme gelmiştir.

Toplumların sağlık konusuna bakış açıları; sahip oldukları kültür, eğitim, sosyo-ekonomik, teknolojik vb. koşullara bağlı olarak gelişmiş ve birbirilerinden farklılıklar göstermiştir.
Günümüzde “uzun ömür” anlayışı çok hızlı bir şekilde yerini “kaliteli yaşam” anlayışına bırakmaktadır.

Buna bağlı olarak devletlerin sağlıkla ilgili politikalarını belirlenmesinde “kaliteli yaşamın sağlanması” anlayışı doğrultusunda, fiziksel ve zihinsel sağlığın korunması ileri yaşlara kadar sürmesini sağlayacak koşulların sağlanması önem kazanmıştır.

Koruyucu sağlık hizmetlerinin anlamına yönelik yapılan bilimsel tespit ve tanımlarda insan sağlığını olumsuz etkileyecek davranışlardan sakınılması ve mevcut sağlıklılık halinin korunabilmesi durumuna vurgu yapılmaktadır.

Koruyucu sağlık hizmetleri toplumu oluşturan bireylerin sağlıkları için tehlike oluşturabilecek durumlardan kaçınılması, karşı tedbirler alınması ve önlemesi için gerçekleştirilen sağlık hizmetleri olarak düşünülebilir.

Tüm Dünyada birey ve toplum sağlığını koruyucu nitelikte koruyucu sağlık hizmetleri, gün geçtikçe gelişmekte ve çeşitlenmektedir.

Son yıllarda özellikle gelişmiş ülkeler artan aşırı sağlık giderlerinin ülke ekonomisine ciddi külfetler yüklemesinden hareketle; bireylerin sağlık ve eğitim bilinç düzeylerini artırmaya yönelik, gerek hastalıklar hakkında gerekse hastalıkları öneyecek tedbirler bağlamında ciddi bilimsel araştırma ve projelere destek vermektedirler.

Koruyucu sağlığı geliştirme, sağlığa yönelik herhangi bir davranış ve yaşam biçimi için, birey ve toplum yaşamını dizayn ve kontrol eden eğitim, kültür, sağlık, ekonomi, sosyal ve kurumsal nitelikli destek unsurlarının bileşimi ve koordinasyonudur.

Koruyucu sağlık hizmetleri birey ve toplumun kendi sağlık koşulları hakkında ki farkındalığı ve kontrolünü sağlayan bir süreç olarak ta tanımlanabilir.

Koruyucu sağlığın pedagojik temeli ise insanların alışıla gelmiş tutku ve yaşantıları ile en uygun sağlıklı yaşam disiplini ve davranışları arasında ki kontrol ve mukayese yeterliliğini sağlayacak sağlık bilinci ve sorumluluğunu kazandıracak ve bunu yaşantıya dönüştürebilecek bir eğitim ve bilim gerçeğidir.

Yine sağlık ve eğitim bilinç düzeyleri yüksek toplumların gelişmişlik düzeyinin de yüksek olması ve ülkelerinde ki hastalanma oranlarının ve hastalıklarından daha erken dönemde rehabilite olma yüzdeleri arasında da anlamlı ilişkilerin olduğu bilimsel bir gerçektir.

Dünya ve insanlık karşı karşıya kaldığı sağlık problemlerinin üstesinden gelmek, git gide karmaşık bir sarmala dönüşen hastalıkları tedavi edebilmek için artan sağlık ve ilaç yatırımları ile ülkelerinin ekonomik kazanımlarının büyük bir oranını bu sağlık giderlerine harcaması ve son yılarda sağlık taleplerine ve ihtiyaçlarına ekonomik açıdan cevap vermekte güçlüklerin ortaya çıkmasından hareketle koruyucu ve önleyici sağlık hizmetleri çalışmaları hız kazanmıştır.

Koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında eğitimi araç kılarak sağlıklı yaşam davranışı ve sağlık sorumluluğu davranışlarını kalıcı izli boyutta yaşantıya dönüştürebilecek bireyler üzerinden sağlıklı toplum idealine ulaşmak isteyen bilim ve toplum insanları, bu hedeflerine ulaşılabilirliği sağlayacak eğitim sistemleri ve modelleri üzerine çeşitli teoriler üretmiş ve sağlık eğitimi sistemi içerisinde bu modelleri dinamizme etmeyi düşünmüş ve araştırmışlardır.

Sağlık bilimciler sağlığın korunmasına yönelik çeşitli teoriler kapsamında modeller geliştirmeye çalışmışlar, bu modeller çerçevesinde koruyucu sağlık önlemlerine dair yoğunlukla sağlığı geliştirici çözüm odaklı araştırma ve teorilere ağırlık vermişlerdir.

Ülkemizde yalnızca Sağlık Bakanlığı kontrolünde yürütülmekte olan koruyucu sağlık hizmetleri 1963 yılında çıkarılan Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki 224 Sayılı Yasa ile yürürlüğe giren sosyalleştirme programında ayrıntılı olarak belirlenmiştir.

Ülkemizde koruyucu sağlık hizmetleri genel hatları ile vatandaşların sağlık ile ilgili konularda bilinçlendirilmesi, bulaşıcı hastalıklarla mücadele ve engelleme, gıda ve beslenme ihtiyaçlarının giderilmesi, çevre koşullarının iyileştirilmesi, vb. konuları içermektedir.

Araştırmacıların ve toplum mühendislerinin koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında, sağlıklı birey ve toplum ideali doğrultusunda insanların hastalıklara yakalanma risk düzeyini asgariye indirecek önleyici nitelikli yöntem ve metotlarında eksik olarak gördüğümüz beden eğitimi ve sporun önemini ve etki düzeyini ön plana çıkarılmalıdır.

Kişiliğin kalıcı davranışlar ile bir karaktere ve yaşantıya dönüşmeye başlayabileceği 6-18 yaş aralığında ki öğrencilere uygulanmak üzere Milli Eğitim ilk ve orta öğretim genel müfredatı kapsamında geliştirilebilecek ve sağlığı koruma modellerini tamamlayıcı nitelikte, sırası ile bilgi, kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme bilişsel alan basamakları etrafında kalıcı izli davranışa dönüştürülebilecek nitelikte sağlık bilincini oluşturabilmek ilk aşama olabilir.

Bu aşamada öğrencilerin, okuyup, işitebileceği, görüp, gözlemleyip, görüşmeler yapabileceği ve sunum yöntemleri ile söylem geliştirip kendisini ifade edebileceği öğretim yöntem ve materyalleri eşliğinde yaşantıya dönüşebilecek kalıcı izli sağlıklı davranışlar kazanabilmesi aşamanın amaç kapsamına dâhil edilebilir.

Model yaşantıya dönüştürülmesi hedeflenen davranışın bilişsel alan basamakları çerçevesinde kuramsal olarak açıklanmasını ve bütün duyu organlarına hitap edecek yöntem ve materyallerle desteklenerek uygulanabilir nitelikte bilgi düzeyine ulaşarak öncelikli bir yaşam felsefesine dönüştürülebilecek sağlık bilinci farkındalığı oluşturabilmektir.

Bireyin sosyal yaşamının tamamını kapsayabilecek nitelikte, yaşam boyu sağlık farkındalığında devamlılığa sebep olup, ölümüne kadar devam edecek yaşamsal sürecinin, aktif yaşlanma standardında sağlıklı, zinde, dinamik bir hayat sürmesini sağlayabilecektir.

Bu bağlamda sporun, bireylerin yaşamlarında düzenli bir biçimde ve sürekli olarak yer alması, onların etkili iletişim ve sağlıklı ilişki kurmalarında katkı sağlamaktadır.
Spor, sosyal ilişkilerin gelişmesinde; sosyal mesafelerin kısalmasında rol sahibidir.

Empati kurmayı gerektirirken; aynı zamanda empati gücünü de geliştirir. Bireylerin kendilerini, daha doğru ve daha iyi ifade etmelerine yardımcı olur.

Sporun sayesinde, birey bir grubun anlamlı bir parçası olmayı başarır. Çocuk ve gençlerin, toplumun içinde var olmalarını ve toplumla bütünleşmesine katkı sağlar. Grup içinde dayanışmanın pekiştirilmesi söz konusudur.
Kuralların, kararların korunmasına özen gösterir. Spor, bireyi rehabilite eder.

Tüm bu katkılardan dolayı, spora, sosyal yaşamın her evresinde ve tüm eğitim programlarında daha geniş yer verilmelidir.

Buna bağlı olarak, öncelikli çocuk ve gençler olmak üzere, bireylerin, spora yönlendirilmesi, özendirilmesi gerekmektedir.

Beden eğitimi ve sporun, bireyin gelişme devresinde eğitim müfredatına daha fazla sayıda ders, daha kapsamlı programlar, davranışa dönüşebilecek yaşantı farkındalığına etken olabilecek, yaparak ve yaşayarak öğretim metotları ile yaşam boyu spor = yaşam boyu sağlık aritmetiğini gerçeğe dönüştürebilecektir.

21. yüzyıl bilgi ve teknoloji çağında, kendi insanı aydınlık yarınlarının sorumlu belirleyicileri olarak değerlendiren toplumlar ve devletler insana yatırım yaparak geleceklerini sağlıklı, eğitimli ve nitelikli potansiyele sahip bireyler üzerinden inşa etmeye çalışmaktadırlar.

Bizde bu gerçeklerden hareketle görüş ve önerilerimiz şunlardır;

• Beden eğitimi ve spor, sağlık hizmetleri eğitimi ve koruyucu sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmelidir.
• Okul öncesi ve ilköğretim kademesinde yaşam boyu sporu davranışa ve yaşantıya dönüştürebilecek beden eğitimi ve spor etkinlikleri eğitim ve öğretim müfredatında ağırlıklı artırılmalıdır.
• Okul öncesi ve ilköğretimde çocukların fiziksel, zihinsel, psikolojik özellik ve potansiyellerinin belirlenmesine ve geleceğe doğru yönlendirilmesine dair yetenek seçimi ve potansiyel belirleme testlerinin müfredata dâhil edilmesi gerekmektedir.
• Devlet ve özel müteşebbis kurumlarda düzenlenecek beden eğitimi ve spor faaliyetleri, etkinlikler, organizasyonlar, seminerler, kurslar, sertifika programları ile yaşam boyu spor, her yaş için spor, beslenme, ilk yardım, sağlık bilgisi gibi alanlara ait bir farkındalık ve sorumluluk kültürünün oluşturulması önemlidir.
• Koruyucu sağlık hizmetleri çalışmaları toplumsal her nevi sosyal müesseselere yayılmalı, bütün öğretim programlarına ders olarak dâhil edilmelidir.
• Eğitimde fırsat eşitliği kapsamında sporda da fırsat ve imkân eşitliği toplumun bütün kesimlerine sağlanmalı, tesisleşme ve beden eğitimi ve spor hizmet ve faaliyetlerini yürütecek eğitimci ve yöneticilerin nicelik ve niteliği artırılmalıdır.
• Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütün eğitim ve öğretim müfredatına, sağlık bilgisi, beslenme, ilk yardım ve rehabilitasyon, koruyucu sağlık önlemleri, yaşam boyu sağlık ve beden eğitimi ve sporun temelleri gibi dersler dâhil edilmeli, var olanların ise ders saatleri artırılmalıdır.
• Aile hekimlerinin rutin kontrolleri ile her bireyin periyodik olarak sağlık kontrolünden geçmesini sağlayacak düzenlemeler getirilmesi yerinde olacaktır.
• Sağlık farkındalığına, sağlıklı davranış sürecine ve sağlık sorumluk kültürüne temel teşkil eden sağlık eğitimi veren ilk, orta ve yükseköğretim kurumlarının müfredatına beden eğitimi ve spor dersleri ve uzmanları dâhil edilmelidir.
• Toplumun her kesimine hızlı ve etkin ulaşabilme özelliğine sağlık iletişim araçları aracılığı ile beden eğitimi ve sporun bütün branş ve alanlarına yönelik farkındalık oluşturacak yayın ve kamu spotlarının hazırlanması faydalı olacaktır.
• Toplumun her kesiminin sağlık okuryazarlığı, sağlık bilinç düzeyleri, beslenme bilinç düzeyi, koruyucu sağlık önlemleri bilinç düzeylerini tespit ve teşhise dair bilimsel proje ve araştırmaların desteklenmesi ve yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.

Selam saygı dua...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.