Şu lanet salgın hâlâ sohbetlerimizin baş konusu olmaya devam ediyor. Ayaküstü lafladığımız bir arkadaşım "Aşı haritasında Erzurum turuncu gözüküyor, daha kendi rengine, maviye bürünmemiş. Bu hevessizliğin sebebini merak ediyorum" diye takıldı bana.
Cevap vermekte zorlandım, çünkü halkın bu temkininin gerekçelerine hakim değilim. Aşı temininde bir sıkıntı oladığını biliyorum, uygulamada da sorun yok.
Bir akrabam telefonda anlattı. Apartmana gelen seyyar aşı timi tüm kapıları çalıp, aşı olup olmadıklarını sormuş. Hemen herkes "olduk, olduk!" diye teşekkür etmişler. Teklif var, ısrar yok! Teklif ki ne kıymetli teklif. Milyonlarca insan aşıya kavuşma hayaliyle ülkesine ulaşak yardımı bekliyor. Maalesef zengin ülkeler ihtiyaçtan fazla aşıyı stoklayarak Afrika'nın yoksul halklarını bu imkândan mahrum bırakıyor.
Aşı konusunda da insanlık gıda ve su adaletsizliği gibi sınıfta kaldı. Kapitalist âlemde çöplükler gıda artıklarıyla dolup taşıyor, az gelişmiş ülkelerde milyonlarca insan bir lokma ekmeğe, bir yudum suya hasret yaşam savaşı veriyor. 21. Asır da komşusu açken tok yatanların, komşusu üç aşılıyken aşısız kalanların asrı maalesef.
Allah devlete zeval vermesin; nice sevdiğimizi, akraba ve dostumuzu alıp götüren bu salgına karşı milleti çaresiz bırakmadı. Fedakâr sağlık ordumuz bir buçuk senedir seferber durumda. Hastaneler, sağlık merkezleri, seyyar istasyonlar gece gündüz istediğimiz aşıyı hızlı bir şekilde yapıyorlar. Yetmiyor kapımıza kadar aşı hizmetini getiriyorlar.
Ama çoğu kişi hâlâ tereddüt yaşıyor. Bunları süratle ikna etmek lazım. Az sayıda bilimsel kisveli sosyal medya meşhuru hekim, çok sayıda kendini uzman sayan tıpla, bilimle ilgisi olmayan aşı karşıtı 'sanal otorite' halkın kafasını karıştırıyor. Hiçbir bilimsel araştırmaya dayanmayan komplo teorileri ile aşı karşıtlığı körükleniyor. Organize olup hücüma geçen şirret yalancılar ile gerçeğin edepli savunucuları baş edemiyor.
Ailemizin birçok ferdine, eşe dosta bulaştı hastalık. Hastanede tedavi gören aile fertlerinden, ahbaplardan bir güzel haber almak için elimiz telefonda, kulağımız seste ne çetin saatlar geçirdik, yaşayan bilir!
Daha aşı devreye girmeden çok değerli büyüklerimizi, dostlarımızı kaybettik. İçimiz hâlâ yangın yeri. Mübarek yüzlerine kısa bir nazar kılıp şenlendiğimiz, telefonda seslerini işitip ruhumuzu kanatlandırdığımız ne çok dosttan mahrum bıraktı bizi şu gözle görülmez zalim virüs. Allah beterinden saklasın, başka acı yaşatmasın.
Aşı vurulan ihtiyarlarımız yakınlarımız çok hafif atlatırken bu musibeti, aşısız genç hastalarımız çok sıkıntı çektiler. Aşı hastalık için, ölümün aşısı yok, bilmez miyiz? Vakit saat tamam olunca herkes varacak varacağı yere, amenna! Amacımız, çabamız o ki, Allah'ın izin ve ruhsatıyla şifası mümkün hastalıklara artık kurban vermeyelim yakınlarımızı. Bir iğne ucunda saklı şifa nimetini inat, ihmal ve yanlış yargılara, 'bana bir şey olmaz öldürücü vurdum duymazlığa' feda etmeyelim.
Kapımıza gelen aşı -teşpihte hata olmaz- Hızır'dır; o da çok şükür hazırdır! Daha ne bekliyoruz, haydi Erzurum ile rengini, maviyi buluşturalım...
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.