Çok değil, gündemimize daha birkaç gün önce almıştık Öşvank Kilisesi’ni…
Öşvank’ın, inanç turizmi anlamında Erzurum için bir değer olduğunu ifade etmiş ve buradan hareketle yılan hikâyesine dönen restorasyonuna çekmiştik dikkatleri…
Daha kaleme aldığımız o yazının mürekkebi kurumadan; Öşvank’la ilgili tespitlerimizi adeta doğrular nitelikte bir gelişmeye tanıklık ettik…
Gürcistan Ortodoks Kilisesi Patriği 2. İlia ve din adamlarından oluşan beraberindeki heyet, Erzurum’a geldi ve doğruca Uzundere ilçesine hareket ederek Öşvank’ı ziyaret etti…
Kilisede mum yakıldı, haç çıkarıldı ve dualar edildi… İnanışları gereği Patrik 2. İlia, dizlerinin üzerine çökerek uzunca bir süre gözyaşı döktü…
Görüyor musunuz?
Uzundere ilçemizdeki Öşvank Kilisesi, hem dinsel hem de tarihsel derinliği açısından böylesine önemli bir yere sahip işte…
Peki, biz ne demiştik o gün?
Madem Öşvank gibi bir değerimiz var Erzurum’da, o halde onu en güzel biçimde değerlendirmekte yine bizlere düşer...
Bunu nasıl yapacağımıza gelince:
Bir, öncelikle tarihi yapıyı restore edecek veyahut muhafaza altına alacağız…
İki, tarihi yapının çevresinde bulunan meskun haldeki yapıları kamulaştırıp, etrafını açacağız…
Şimdi…
Birinci adım atılmıştı zaten, çünkü Öşvank Kilisesi ile ilgili olarak hazırlıkları halen devam eden bir restorasyon/konservasyon projesi var…
İkinci adım ise, Öşvank Kilisesi’nin çevresini saran yapılarla ilgili… Kaldı ki, bu yapıların kamulaştırılması için Vali Bey’in talimat verdiğini ve hatta İl Özel İdaresi’nin bu hususta bazı çalışmalar yaptığını da biliyoruz…
Ama neylersiniz ki, İl Özel İdaresi yok artık!
Peki, ya nasıl olacak bu iş?
 
SEKMEN, HEM ‘HAL’DEN
HEM DE ‘DİL’DEN ANLIYOR…
Bizler, tam da bu soruya yanıt ararken, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen yetişti imdadımıza…
Ve bizzat kendisine sorduk dün:
Öşvank Kilisesi ile ilgili olarak bundan sonraki sürece dair herhangi bir planınız var mı?” dedik…
Söze; “elbette var” diyerek başlayan Başkan Sekmen, önemli bir hususun altını çizdi evvela:
Erzurum’da nasıl ki kiliseler varsa, bizim ecdadımızın yaptırdığı cami ve çeşitli eserler de, onların ülkelerinde bulunuyor… Bizler ecdadımızın izlerini taşıyan o eserlere sahip çıkıldığında sevinip, nasıl ki mutlu oluyorsak, aynı mutluluğu onlara da yaşatmamız gerekiyor…
İşte budur!
Tarihi eserlere sadece yüzlerce yıl öncesine ait olması nedeniyle değil de, arka planına böylesine derin bir anlamı da yükleyerek sahip çıkmak, bize göre inceliğin ve hassasiyetin ta kendisidir…
Ve sözlerine şöyle devam etti, Başkan Sekmen:
Öşvank Kilisesi ile ilgili olarak devam eden bir restorasyon projesi var… Buna ilaveten, İl Özel İdaresi döneminde de burayla ilgili bir takım çalışmalar yapılmış… Ben de oradaydım ve yapılan çalışmalara ilişkin olarak gerekli bilgileri aldım… Konuyla ilgili arkadaşlarımıza gerekli talimatlarımızı verdik; en kısa zamanda bir rapor hazırlayacak ve bakanlığın da onayını almak suretiyle gerekli çalışmalara başlayacağız. Yani Öşvank için bizim yapabileceğimiz her ne varsa, mutlaka yapacağız. Başlanmış hiçbir iş de, yarım kalmayacak. Kaldığı yerden kesinlikle devam edecek
Sadece bu kadar mı?
Değil elbet…
Başkan Sekmen, Gürcistan’dan Erzurum’a gelen heyetin şehirden memnun ayrılması için de, deyim yerindeyse seferber olduğunun altını çizdi…
Heyetle özel olarak ilgilendim, onları bir an olsun yalnız bırakmadımErzurum’dan memnun ayrılsınlar diye elimden geleni yaptım” dedi…
Sebep?
Sebep şu ki; Erzurum sadece zengin tarihi geçmişi ve yine sadece tarihi-turistik eserlerin çokluğuyla ünlü bir şehir değil… Erzurum, aynı zamanda konukseverliği ve misafiri başına adeta taç edişiyle de meşhur bir şehir…
Başkan Sekmen de, işte bu hakikatten hareketle konukseverliğimizi ziyadesiyle gösterivermiş Gürcistanlı heyete…
Ez cümle…
Erzurum’da eksiklik buydu işte:
Hal’den anlayan olmadığı gibi, ‘Dil’den anlayan da çıkmamıştı bugüne kadar… Ve hal böyle iken, dilin payına ise teşekkür etmek düştü:
Teşekkürler Başkan Sekmen…
 
 
AKASYA VADİSİ KİMİN UMURUNDA?
Akasya Vadisi
Erzurum’da, geçtiğimiz yıllarda başlatılan bir yatırım hamlesi… Kaplıcalarıyla meşhur Hasankale’de, devre mülkler inşa edilecek ve tamamen kendilerine ait o ifadeyle aktarıyoruz: “Hasankale Cazibe Merkezi” olacaktı…
Ne ki, yolunda gitmeyen bir şeyler var sanki!
Zira projeyle ilgili olarak Erzurum’da kurulan irtibat ofisi, gazetemizin haber merkezi ile aynı binada olduğundan, orada herhangi bir muhatap bulamayan vatandaş, doğrudan bizim yanımızda alıyor soluğu…
Telefon açıyoruz, bakan yok!” diyor…
Kapıyı çalıyoruz, açan yok!” diyor…
Diyor da, diyor…
Hayır, bir süre önce de gündeme taşıdık bu konuyu… “Akasya Vadisi Ne Alemde?” diye de, sorduk üstelik…
Deyim yerindeyse, “çıt” bile çıkmadı…
Hoş dumanla haberleşilen bir dönemde yaşıyor olsak; ateş yakmak için çok daha yüksek bir tepe ararız da, yok ki öyle bir şey!..
Hem devir öyle bir devir ki; oturduğunuz yerden üflüyorsunuz, -bırakın sesinizi duyurmayı- nefesinizin kokusundan bile ne yediğiniz anlaşılıyor artık…
Eee, ne bu şimdi?
Şaka mı?
Onlarca insanı irtibat ofisinin önünde adeta tespih tanesi gibi dizmenin tarifi, sahi ne ola ki?
Doğrusu, buna biz bir mana veremedik… Ama bu demek değildir ki, hiç kimse de veremeyecek…
Misal, aynı zamanda Hasankaleli olan Erzurum Milletvekili Adnan Yılmaz
Misal, Pasinler Belediye Başkanı Ünsal Sertoğlu
Öyle ya!
Daha düne kadar bol keseden reklamını yapmıyorlar mıydı bu işin? Ve deyim yerindeyse yine birçoğunun yüzünde akasyalar açmıyor muydu?
Ya şimdi?
Sahi, herkes niye sus-pus?
Yani projeyle ilgili herhangi bir aksaklık yoksa ve vatandaşlar durduk yere vehmediyorlarsa, çıksın konuşsun birileri!
Desinler ki;
Yok arkadaş! Akasya Vadisi Projesi devam ediyor ve gerçek olacak
Veyahut bir sorun varsa da, lisan-ı münasip bir biçimde izah edilsin bu durum hak sahiplerine…
Yazık yahu!
Koca koca adamlar, sırf seslerini duyuralım diye kapımızda büklüm büklüm oluyorlar neredeyse…
Günah değil mi bu insanlara?
Yazık değil mi?
Biz, bir kez daha ve son defa bu bahsi gündeme taşıyor ve ilgili-ilgisiz, yetkili-yetkisiz cümle zevata yeniden soruyoruz:
AKASYA VADİSİ NE ÂLEMDE?
Umudumuz şu ki; bir Müslüman evladı çıkar da, verir bu sorunun cevabını… Yok, eğer çıkmazsa da, kapımızı çalanlara bundan böyle birer çay ikram eder ve gönderiveririz o meşhur makama…
O makam, neresi mi?
Neresi olacak, Marko Paşa’nın ta kendisi… 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.