Doğa organizmaları, sosyal ve kültürel organizmalar ve aklımıza gelen her organizma zaman, kötü yönetim ve doğanın eskitme etkileri ile yozlaşır. İlk hallerinden sapma gösterirler. Belli bir denge noktasına kadar geriye, yani organizmanın en yoz veya çok yakın haline dönebilirler. Bu denge noktasına halk arasında “KRİTİK EŞİK” adı verilmektedir.

Denge noktası aşıldığı zaman çöküş geriye döndürülemez. Çökme ve tam yozlaşma gerçekleşir.

Bu bir doğa yasasıdır. Ya da bizim gibi Allah’a inananlar bakımından “Allah’ın kanunudur”. Bu yasanın adı ENTROPİ’dir. Bu yasa Nahl Suresindeki “Her nefis ölümü tadacaktır” ayeti gibi bir anlam taşır. Yani her sistem ve organizmanın başına mutlaka gelir. Bu yasanın denge noktasından sonrası “TERSİNMEZLİK” olayı olarak bilinir. Şayet denge noktasından geriye, yani önceki doğal hale dönme durumu sağlanabilirse bu duruma da “TERSİNİRLİK” adı verilir.

Bu doğa yasasını birkaç örnekle ortaya koymamız lazımdır. Söz gelimi buğday ektik. Sulama imkânımız yok. Yağışlar normal giderse tarlamız gelişir, taneler oluşur ve hasat zamanında verim alırız. Kurak olursa buğdaylarımız gelişemez. Öyle bir hal alabilir ki artık sulasanız da yarar sağlamaz. Yani kritik nokta aşılmıştır. Ancak bitkinin yeniden yaşamını sağlayacak canlılık noktasında sulamaya başlayabilirsek denge noktası ya da kritik nokta dediğimiz noktadan geriye dönüp buğdaylarımızdan verim alma durumu sağlayabiliriz.

Uzun süreler terk ettiğimiz evlerimize geri döndüğümüz zaman evimizin yıprandığını bazı tamir işlerinin doğduğunu görürüz. Bu durum, güneş, rüzgâr, sıcak, soğuk gibi yıpratıcı doğa etkilerinden ileri gelir.

Dünya, yıldızlar ve evren de bu yasaya maruzdur. Diğer deyimle düzensizliğin, yani entropinin artışı kaçınılmazdır. Bu olayın fizik ve kimya bilim alanlarında algoritması, formülleri ve matematiksel tanımları vardır.

SOSYAL ORGANİZMALAR BU YASAYA TABİ MİDİR?

Evet tabidir. Yaklaşık 50 yıldan beri entropinin sosyal alandaki etkileri ve sonuçları incelenmektedir. Bu konuda Türkçe’ye çevrilmiş bir kaç kitap da mevcuttur. Bunlardan en önemlisi “ENTROPİ VE DÜNYAYA YENİ BİR BAKIŞ-Jeremy Rifkin”in yazdığı ve piyasada mevcut olan kitaptır.

Zaten İbni Haldun, yüz yıllar önce bu yasayı uygulamıştır. Kendisinin böyle bir kavramı daha önce duymadığını biliyoruz. Ama devletlerin, yani en büyük sosyal organizmaların gelişme, en yükseğe çıkma, duraklama ve çökme halini açıklamıştır. Ayrıca bütün sosyal organizmaların da bu kurala uyduklarını belirtmiştir.

Sosyal organizmaların yozlaşması yine zamanla orantılıdır. Çökertici etkenler, ahlaksızlık, tarihten süzülüp gelen ilahi ve beşeri düzen kurallarına uymama( çetecilik, mafyacılık, menfaatçilik, müspet bilimleri yanlış yorumlama, başat düzenleyiciler olan dinleri sömürüp saptırma gibi yıpratıcı etkenler) sosyal organizmaların çökmesine sebep olur.

Siyasi partilerimiz bu yasanın dışında değildir. En çarpıcı tarihi örnek Anavatan Partisidir. Kuruluş değerlerini ve kurucularını kaybetmiş, akıl almaz yeni çürümüşlükler ve kural tanımazlıklara bulaşmış, en sonunda da çökerek tarihe gömülmüştür. Kritik nokta denilen denge noktasında veya daha önce akıllı ve bilimsel bir müdahale ANAP’ı daha uzun yıllar yaşatabilirdi. Aslında ANAP, “kurucu kuralları”na dönemeyeceğini veya daha ileri bir düzende yenilenemeyeceğini de herkese göstermiştir.

CHP gibi partiler de bu yasaya maruzdur. Ancak bir takım kuralların şeffaf olması, tartışmaların daha demokratik olması sonucu kritik nokta, ya da denge öncesinde uzun süre kalmıştır. Yine de beklendiği gibi büyüyememiş şimdilik duraklama devrinde yaşadığına hükmedilebilir. Bu partinin bir şansı var. İktidara çok az zamanlar gelebilmiştir. Çökertici takımının menfaatine uygun olmadıkları için özgün kalabilmişlerdir.

Ak Parti’ye gelince, son derce mükemmel bir kadro ile kurulmuştur. İlk yıllarda bu insanlar son derce düzenli bir organizma geliştirmişler, ancak zaman geçtikçe kurucular ayrılmış yerlerine yukarıda sözü edilen rantçılar, para hırsı en önde olan yiyiciler, sömürücüler ve hiçbir ahlaki değeri tanımayan kadrolar öne geçmiştir. Kalan 6-7 kurucu duruma hâkim olamamış, bahsettiğimiz kritik noktaya oldukça hızla yaklaşmıştır.

Son mafya olayları ile denge noktasını aşmış görünmektedir. Bu parti için tersinemez bir çöküş mukadder görünmektedir. ANAP’ın başına gelen bu partinin başına da gelecek diye düşünüyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı ve Ak Parti genel başkanı bu yıkımı durdurmak için, diğer deyimle tersinir dengeyi iyiye çevirmek için var gücü ile çalışıyor. Ancak ÇÖKÜŞ öylesine dönüşmeyen bir olaydır ki tarihte ÇÖKÜŞ zamanı gelince onu engelleyebilen bir kahraman çıkmamıştır. Buna rağmen yeni yollar, yeni devletler oluşturulmuş, eskinin önceki tahrip olmuş fikir ve düzeni tarihe gönderilmiştir. Osmanlı’dan cumhuriyete geçişimiz böyle olmuştur.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.