Ayıptır söylemesi kendimi bu konuda söz söyleme saadetinde gördüğüm için elbetteki malum süreci tribünden izlemeyeceğim.

Bırakın Erzurum’u, ülke genelinde kaç gazeteci vardır ki hakkında benim kadar FETÖ’cülerin şikâyeti yüzünden soruşturma ve dava açılmış olsun?

Bakmayın siz gece, mezarlığın yanından geçerken ıslık çalan o çakma yiğitlere!

15 Temmuz kanlı darbe girişiminden önce, yani terör örgütünün adı henüz “FETÖ” değilken, bir türlü “Paralel Yapı” dahi diyemeyen, hatta “Paralel Yapı” diyenlere buğz eden kimi çakallar, nasıl ki 15 Temmuz’dan sonra devlet teröristlerin inlerine girdiyse anında tornistan ettiler!

Neyse meselemiz işin bu kısmı değil.

Mesele; tam da Türkiye’nin “yedi düvele karşı mücadele verdiği” şu günlerde, birilerinin FETÖ ile mücadeleyi sulandırmak istemesidir.

Suret-i haktan görünen mahallenin kimi ağır ağabeyleri, güya vicdanlarının sesine kulak vererek, nasıl da FETÖ güzellemeleri yapıyor!

Yerseniz eğer…

Beylerimizin tuzları kuru nasılsa…

Değil mi ki müseccel FETÖ’cü olan yakınları bu işten bir şekilde yırttı!

Yırttılar ama…

O kadar da ucuz değil…

Toplumun zekasıyla dalga geçiyorlar, yetmezmiş gibi devletin hafızasını tiye alıyorlar!

Mesele; sanki Fetullahçı Terör Örgütü, 15 Temmuz’da kanlı darbe girişiminde bulunmadığı, 250 insanımızı şehit etmediği, 2 binden fazla insanımızı yaralamadığı ve ülkemize büyük zararlar vermediği halde…

Yani durup dururken devlet, masum insanları terörist diye tutuklamış gibi gören, böyle görmekle de kalmayıp bu uğurda algı operasyonları yapan alçakların ihanetidir.

İşin içyüzünü bilmesek, zannedeceğiz ki bu devlet, evinde oturan masum insanlara “terörist” damgası vurarak, işinden aşından etti, onları tutukladı, on binlerce insanı mağdur etti!

Yuh olsun böyle düşünenlere, yazıklar olsun bu düşünceye prim verenlere…

Daha önce de bu husustaki kişisel kanaatimi defalarca izhar etmiştim, bir kere daha tekrarlama ihtiyacı duyuyorum:

1- Fetullahçı Terör Örgütü, bu ülke tarihinin gördüğü ve belki de göreceği en tehlikeli, en kanlı, en sinsi ve küresel gücü en büyük olan bir yapıdır. Çünkü Fetullahçı Terör Örgütü, birilerinin zannettiği gibi Pensilvanya’da mukim o esvaplı şeytanın kurup yönettiği ve kökleri tamamen içeride olan bir yapı olmayıp, bilakis başta Amerika olmak üzere, Türkiye düşmanı ne kadar ülke ya da kesim varsa onların tamamının organize edip, yönettiği, finansal destek sağladığı ve halen de aynı bakış açısının sürdüğü bir şeytan karargâhıdır!

2- Fetullahçı Terör Örgütü, din üzerinden hareketle İslam’a en ağır darbeyi vuran ve bu yüzden dünya genelinde zaten önyargılı olan insanların, Müslümanlara karşı düşmanca bakmasını sağlayan, sırf bu iş için kendisine tahsis edilen milyarlarca doları bu uğurda harcayan insanlık düşmanı bir şer cephesidir.

Ehli vicdan herkesin kabul ettiği bu iki tespit, bütün çıplaklığıyla yerli yerinde dururken, son zamanlarda FETÖ’yü aklayıp paklama azmindeki kimi adamlar, besbelli ki yeni bir “evre”nin peşinde!

Daha önce “mağduriyet edebiyatı” üzerinden (birkaç yanlış örneği sanki meselenin tamamı böyleymiş gibi göstererek) salvo üstüne salvo yapan FETÖ sevicileri, şimdi artık alenen neredeyse şunu söylüyorlar: “Fetullah Hocaefendi, bütün bu olup bitenleri seneler sonra duydu ve o kadar üzüldü o kadar üzüldü ki sonunda bu üzüntüsü yüzünden basur ameliyatı bile oldu!”

Anladık; Allah’tan korkmuyorsunuz, kuldan da mı utanmıyorsunuz?

Şunu hiçbir zaman savunmadık:

Devlet, yalan yanlış ihbarlarla ya da devlet önüne gelen her gizli sanığın beyanı ile önüne ardına bakmadan kimin ismi geçiyorsa herkesi aynı çuvalın içine doldursun ve suçlu suçsuz herkese “terörist” muamelesi yapsın!

Aksine, bırakın tam da böyle bir şeyi, buna kısmen benzeyen her uygulamanın karşısında olduk.

Bendenizin hukuk anlaşıyı şudur:

Masum bir insanın bir gün bile hapis yatmasından ise, suçlu birinin salıverilmesi daha evladır!

“Benim” derken, malum; evrensel ama en çok da İslam için cari olan anlayış…

Fakat biliyoruz ki (birkaç yanlış örnek var diye) meselenin bütünü hiç de böyle değil.

Bu ülkede Amerika ve Batı destekli kanlı bir terör örgütü- ki onun adı FETÖ’dür- darbe yapmaya kalktı, kan akıttı, ülkemizi yakıp yıkmaya çalıştı, vatanımızı emperyalist güçlere peşkeş çekmek istedi.

Ne yani şimdi bu mahut iş olmamış gibi mi davranalım?

Kim tam olarak neyin peşinde ve neyi murad ediyor bilmiyorum.

Gördüğüm şudur ki AK Parti’nin içinde, beyni sulanmış veya çıkarı gereği FETÖ’yü aklama peşinde olan (azınlıkta da olsa) bir grup var.

Sayıları az ama sesleri çok çıkıyor.

Tayyip Erdoğan’a dayatmaya çalıştıkları tam da şudur:

“Sen gel şu Hocaefendi’yi affet, Hocaefendi’nin adamlarını “dam”dan çıkart, onlara mümkünse hepsine geçerli olacak bir af ilan et. Biz de senin ikinci kez başkan seçilmene destek verelim!”

Bilmiyorum; Tayyip Bey bunca işinin arasında bu zirzopların teklifine dönüp bakmaya tenezzül eder mi?

Hiç zannetmiyorum…

En önemlisi de Tayyip Bey için bu zirzopların teklifi ile yeniden başkan olmak mıdır aslolan yoksa çok haklı olarak sık aralıklarla tekrarlayıp durduğu ülkenin bekası mıdır?

Geçenlerde itin biri (FETÖ’cü) “Çok yakındır, artık düzen değişiyor, şimdi yargılama sırası bizde!” demişti.

Dikkat ettim bazı FETÖ karşıtı arkadaşlar hafiften paniklemişlerdi.

Bazıları, “Yahu birader satılıyor muyuz?” diye sormuştu bile…

Hayır; kimse kimseyi satmadı, satmayacak da…

Lâkin AK Parti içindeki FETÖ sevicilerin sayısı bu gidişle hızla artsa bile ve günün sonunda onların dedikleri AK Parti’nin belirleyici politikaları olsa dahi…

Ne çıkar muhterem, bu ülkenin genelkurmay başkanı “terörist” diye yargılanıp hapse tıkılmadı mı?

Eee o zaman sorun ne, vatanımız için bedel ödemek gerekirse biz de gideriz, teröriste “terörist” dediğimiz için paşa paşa hapis yatarız.

Bizi yatırmazlar, asarlar o başka bir şey…

AK Parti üzerinden makam, mevki ve para sahibi olan kimi şerefsiz ve kitapsızlar, Tayyip Bey’in bu uğurda gövdesini taşın altına koymasına rağmen besbelli ki buldukları ilk fırsatta karşı tarafa geçecekler.

Şimdi size soruyorum:

Hangi taraftasınız?

Bir yanda FETÖ’cüler, PKK’cılar ve bu terör örgütlerinden medet uman siyaset çakalları var, öbür tarafta da yanındaki adamların adeta milletin inadına yaptıkları yanlışlara rağmen Recep Tayyip Erdoğan var.

Bu yüzden soruyorum, siz ne taraftasınız?

Siz zannediyor musunuz ki, çıkarı uğruna şeytanla bile aynı çuvala girmeye meftun ve kendine Ak Partiliyim diyen her adamı biz vatanperver kabul ediyoruz.

Sevgili dostlar, bu dünyada paradan ve metreslerinden başka kendileri için kıymetli olmayan kimi alçaklar yüzünden, ne yani AK Parti’ye kızıp vatanımıza karşı kılıç mı çekeceğiz?

Dostlarım bana çok kızıyor, “Mehmet Bey, AK Parti’nin içinde hırsızlar, FETÖ’cüler, FETÖ kadar tehlikeli olan başka tarikatçılar, işbirlikçiler, namussuz oğlu namussuzlar var. Sen bunları mı savunuyorsun?”

Hayır azizim…

Tabii ki, ben ne bunları ne de bunlar gibilerini savunuyorum…

Azizim…

Ben, elden gitmekte olan bir vatanın ve yıkılmak istenen ve bir devletin olduğunu görüyorum…

Ve Tayyip Bey’in tıpkı benim gibi düşündüğünü…

Ve tıpkı Devlet Bahçeli’nin benim gibi düşündüğünü…

Gördüğüm ve bildiğim için AK Parti eliyle gözünün içine sokulan bunca yanlışa rağmen Tayyip Bey’in yanında saf tutuyorum.

Bahçeli’nin bu işten ne kadar çıkarı varsa, benim de o kadar çıkarım var…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.