Sead Halilagiç’in ‘Olgunlaşmasından kalbe dokunan satırlar var aşağıda. İnsan bakınca aynaya bakmış gibi oluyor.
“Paltom ve ben
İki arkadaş gibiyiz bu dünyada, yürürüz
Ve yeteriz birbirimize
Boynu bükük, taşırım
Omuzlarımda onu
O, soğuğa inat
Basar bağrına beni
Yorulduğumuz zaman gireriz en yakın
Cafe’ye
Bir masaya oturur
Anlatırım çayımı yudumlarken
Uzun uzun
O ise adeta baygın
Dinler bir yalnızın hikâyesini…"
 
Ne derin bir anlam! Hiçbir yalnızın yalnız olmadığını nasıl da anlatıyor. Yeter ki, görebilsin!
Sahi, görebiliyor muyuz?
Görebilsek, hiç bu kadar yalnızlaştırabilir miydik kendimizi?
Evet, daha çok hakkımız. Ama daha çok, azların bir araya gelmesinden oluşuyor. O azları görmek istemedik mi; yalnızlaşıveriyoruz.
 Sonra, mutsuzlaşıveriyoruz.
Ve kendi kendimizle girişiyoruz amansızca bir iç hesaplaşmaya. İşte orada kopuyor her şey! Biz dünyadan, dünya bizden habersizleşiyor.
Birinin yanında kendinizi yalnız hissetmeye başladığınızda, sadece bir sonucunuz vardır.
Dolambaçlı yollarda başka çıkışlar aramaya çalışabilirsiniz. Ama hangi çıkmaz sokağa girseniz, sizi sadece o sona eriştirir.
MUTSUZLUK!
Mücadele etmeyi deneyebilirsiniz, onunla kalıp yüreğinizi kanatacak çok şeye eyvallah diyerek yaşamaya çalışabilirsiniz. İçiniz burkulur, koca bedeniniz yıkılır gibi olur, siz bir şeylere tutunarak sessizce eyvallah dersiniz.
Nereye kadar?
Dayanma gücünüz tükeninceye, tünelin ucundaki ışık sararıp, sönünceye kadar! İşte o karanlık, ulaşmak zorunda olduğunuz sonuçtur.
 Ya da her şeyi bırakıp kaçabilirsiniz. O başka bir sancılı yoldur. Sizi daha fazla yalnızlaştırmaz. Siz zaten yalnızsınızdır!
 Konuşmanın bittiği yerler vardır. Orada sessizliğiniz çığlık olur. Hiçbir konuşmanız duyulamaz artık, o çığlıkların ülkesinde.
Siz bağırırsınız. Boşuna!
 Eliniz, kolunuz, başınızla çığlık atarsınız. Nafile! Sessizliğin çığlığı boğar sizi. Hareketleriniz hareketsizleşir ve siz yok oluverirsiniz.
Kalmak mı zor? Gitmek mi zor? Soru türkü olup dolanıverir başınızda. Siz ikisinin de aynı şey olduğunu fark edinceye kadar cevapsızdır bütün sorular. Bilin ki, aynı şeydir ikisi de, ya yanında yalnızsınızdır, ya da uzağında...
Mutsuzluk bir çözülemez bilmece değildir asla. Yeter ki, siz çözmeye karar verin. Mutsuzluk bir kaderde değildir elbet. Nedenleriyle sonuçlarıyla sizin, ikinizin var ettiği bir sonuçtur. Bu sonucu siz oluşturup, kendi karşınıza diktiğinize göre, onunla yaşamayı da kabul etmek zorundasınız.
Bunu anlamak için daha çok şiir okumanız yetmez!
Siz, ya bu karanlığın içerisinde kör olduğunuzu kabul edeceksiniz. Ya da yalnızlığınıza meydan okuyacaksınız.
Sakın bunu tek başınıza başarmaya kalkmayın; beceremezsiniz. Şiir de söylendiği gibi; onu omuzlarınızda taşıyacaksınız, o soğuğa inat bağrına basacak sizi.
Bunlar olamayacaksa vazgeçin gitsin. Sizinki zaten kendini kandırmakmış. Siz, sadece bugüne kadar fark etmediğiniz yalnızlığınızın acısına yanın.
O, zaten sizin acınızı çoktan yüreğindeki çöplüğe atıvermiştir. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.