KEĞANİLİ MAHMUT ÇAVUŞ VE ŞEKERLİ SAVUNMASI

Mahmut Ağa Narman'ın Keğani köyünden olup zengin, misafirperver, açık fikirli, çalışkan birisiymiş. Savaş yıllarında Devlet otoritesinin olmadığı, Ermenilerin bölgeyi ele geçirmek ve çevrede katliam yapmak için harekete geçtikleri günlerde Abdurrahman Oğlu Mahmut Ağa (Çavuş) kendi imkanlarıyla satın aldığı silah ve mühimmatı kurduğu 84 kişilik müfrezeye dağıtarak onları silahlandırmış ve Ermenilerin 300 kişilik gücüne karşı kahramanca savaşarak Başta Keğani köyü olmak üzere Şekerli ve yöresini perişan olmaktan kurtarmış, Oltu'lu Süvari kumandanı Bilal Efendi ile teşriki mesai yaparak civardaki köyleri koruma altına almış, yaptıkları hücumlarla Ermenin çetelerin geri çekilmesini sağlamıştır. Böylece vatanın bağımsızlığını kazanmasındaki köşe taşlarından biriside Narman ve çevresinde gerçekleşmiş, Milli Mücadeleye giden yolda bir adım daha atılmıştır. Mahmut Çavuşun gösterdiği bu gayrete karşılık; Milletvekili Ahmet Hamdi, Müftü Hasan Lütfü, Müderris Hafız Halil ve ilgili azaların müşterek imzaladığı berat Mahmut Çavuşa verilmiştir. 1934 yılında vefat etmişti.

MUHAMMET LÜTFÜ EFENDİ VE YAVİ DİRENİŞİ

1918 Şubat aylarında Yavi Köyünde İmamlık yapan Muhammet Lütfü yaklaşan tehlikeyi sezmiş, etrafında topladığı 60-70 kişilik bir çeteyle Rusların silahlarının saklandığı depoya baskın yapmış, depodaki silahları almış, muhtemel gelişebilecek Ermeni çetelerinin yakma, yıkma ve talan etme hamlelerini boşa çıkarmak için hazırladığı kuvvetlerle mücadeleye başlamıştır. Böylece Ermeni çeteleri yörede ciddi bir etki oluşturamamıştır. Efe ve arkadaşları 9 veya 10 Mart günü Zerdige boğazından gelmekte olan Türk Ordusu'nun Halit Paşa yönetimindeki kuvvetlerine katılmış, hızla Erzurum'a doğru harekete geçen askeri birliklerin yanında Efe ve arkadaşları da özellikle Bingöl yolunun sol tarafındaki köylere yardıma koşmuş, yetiştikleri köylerde şehit sayısı az olmuş, fakat Börekli, Kevgiri, Tepeköy gibi köylerde Ermeni çeteleri katliamlarına devam ederek Erzurum'a çekilmişler, Tepe köyde yüze yakın Müslüman Türk'ü ahırlarda yakarak şehit etmişlerdi. Rus Yarbay Teverdo Hılebov verdiği raporda bu katliamı açıkça ifade etmiş, Ermeni çetelerine söz geçiremediğini beyan etmiştir.

Mondros Mütarekesi 30 Ekim 1918

Rauf Orbay başkanlığındaki heyet Agememnon zırhlısına gittiler. Amiral Caltrope ve heyeti Osmanlı heyetine 25 maddelik ateşkes anlaşması teklifinde bulundular. Bunun 1-7 ve 24'cü maddeleri çok tehlikeli özellikteydi. Birinci maddeye göre

1-Çanakkale ve Karadeniz boğazlarının açılması, Karadeniz'e serbestçe geçişin temini ve Çanakkale ve Karadeniz İstihkamlarının İtilaf Devletleri Tarafından işgali sağlanacaktır.

7-İtilaf devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkması halinde her hangi sevkülceyş noktasını işgal hakkına haiz olacaktır.

24-Altı vilayet adı verilen yerlerde bir karışıklık olursa, bu vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkının İtilaf Devletleri haiz bulunacaklardır.

Dr Fuad Sabri Bey mütareke sonrasında Süleyman Necati'ye müjdeli haber vermiş ise de Necati Bey mütareke metnini okuyunca "Eyvah Vilayat-ı Şarkiye Ermenistan oluyor" demiş daha o günler işin vahametine dikkat çekmiş Albayarak gazetesi yayınlandığı süre içinde " Vilayat-ı Şarkiye Ermenistan olamaz" başlığıyla çıkmıştı.

İsmail Nalbatoğlu, Alay Müftüsü Nusret Efendi, Binbaşı İdris, Süleyman Necati ve arkadaşlarının yanında Ebulhindili Cafer Bey Erzurum'a geldiler. İstihlas-ı vatan cemiyeti kurulması için çalışmalar başlatılmış, yaklaşan tehlikeyi atlatmak için hazırlıklara başlamışlardı. Zamanla moralleri yükseltmek, toplumu ortak değerler etrafında bir arada tutmak için gereken marş yazılmış, adına "Erzurum Marşı" denilmişti. Erzurum Marşı:

Tarihler ağlar vatan yanarken

Eller öz vatanda nara atarken

Ufukta ümidin nuru batarken,

İlk sesi haykıran yüce Erzurum

Vatanı Kurtaran yüce Erzurum

Ufak bir tepreyiş bir atlayışla

Ümitler aşlayan bir atlayışla

Altı bin senelik bir yaşayışla

Canavar ağzını yırtan Erzurum.

Ümitsizlikleri kıran Erzurum

Vatana ümitsin, bayrağa rehber

Tarihin bağrında sesin inilder

Milli vicdan doğar, senden alır fer

İlk sesi haykıran yüce Erzurum

Vatanı kurtaran yüce Erzurum

İstiklal Marşımızın olmadığı dönemlerde M. Sıtkı Dursunoğlu’nun yazdığı bu şiiri, marş olarak bestelenmiş ve 23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresinin ardından, İstiklal Marşı’nın Türkiye Büyük Millet Meclis’inde Milli Marş olarak kabulüne kadar, Erzurum ve çevresindeki okullarda Milli Marş olarak okutulmuştur.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.