Hani ''Gelecek turizimde'' diyoruz ya. Erzurum'da gezince gerçektende geleceğin turizimde olduğuna inanasınız geliyor. Bir tarafta bir deniz gibi yeryüzünü kaplayan kar, diğer tarafta tarih, bir başka köşe de şifalı sular, bir başka noktada onlarca medeniyetten kalan binlerce yıllık abide eserler. Erzurum ne kadar da ''Uzak şehir'' olsa da hemşehrimiz İbrahim Erkal'ın dediği gibi, ''Erzurum yahşi, güzel şehir''. Yeter ki bu değerleri gün yüzüne çıkarıp, pazarlamasını bilelim. Doğru düzgün bu işi yaptığımız zaman eminim ki, biz bize yeteriz.
Önceki yıllarda HES eylemleriyle halkı küstürülen, ağlatılan  Erzurum'un en şirin kazalarından Tortum ilçesine bağlı  Bağbaşı Beldesi, 30 Mart yerel seçimleriyle birlikte uygulamaya giren Büyükşehir yasasıyla da beldelikten mahalleliğe dönüştürüldü. Tarım ve hayvancılığa dayalı olarak geçimini sağlayan Bağbaşı sakinleri, birer birer gurbet yolunu tutarken,  geride kalanların tek umudu da  976-1001 yılları arasında Bagratlı kral III. Davit tarafından yaptırıldığı bilinen Meryem Ana Manastırı.
Gürcü kral tarafından yaptırılan Manastır bakımsızlık yüzünden adeta dökülüyor. Beldeye adını veren Hahuli manastırı  heybetiyle, görenleri kendisine hayran bırakırken, özellikle yaz aylarında da azımsanmayacak seviyede yerli ve yabancı ziyaretçinin akınına uğruyor. Elden geçirilmesi halinde hem yöre de hem de  Erzurum turizminde lokomotif rol üstlenecek boyutta.
Günümüzde cami olarak kullanılan Hz. İsa'nın Annesi Meryem Ana'nın adını taşıyan kilise, halk arasındaki adıyla Taş cami,  bakımsızlık yüzünden her geçen gün eriyor.  Sapasağlam ayakta duran binanın arka kısmında yer alan avlular ilgisizlik yüzünden her geçen yıl biraz daha fazla göçerken, halen daha gizemini koruyan kilometrelerce uzunlukta olduğu rivayet edilen süt tünelleri de neredeyse kapanmış durumda.
Bağbaşı sakinlerinin anlattıklarına göre, Taş caminin ilginç hikayeleri var. Özellikle bir tanesi çok meşhurdur. ''Dere kenarında bulaşık yıkayan kadın, bir anda büyük bir gürültü duyar. Bir de dönerki koskoca kilisenin çatısı yanındadır. Elindeki tavayı çevirerek çatısına takar. Manastır yerine oturur ve böylece Meryem Ana kilisesi cami olarak kullanılmaya başlar''. En çok anlatılan hikaye budur.
Meryem Ana kilisesi, gizemli odaları, ürkütücü iç yapısıyla zamana direnmektedir. Bağbaşı beldesinin Taşmescit mahallesinde tüm ihtişamıyla ziyaretçilerini bekleyen Taş camide yer yer göçmeler başgösterirken, acilen önlem alınmaması halinde de Uzundere İlçesinde Çamlıyamaç köyünde adaşı bulunan ve neredeyse tamamı yıkılan Öşvank kilisesiyle aynı kaderi yaşayacak.  
''Gelecek turizmde'' diyorsak, artık turizme adam akıllı kaynaklar ayırmalı, insanların tek umudu olan değerlere sahip çıkmamız gerekiyor. Aksi halde, Büyükşehir yasasıyla iyice sahipsizlenen yerlerde artık nöbet tutacak kimse kalmayacak..!  İş işten geçmeden harekete geçmek gerekiyor. Yarın çok geç olmadan...  
Unutmayın..! Son pişmanlık fayda etmez..!
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.