Son yıllarda belediye başkanlığı yapmak, yani bulunduğun ilde ya da ilçede yaşayanlara hizmet götürmek oldukça zor zanaat olmaya başladı. Zanaat, diyorum çünkü kıt imkânlarla hem çevreye, hem de çevre bağlamlı olarak insan için çalışmak artık ustalık istiyor.

İster il olsun, ister ilçe!

Gidin bir belediye başkanının samimi olarak sıkıntılarını dinleyin!

Yerel yönetimlerle ilgilenen sıradan bir vatandaş ya da gazeteci tayfasından biri olarak gidin ve bin "ah" ile bin "dert" dinlerken siz de inlemezseniz duygularınız körelmiş demektir.

Belediye ödeneklerine üst üste gelen kesintilerden sonra, sıkıntıya girdiklerini anlamak için ekonomist olmanıza hiç gerek yoktur!

Buna rağmen, hizmet için çaba göstermeleri, sorumlu oldukları ilin veya ilçenin ihtiyaçlarını karşılamak için çırpındıkları da bir gerçek.

Ülkenin neresinde olursa olsun bu böyle!

Ve de sormak gerekir, hangi partiden olursa olsun, ülkede borçsuz ya da sıkıntısız kaç belediye var ki!?

Eleştirmek kolaydır; gerçi bizim işimiz de eleştirmek ve doğruları ve yanlışları aktarmaktır; ama taşın altında ne elimiz var ne de emeğimiz!

Vergimizi veriyoruz diye, yergimizi abartmanın anlamı yok ki; eleştirirken de hiç değilse göğsümüzdeki vicdan denilen teraziye dokunmak gerek!

Boş verin başka kentlerdeki il ve ilçe belediyelerini ve de ülke genelini.

Yolsuzlar yol yaparak yolunu bulmuş, çulsuzlar bir çul için kul olmuş; ne yapalım yani böyle buyurmuş buyuranlar!

Biz, bize bakalım!

Örneğin, Erzurum Büyükşehir Belediyesi!

Kim ne derse desin, doğrusuyla, yanlışıyla Sayın Mehmet Sekmen son yıllarda Erzurum'un çehresini değiştirdi. (Yani, hiç yanlış yapılmıyor, der isek yanlı yalakalardan oluruz biz de!)

Her zaman söylerim, şu cenaze hizmetleri bile, Erzurumluya yapılan en değerli hizmetlerden biridir.

Geçmişle bugünü mukayese etmeyenler, bunu bilemez!

Mesela, Aziziye Belediyesi!

Neler oluyor acaba!

Neler olduğun söyleyelim!

Aziziye İlçe Belediyesi'nde Sayın Başkan Muhammed Cevdet Orhan'ın ikinci dönemi.

Bilenler bilir, bilmeyenlere de buradan fısıldayalım.

Sayın Muhammed Cevdet Orhan, siyesi ve akademik kariyerinin yanı sıra, "Çevre Yüksek Mühendisi" unvanını da almış biri!

Boru mu bu yani?

Aslında soru da bu değil, neler yaptığı önemli!

Yani her iktidarın veya her yerel yönetimin eleştirilecek çok eylemleri vardır; ama hiç mi iyi şeyler yapmıyorlar, diye de bakmak gerekmez mi!

Öncelikle söyleyelim.

Bir ilçe belediyesinin fabrika kurup, istihdam yaratması beklenemez. Yani bu sistemde ve koşullarda hayalden öteye gitmez!

Peki, ne beklenir?

İlçesinde yaşam alanlarını çoğaltmak ve var olanları da güzelleştirmek değil midir!

E, bunu Sayın Başkan Orhan ilçesinde yapmadı mı yani!

Dadaşkent ve Ilıca'da yapılanları görmemezlikten gelmek ayıp olmaz mı?

Ilıca'daki Termal Tesisleri'ndeki değişimi ve güzelliği pas mı geçelim yani!

İlçe halkıyla buluşmasını, dertlerini dinlemesini ve çözüm aradığını, söylemezsek biraz haksızlık yapmış oluruz her halde!

Sayılan ve kutsal olan "aziz" sözcüğünün ekiyle aziziye sıfatı yakıştırılan Aziziye İlçesi, umarız daha iyi hizmet ve güzellikler görür.

Övgü değil, gerçektir bu!

Sultan Abdülaziz'in giydiği fes değil, hava kirliliğinden uzak ve yaşayanların rahat nefes aldığı bir ilçedir Aziziye!

Bunda Sayın Başkan Muhammed Cevdet Orhan ve kadrosunun emeğinin de olduğunu söylemez isek inkâr etmiş oluruz.

Gün gelecek eleştirilerimiz de olacaktır elbet!

..

Bugünkü yazımızı "aziz" olan Aziziye İlçesine ayırdık; görüş ve eleştirilerimizi "palan"ın ve de "yakut"un anlamıyla da yazmaya çalışacağız!

Hiç merak etmeyin, övgümüz de olur yergimiz de!

Biz biliriz "aziz"in ne demek olduğunu;"palan"ın ne anlama geldiğini veya "yakut"un değerli bir yüzük taşı olarak, kimler tarafından, kimlerin parmağına nasıl ve neden takıldığını da iyi biliriz!

Ve iyi ki biliyoruz!

Siz hâlâ bilmiyor musunuz?!

..

Siz hâlâ bilmiyor musunuz, ülkenin yasalarla değil, kasalarla yönetildiğini!

Vahşi kapitalizmin inanç aracılığı ile palazlandığını ve her geçen gün yalazlanarak; yani bir od olarak bizim gibi odunları yaktığını bilmiyor musunuz!

Menziline ulaşmak isteyenler, çoğumuzu zil zurna sarhoş etti!

Kim bilir belki de yanmak gerek, düşünemeyen bir sarhoş misali sarılıp ateşten hırkamıza, döne döne dönmeliyiz Mevla'mıza!

..

Genelde de yerelde de doğruya "doğru" yanlışa "yanlış" demez isek, top koşturduğumuz bu sahadaki formamızı çıkarıp, çıkalım tribüne taktik ve oyunu biz de alkışlayalım!

Ya da "bu da mı gol değil," diye ağlayalım!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.