Yerel seçimlerle tanıdı bu şehir Mehmet Sekmen’i.
Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduğu günden itibaren şehir için koşuşturmaya başladı. Öncelikle imar yolsuzluklarına dur dedi.
Sonrası malum,
Şehrin alt yapı hizmetlerini ön plana çıkardı.
Görev süresi içerisinde altyapı hizmetlerinin tamamlanacağını söyledi.
Bir sohbette kendisine şöyle dedim;
‘Alt yapı hizmetleri ağır ve vatandaşı çok rahatsız eden hizmetlerdir. Bu tür hizmetler seçim dönemi sizin aleyhinize olabilir’
Sayın Sekmen, ‘Bu şehre altyapı hizmeti elzem hale gelmiş. Yapılmaması ihanet olur. Şehre hizmet etmek bütün koltuklardan daha büyüktür. Biz yapalım, şehrin altyapı sorununu giderelim seçim kaybedecekse edelim’
Önemli bir cevaptı bu benim için.
Sadece benim için değil, aklı başında olan, çıkarlarına ters düşenler hariç, aklı selim herkes için bu cevap önemlidir.
*
Yıllardır hizmet alamayan Erzurum’a hizmet etmek elbette zor bir iştir.
Neden mi diyeceksiniz?
Çünkü beklentiler büyük oluyor.
Kamuoyu hizmetin hemen yapılmasını istiyor. Beklenti bu yolda büyüyor.
Mesela Kongre Binasının karşısında üç katlı bir bina vardı. 20 yıldır o binanın tuğlaları örüldüğü gibi kalmıştı. Üzerinde bir sıva bile yoktu. Bu şehri idare edenler bu görüntüden hiç rahatsız olmadılar. Çünkü bakıyorlardı ama görmüyorlardı. Hem de kongre binasının tam karşısı. Her yıl törenlerin yapıldığı mekan.
Kim gördü?
Sekmen…
Kolları sıvadı bir güzellik gerçekleştirdi.
O mezbelelik görüntü ortadan kalkmış oldu.
Çok büyük bir iş mi?
Elbette değil.
Büyük olan şehre hizmeti kendisine dert edinmesi.
Sadece bakması değil görmesi…
Biz buna ‘Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır’ diyoruz.
*
 Şehrin güzelleştirilmesi, karanlık şehrin aydınlatılması, şehrin temizliği, sosyal ve kültürel hizmetler, kentsel dönüşümün gözle görülür hale gelmesi, vatandaşla sıcak ilişki, yetkilerin verdiği ölçü de vatandaştan yana kullanılması, kendi yetki alanları dışına da hizmet götürmesi, dar pencereden değil, ufuklu bakılması gibi bir çok alandaki hizmetler Sekmen’in şehre kazandırdıklarıdır.
Yeri gelince söylüyoruz ya, ‘Erzurum ufuklu şehir, Erzurum kimlikli şehir’ diye..
Bunlar doğru ifadeler..
O zaman Erzurum’a ufuklu bakış gerekir,
Sekmen de ufuklu bakmaya çalışıyor.
*
Bir kötü bir huyumuz var yalnız.
Dedikodu yapmaktan bir türlü kendimizi soyutlayamıyoruz.
Dedikodularla çoğu kez konuşuyoruz.
Dedikodulara göre kişileri, yetkilileri yargılıyoruz.
Kulaktan dolma söylentilere itibar ediyoruz.
Algıya ne yazık ki çok açığız…
*
Bence şehre hizmetten önce,
Dedikodu nasıl giderilir,
Nasıl tedbir alınır bunun üzerinde düşünmek lazım.
Şehirdeki dedikoduların önüne geçmek şart.
Erzurum ne zaman dedikodu yapmaktan vazgeçerse, şehrin gelişmesinin büyümesinin başlangıcı işte o zamandır.
Ne zaman gerçekleri araştırıp gerçekler üzerinden konuşursa işte o zaman Erzurum ayaklarının üzerine basmış olur.
Erzurum’u iflah etmeyen şehirde yaygın hale gelmiş olan dedikodulardır.
Kimse kimseye güvenemez hale gelmiş.
Kimse kimseyi beğenmez olmuş.
Kim neyin doğru olduğuna kendince inanıyorsa, işte o onun için hep doğru o oluyor.
Bütün değerlendirmelerini kendi doğruları üzerinden yapıyor.
Gerçekler üzerinden değil maalesef…
*
Bir cambaz hikayesi ile yazımızı sonlandıralım:
Cambaz ipte yürüyor,
Birileri geçti geçecek diyor,
Bizler ise düştü düşecek diyoruz.
Gelin hep birlikte geçti geçecek diyelim…
Zira,
‘Yıkmak kolay ama yapmak zor ‘…
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.