-Kahraman Mehmetçin teröristler ve onların salyalı sahipleri -adı büyük kendi küçük- devletlere karşı yürüttüğü operasyon (savaş diyemedim çünkü savaş iki iki ülke arasında olabilir) karşısında herkes bir şeyler söylüyor. Milletimizin dualı ve pak yakarışlarının yanı sıra kimi hainlerin de çeşitli şekillerde haklı mücadelemizi dünya karşısında haksız duruma düşürme çabalarını görüyoruz. Benim “Ey Musa Ayakkabılarını Çıkar” isimli kitabımdan aldığım bir tefekkürü aşağıda okuyacaksınız. Bu metin yıllar önce yazıldı ama anlaşılıyor ki, hainlerin isimleri değişiyor fakat sözleri aynı.-

“De ki: herkes ne yaparsa şekli üzerine yapar…” İsra 84

Ne derler senin için;

Doğrucu mu?

Yalancı mı yoksa?

Bilgiç mi?

Mütevazı mı ya da?

Ne derler senin için;

Yardımsever mi?

Pinti mi?

Korkak mı?

Cengâver mi?

Ne derler senin için;

Yufka yürekli?

Betondan bir kalbe sahip?

Akıllı?

Ya da uçtum akıl mı?

Ne dersin kendin için;

İyi mi?

İyi yolda mı?

Feci bir uçurumun kenarında mı?

Çoktan düştün mü yoksa!

Başkalarının bilmediklerini kendi hakkında bilen sensin, ne şekilde olduğunu, nasıl bir hayatın içerisinde var olduğunu, neye özenip, ne şekilde yaşamayı seçtiğini en iyi bilen sensin!

En iyi bilen sen misin acaba? Bildiklerini paylaşıyor musun kendinle? Yoksa çoktaaan yüreğin seninle ilişkisini, kötü halden ceza verip kesti mi yıllar önce?

Geç aynanın karşısına gözlerini çekmeden kendi suretinden söyle; kendini beğeniyor musun? Yaptıkların ruhunu tatmin edecek kadar iyi geliyor mu sana?

Yüzünü çekme kendi mahkemenden, bak aksine ve bir kerede açıkla kendine; işe yarar şeylerle dolu mu eskimiş yıllar sandukan?

Biliyorsun değil mi şimdi doğru cevap vermezsen bu soruya, gerçekten bir sandukaya uzandığında istemesen de doğruyu ikrar etmek zorunda kalacaksın!

Sen dirensen de;

Ellerin…

Ayakların…

Dudakların…

Kulakların seni ele verecekler.

Hâkim olamayacaksın senin sandıklarına!

Her istediğinde sözünü geçiren olamadığına göre, senin oldukları meselesi üzerine de iyice bir düşünmen gerekir ya, o da başka bir mesele!

Ayna sınavını terden sırılsıklam olarak terk ettiysen, işin epeyce zor demektir.

Zaman aleyhine işliyor unutma.

Seni senin hiç bilemeyeceğin bir zamanda yoldaşın sandığın ömürde terk ediverecek. İşte o zaman kaçırdığın her fırsat bir ateş topu gibi düğümlenecek boğazına.

Sen, yutkunmaktan bile aciz kalacaksın.

Oysa her şey iyiyken şimdi, karşında titretip yutkundurduklarınla eğlenmekten bunları düşünmeyi bile aklından geçirmiyorsun değil mi?

Günü gelecek ve düşünmek istemesen de düşecekler peşine bir bir hepsi. Bugün korkudan fellik fellik kaçırdıklarından bir adım bile kaçamayacaksın.

Rabbin; herkes ne yaparsa şekli üzerine yapar diyor.

Senin şeklin ne?

Yamuk mu?

Eğri mi?

Dümdüz bir çizgi olabildin mi, düşün bakalım!

Muhatapların iyilikle kötülük arasındaki farkı seni göstererek nasıl anlatıyorlar?

İyice yor kafanı bu işlere… şimdi yorulmayı aklından bile geçirmezsen, çaresizlikten bitap düşeceğin zaman, pişmanlığında bir fayda vermeyecek.

Hadi bir sınava tabii tut kendini!

İnsanları; zengin fukara, güçlü mazlum, mevki sahibi maraba diye mi ayırıyorsun kafanda. Ve onlara nasıl davranacağını isimlerinin önünde bulunan sıfatlarına göre mi bağlıyorsun karara?

Yüreğine raptettiğin adalet terazin ne durumda? Hâlâ yerinde duruyor mu ve sen ona müracaat etmeyi sürdürüyor musun sahi?

Efendin, zerre kadar iyiliği zayii etmeyeceğini bildiriyor, kötülüğü de elbette! Hayatını nizama koyarken günü geldiğinde bu sözün seni ne duruma düşüreceğini hiç aklından geçirdiğin oluyor mu?

Olmuyorsa şimdiden kederlenebilirsin sonsuz bir süre için. Kısacık bir zamanı alıp sonsuzluğu vermenin bedeli nasıl olsa çıkacak karşına ve sen şimdi düşünmeyi bile düşünmediklerinle uygun görüldüğü kadar baş başa kalacaksın!

“Eğer iyilik ederseniz yalnızca kendinize iyilik yapmış olursunuz, yok eğer kötülük ederseniz bunun da sonucuna katlanırsınız.”

Kimeymiş yaptığın bütün iyilikler, Efendin sadece kendine diyor, o halde kendine daha fazla iyilik yapmak için koşuşturup durman gerekmez mi?

Peki ya kötülükler; karşılığını veremeyeceğini sandığın güçsüzlere böbürlenmeler, onları hakir görmeler, neticede unutulup gideceğini sandığın zulümler, kimsenin kimseye yardım edemeyeceği gün geldiğinde çıkmayacaklar mı sanıyorsun karşına?

İnanmıyorsan, nasıl kendine yazık ettiğini bizzat yaşayarak görürsün. Şimdi anlamazsan sana anlatıldığında neyi anlamadığını hiç şüphesiz feci bir sona sahip olarak anlarsın.

Yazık etme kendine!

Senin şeklin her şey ortaya döküldüğünde rezil olman üzerine inşa edilmedi.

Ne yaparsan kendine yaptığına göre, en azılı düşmanlarının bile sana yapmayı akıllarından geçirmeyecekleri kötülükleri yapma kendine.

Rabbin, seni aceleciliğin konusunda uyarıyor. Şer için bunca tez canlı olup yakmaman için kendini, selametle tüketmen için ömrünü, kötü işler yaparak zor durumda kalmak için adeta can atmamanı buyuruyor.

Biraz soluklan bakalım, bunca kötülük senin ruhuna yakışıyor mu?

Günü geldiğinde Efendin “oku sicilini!” buyuracak.

Bozuk bir sicille ne okuyabileceğini düşündün mü hiç?

Şimdi sicilini düzeltmek üzere harekete geçebilecek kadar zamanın varken, yarın değil hemen şimdi kendine sonsuzluk âleminde kullanılmak üzere bir iyilik yapmaya ne dersin?

Düzelt sicilini!

Düzeltmezsen şeklini, o gün gördüğün şeklinden sadece sen sorumlu olacaksın!

Rabbin, geçici hazların karşılığı cehennemdir diyor. Kendini ateşten kulelerin içerisinde bir düşün istersen. Sonra geçici hazlarını tart aklında ve sonucu kendin belirle. Küçük çıkarlar uğruna büyük ateşler almak kârlı bir alışveriş midir sence?

Şimdi bir daha düşün!

Herkes ne yaparsa şekli üzerine yapar diyor Rabbin.

Kurcala aklını, getir geçmişte edip eylediklerini karşına; beğeniyor musun şeklini?

Beğenmiyorsan zerre kadar haksızlığın olmayacağı hesap gününde nasıl bir sermayenin sahibi olacağını kur kafanda.

Sor kendine, nasıl şeklin?

O gün geldiğinde kâinatın huzuruna çıkarabileceğin kadar iyi mi?

İstersen vazgeç düşünmekten, yeryüzünde çalım satarak dolaşmaya devam et. Bu kadar cesursan, kurulup büyüklük taslamanın hesabını vermeye de hazırsın demektir. Bu kadar pervasızca tatlı canınla oynamayı seviyorsan, karar senin!

“Bu dünya da kalp gözü kör olan kimse ahirette de kör olacak; öyle ki, yolunu büsbütün kaybedecektir.”

Bu kadar kör olamazsın!

Bu kadar âmâ yürekli olmamalısın.

Kendine bu kadar zalimlik etmemelisin.

Acıman gereken sadece kendinsin unutma!

Şimdi şeklini yeniden gözden geçir ve senin için her şey bitmemişken; sesini ne aşırı yükselt ne aşırı kıs ve en korkutucu günde yardımını dileneceğine öğrettiği gibi yakar!

“Rabbim! Benim girdiğim her yere doğruluk ve dürüstlükle girmemi, çıktığım her yerden doğruluk ve dürüstlükle çıkmamı sağla; ve yüce katından beni (bu hususta başarılı) kılacak etkin bir güçle destekle.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.