Çünkü bu topraklarda hala vefa diye bir şey var..

Kimi manyaklar hariç bu şehirde ferdi vahit yoktur ki, BB Erzurumspor'un, Futbol Federasyonu'nun bilinçli "program"ı ve de hakem namına sahaya çıkan o "kasap"ın eliyle dilim dilim doğrandığını kabul etmesin.

Nitekim medyada gördük; vicdan ehli her spor adamı, maçın hakem tarafından katledildiğini, BB Erzurumspor'a çok büyük bir haksızlık yapıldığını, bu olup bitenlere futbol demek için ancak geri zekalı olmak gerekir denildiğine şahit olduk işte...

Buna rağmen; ne yazık ki...

Futbol Federasyonu, bu tepki ve eleştirileri elbetteki ciddiye almadı, almayacak. Çünkü orada, öyle bir tiran'lık oluşmuş ki, değil Erzurumspor, ülke futbolu çökse kimsenin umurunda değil.

Demirden örülmüş kalelerinin paslı kafeslerine sinmiş lejyonerler; hak, hukuk, adalet ve vicdan yerine, kula kul olmanın arzusuyla yanıp tutuşuyor!

Bir değil, bin tane de Erzurumspor gitse dahi bu egemen leşkerinin zerre miskal umurlarında değil!

Başından beri diyoruz ama kimseye dinletemiyoruz: Be muhterem, siz o hakemin tesadüfen mi o maça verildiğini zannediyorsunuz. Açıp bakın, Yusuf Namoğlu adındaki şahıs nerelidir ve o maç Rizespor için neden ölüm kalım meselesidir?

Asıl mesele buyken bir baktım, Erzurum özelinde olup bitenler bambaşka bir mecraya kaymış.

Yani büyük resmi bırakmışız, resimdeki küçük detaylarla boğuşup duruyoruz.

Erk Haber'de sevgili Sinan Özçaylak, meselenin bir yanından topa girerek, İYİ Parti büyükşehir belediye başkan adayı Mahmut Uykusuz'a yapılan taraftar tepkisinden söz edip bu tepkinin haksız olduğunu anlatıyor.

Eyvallah...

Sinan, vicdan ehli bir gazeteci olarak, yaşanan tüm olumsuzluğun faturasının muhalefet adayına kesilmesini haksızlık olarak görüyor.

Tamam da sevgili Sinan, senin de dediğin gibi Mehmet Sekmen, bu takımın süper lige çıkmasındaki yegane amildir. Lakin Mahmut Uykusuz o gün o taraftar grubunun arasına "sivil bir insan" olarak değil, uhdesinde bulundurduğu, "İYİ Parti Erzurum Büyükşehir Belediye Başkan adayı" olarak gitti ve elbette ki orada kendince bir siyasi rant elde etmek istedi.

Aynı Mahmut Uykusuz, Cemal Polat'ın başkanlığındaki (Cemal Polat'ta MHP'lidir, Mahmut Uykusuz da o tarihlerde MHP'liydi) Erzurumspor için neredeyse parmağını bile kıpırdatmamış bir başkandır.

Adama sormazlar mı, "Hayırdır Mahmut Bey, on yedi yıl önce yüzüne bakmadığınız bu Erzurumspor, ne zamandan beri sizin sevdanız haline geldi?"

Zannımca tepki bunaydı, yoksa kimse o toplantıya tepki göstermek için gelen hiç kimseye sırtını dönmezdi.

Her defasında söylüyorum, bir kez daha tekrar edeceğim:

Bendeniz futboldan anlamam. Çok iyi bir Erzurumspor ve Fenerbahçe taraftarıyım o kadar...

Oğlum Ömer İkbal olmasa bazen kimin lider, kimin de küme düşme hattında olduğundan dahi haberim olmayacak.

Lakin sevgili dostlar şayet hala vicdan denilen şey, insanların sinelerinde yalnızca küçük bir et parçasından ibaret bir organ olmadığını kabul ediyorsak, gelin o vakit bir hakkı teslim edelim:

Mehmet Sekmen olmasaydı, bugün sizin adına "süper", benim ise, "şüpheli" dediğimiz şu garabet çukurunda dahi olamazdık!

İYİ Parti başkan adayı Mahmut Uykusuz, o gün rol çalmak ve hiç de umurunda olmadığı Erzurumspor'a sahip çıkma iddiasıyla, orada gövde gösterisinde bulundu. Bereket versin ki oradaki insanlar, bu ucuz şark kurnazlığını yemeyerek Mahmut Bey'e lisan-ı halle yol gösterdi.

Erzurumspor en acımasız bir kasap eliyle insafsızca doğrandı; (resmi otorite hariç) Vali de tepki gösterdi, Sekmen de...

Sokaktaki her insan da isyan etti bu zulme, spor otoriteleri de...

Buradan ne İYİ Parti'ye ne de vaktiyle Erzurumspor için elini taşın altına koymayan Mahmut Uykusuz'a mama çıkmaz!

Mehmet Sekmen'i eleştirmek ya da sevip sevmemek ayrı şey, şu futbol meselesinde yaptıklarını inkar etmek başka bir şey...

O başka bir şey de, sadece ve sadece haksızlık etmektir.

İnşallah olmaz da...

Eğer bi ihtimal Erzurumspor küme düşerse bu, Mehmet Sekmen ve uğurdaki ekibinin bu şehir ve bu takım için yaptıklarına halel getirmez.

Hatta buradan Mahmut Bey'e de bir belediye başkanlığı çıkmaz.

Dolayısıyla o gün ben de orada bir taraftar olarak bulunsaydım, dumanlı günü bekleyen kurt misali Erzurumspor'un ıskatı üzerinden kendine centek çıkarmaya çalışan Mahmut Uykusuz'u oradan kovardım. Çünkü:

Aynı Mahmut Uykusuz, Erzurumspor batarken, kılını kıpırdatmadığı gibi ömrünü bu şehre küfür ederek geçiren adamlara adeta İrem Bağları'nı bağışladı.

Mahmut Bey, suskunluğumuz haksız ya da laf bilmediğimizden değildir. Suskunluğumuz; edep, hatır ve bir fincan kahve yüzündendir.

Sinan kardeşim, bir gazeteci refleksiyle önüne konan fotoğrafa bakıp haklı bir itirazda bulunmuş.

Tamam da Mahmut Bey, sen de çok iyi biliyorsun ki bugün Süper Lig'de ölüm kalım savaşı verem Erzurumspor senin zerre kadar umurunda değil.

Tıpkı bir zamanlar "Bu kulüp kapatılsın "diyen o günün çok anlı şanlı bakanımız gibi...

Ahmet Küçükler'le elele verip Erzurumspor'u o bakanımız kapattırmıştı.

Hiç hazzetmemesine rağmen Mehmet Sekmen diye bir adam çıktı ve dibe vurmuş bu şehrin onurunu ve izzetini yüceye çıkardı.

Mehmet Sekmen'i ister sevin ister sevmeyin hiç umurumda değil, lakin yahu azıcık vicdan ehli olmanız yeter.

Bursa'da Erzurumspor'un şampiyonluk kupasını kaldırırken vicdanı bir an bile olsa titremeyen o bakan, bu şehri ve bu şehrin takımını ne kadar seviyorsa, inanın ki Mahmut Uykusuz için de bu şehir o kadar önemli...

Size bütün samimiyetimle söylüyorum:

Bendeniz ne Mehmet Sekmen'in muhibbiyim ne de Mahmut Uykusuz'un düşmanı...

Adil olmaya çalışıyorum; vicdanım bana Mehmet Sekmen'e yapılan haksızlığı haykırıyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.