OSMANLI KADINLARININ GÜZELLİK SIRLARI

Ünlü saç uzmanı Kemal Ahmet Özerbaş kadın güzelleğinde bitkilerin yerinin çok büyük öneminin olduğu yazdı. Özerbaş Osmanlıda kadınların güzellik sırlarını sizler için kaleme aldı.

08 Kasım 2012 Perşembe 09:08
OSMANLI KADINLARININ GÜZELLİK SIRLARI

Kadınlar her daim güzelliklerine önem vermişler ve doğanın verdiği mucizelerden faydalanmışlardır. “Bakımlı kadın güzeldir” Sözü her dönemde geçerliliğini korumaktadır.Osmanlı döneminde sultanların ve tüm kadınların güzellikleri için neler yaptıklarını, hangi bitkisel karışımları kullandıklarını( özellikle saçlar için), kısaca güzellik sırlarını sizlerle paylaşmak istiyorum;
Saraya gönderilen sabunlar eritilir, kullanacak kişilerin zevkine ve saclarına göre türlü esanslarla kokulandırılır, şekillendirilirlerdi. Sabun saçları sertleştirdiğinden mutlaka “hatmi çiçeği”ve “ebegümeci” kaynatılarak elde edilen kıvamlı su yumuşatıcı yerine kullanılırdı. Saraya sürekli kurutulmuş hatmi çiçeği ve ebegümeci gönderilirdi. Yumuşatıcı olarak kullanılan bitkilerin kıvamlı suyu, şimdiki saç kremlerin den çok daha etkili ve tamamen doğaldı. Bunun yanında saç ve cilt bakımında kil kullanılırdı. Kildanlıklar içerisinde, kil üzerine su konulup bekletilir ve dibe çöken kil üzerindeki su süzülüp kullanılırdı. Kilin saçları yumuşatırken aynı zamanda saçı ve deriyi besleyici özelliği vardır…

Saç temizliği
Osmanlı’da hekimler yıkanmaya ve hamama çok önem verirlerdi. Saç temizliği içinde en çok kil ve sabunu tavsiye ederlerdi. Osmanlı döneminde sabun çok önemli bir tüketim maddesiydi. Yalnız sabun saraya geldiğinde özel bir muamele ile saraylaştırılırdı. Sabuna mahlep, kakule sandal, öd ağacı gibi seçilen kokulu maddeler katılır ve saçların temizlenmesi için kullanılırdı. Özellikle Kil saç bakımı için önemliydi.

Saç yumuşatıcı bitkiler
Çok eski dönemlerden beri kadın uzun saçlarıyla tanınır. Osmanlı döneminde de  kadınların saçları uzundur ve örülerek çeşitli şekiller verilir. Bu  sebeple güzellik sembolü  topuklara kadar uzun gür siyah saçlardır. Saçların yıkandıktan sonra kolay taranması ve yumuşak olması içinde bir çok bitki kullanılıyordu. Bu doğal yumuşatıcılardan en çok kullanılan  bitkilerse  hatmi çiçeği ve ebe gömecidir. Bu bitkilerin yaprakları ve çiçeklerinin hepsi  kullanılır, bulunmayan zamanlarda da kurutularak saklanılırdı. Bu yapraklar istenildiğinde kaynatılıp süzülür ve saçlar bu su ile durulanılırdı. O formüllerden biride  “baş yumağa” ismiyle kaydedilmiştir. Bu  Formülde hatmi ve ebe gömecinin yanı sıra Nilüfer, Menekşe, Gül gibi güzel kokulu  çiçekler, haşhaş kabuğu gibi yumuşatıcı papatya gibi bitkilerde yer alıyordu. Bu bitkiler haşlanıp süzülüyor ve saç yıkandıktan sonra bu sularla çalkalanılıyordu.

Saçı gürleştirmek
Osmanlı dönemindeki berberler şimdiki kuaförlerce hazırlanan dökülmeye, saç kırana, gürleştirme ve  parlaklaştırmaya yarayan formüllerde  defne yağı, çörek otu yağı ve bunların yer aldığı ladin ve akasya zamklı reçetelerdir. Civan perçemi, yanmış arı, ladin reçinesinin balla karıştırılarak yapıldığı bir başka formülde saçları çıkarır ve uzatırdı.

Saç ağarması
Osmanlı  berberlerinin önündeki bir sorunda saçın erken ağarmasıydı. Bunun formülünü vermeden önce nedenini anlatırlardı. Saçın zamanından önce dökülmesi ve ağarmasının sebebi  vücutta dengesini bozulan ‘balgamı hıl’tır. Bu hılt ( unsur, Tümör) beyinden kana dökülen bir sıvıdır ve soğuk, nemli bir niteliktedir. Bu sıvının vücutta fazla salgılanması sebebiyle  saç dökülmeleri ve saçların erken ağarması meydana gelir. Bu durumda ilk yapılacak şey yaş meyveler ve yaş karakterde olan yiyeceklerin mümkün olduğu kadar az yenilmesidir. Bunun yanı sıra vücutta fazlalaşan nemli ve soğuk özelliği dengeye getirecek sıcak ve kuru nitelikteki macunlar yenmelidir. Bu macunlar hekimlerin tecrübelerine göre sıcak niteliğindeki  karabiber, zencefil, helide gibi bitkisel ilaçların  balla yapılan macunlarıdır, ve her gece birer kaşık yenmelidir. Bir taraftan bunlara devam ederken saça Defne yağı, çörek otu yağı, mersin yağı sürülür ve masaj yapılır kolay bir formülde Servi ağacının kozalarının suda haşlanmasıdır. Elde edilen bu su ile saçlar yıkanılırsa dökmeyi önler ve siyahlaştırılır.

Saçların boyanması
Osmanlı berberleri saçların ağarmasına karşın ne kadar formül üretseler de yine de ağarmaya karşın yüzde yüz etkin olamamışlar. Bunun içinde saçların boyanmasına formüller verirler. Bunların esas maddesi kına ve ceviz kabuğu dur. Kına bitkisinin yaprağını toz haline getirilip ve elde edilen  kırmızı boya  saçlar için en faydalı boyadır. Ticarette bugün yaprak kına bulunmuyor  ve toz olarak satılanların ne derecede kına yaprağı olduğunu bilmiyoruz. İçinde reçineli bileşikler  tanen ve naftakinon türevi boyar maddeler türeli boya maddeler (başlıcasılavson )olanbu kıymetli yapraklar haricen bazı deri hastalıklarında da derinin mukavemetini artırıcı, derideki mantarların üremesini önleyici bir etkiye sahip olduğu bilimsel olarak da gösterilmiştir. Kırmızı boya istenmeyenler bu boyaya ceviz kabuğu ve rastık katarak rengi koyulaştırırlardı. Saçı siyaha boyamak için  ceviz kabuğu hekimlerin tavsiye ettiği bir ilaçtır. Ceviz yaprağı ve taze meyvesinin dış kabukları (ceviz kapçığı)  boyar madde  ihtiva eder. Bu kısım toplanır kurutulur, toz haline getirilir, saç boya formüllerinde belli bir oranda kına ile karıştırılır. Bu boyayı kalıcı olan mazıda bu formüllere belli bir oranda eklenirdi. Osmanlı hekimlerinin saç için tavsiye ettikleri pek çok ilaç var. Saçın temizliği, bakımı, gürleştirilmesi, dökülmesi, dökülen saçların yeniden çıkması için yapılması gerekenleri kitaplarında yazmışlardır.

Güzel olan her şeyin doğal ortamda tabi maddelerle yapılmasıdır
Doğada  herşey için hazır ve  bizi bekleyen o sesiz yardımcılarımız var. Binlerce yıldır onların dilinden anlayan insanlar olmuş, faydalarını öğrenmişler, kullanmışlar ve bu bilgileri sonraki nesillere ulaştırmışlar. Bizim yapacağımız şey çok basit. İlk önce bu bilgilerin var olduğunu bileceğiz,  sonra elimizin tersi ile ittiğimiz bu bilgilere ,o doğanın tılsımına tekrar el uzatacağız.

Editör

Son Güncelleme: 08.11.2012 09:44
Anahtar Kelimeler:
Kemal Ahmet Özerbaş
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
sudenaz 2016-09-01 22:30:42

gerçekten çok güzel bir konuya, çok güzel bir şekilde değinmişsiniz. emeğinize sağlık.
http://www.evdesacbakimi.com