Milletvekilliği için aday adaylığı başvuru süreci yaklaştıkça kulisler ısınmaya başladı.
 
Kahvehanelerde, camilerde, dost meclislerinde, cemaat örgütlenmelerinin arka odalarında, sivil toplum örgütlerinde, basında, okullarda, müteahhitler ve iş adamları arasında, “para para para” diyen baronların loş ışıklı kozmik odalarında…
 
Dürüst davranalım.
Kimin milletvekili olacağının toplumda bu kadar konuşuluyor olmasının altında yatan neden, şehri önemseme duyarlılığı mı; piyangonun kime, kimin adamına vuracağı merakı mı?
Evet piyango!
Sanırım ikincisi ağır basıyor!
Düz cümlelerle yazmak lâzım artık, uzun sözler vurgusunu yitirir malumunuz:
Bizde vekil tercihi çocukluğumuzun oyuncağı “şans kader kısmet”ten öte bir şey değildir.
Şehrin kaderi piyango talihlilerinin ve onların akraba-ı taalukatının, yani eş dostlarının bilgi, becerisi, tıynetine kalmıştır. Bu, maalesef şehrimizin ve ülkemizin kaderi.
Pratikte halkın zihnindeki “vekillik algısı” bizde vekil beyin çevresinin, varsa mensup olduğu cemaatin menfaatlerini korumak, kollamak, takip etmek işidir. Sadece seçilen vekil bey için değil, etrafı için de bir saadet çarkı, zinciri algısının oluşması.
Milletvekilliğinin çekici olan tarafı bu!
Vekillik, tüm bu kayırmacılığın lokomotifi…
Bu algıyı kimse inkâr edemeyeceğine göre bir ahlâk dini İslâmiyeti tercih edip yaşadığını söyleyenler için utanç vericidir bu, yüz kızartıcıdır.
 
Vekil aday adaylığında adaylığa giden süreçte en zor iş dalkavuklarındır.
Aday olması muhtemel diye, tüm aday adaylara yağcılık ve taklacılık yapmak yorucu olsa gerek.
 
Peki, toplumu rahatsız eden bu algının oluşmasında AK Parti’nin günâhları nelerdir? Hemen sayalım:
Birincisi, vekillik için para karşılığı başvuru almak. Bu uygulama, şu arızalı düşünceyi doğuruyor zaten: Vekillikte liyakat her şeyden evvel parası olanındır. Bilgiden, birikimden, tecrübeden, iyi insan olmaktan, ahlâktan… Tamam, parayı veren herkes düdüğü çalamıyor, bir mülâkat yapılıyor; lâkin başı yanlış olan işin neticesini doğru beklemek saflık olur.
 
İkincisi, cemaat kontenjanı saçmalığı… Aklıselim bir gazetecinin yazdığı hakikatli bir yazı daha iletişim çağında daha geniş kitleleri etkiliyor, bilinçlendiriyor, yönlendirebiliyor. Yani oy potansiyeli olarak görülen cemaatlere tanınan ayrıcalık bu çağda bitmiştir. Son yerel seçimlerde ve cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye’nin hatta dünyanın en büyük cemaati olduğu algısını yayan o büyük cemaatin tüm tavır almalarına rağmen yerel seçimlerde ve cumhurbaşkanlığı seçiminde bunun karşılığı olmadı. Bilakis Ak Parti bir önceki yerel seçimlerde aldığı oyun çok üzerinde oy aldı.
 
Üçüncüsü, Güneydoğu bölgesinde ve Erzurum’un güney ilçelerinde doğru aday seçilememesi. Halkın sevdiği aileler, takdir ettiği adaylar yerine parası, merkezde nüfuzu olan adaylar tercih edildi maalesef.
Başta AK Parti olmak üzere partiler aday belirlerken ne yapmalıdır? Kanaatimce:
1-      Adaylık başvurusu almak yerine şehir ve bölge iyice analiz edilip ufku, bilgisi, fikri, görgüsü, cesareti, entelektüel birikimi, şehirli zihniyeti olan, şehrin içinden liyakatli insanlara ulaşılıp vekil olması için teklif yapılmalı; hatta ısrar edilmeli. Parası ve yönetim üzerinde nüfuzu olanlara dikkat edilmeli.
2-      Cemaatlerin hiçbirinin kur yapmasına müsaade edilmemeli, sırf bir cemaatin iltifatını almak için onların dar çevresinden kimseyi aday etmemeli. İster profesör olsun ister iş adamı cemaatlerde asosyallik, kendi dışındakileri ötekileştirme alışkanlıkları dikkate alınarak mensup olduğu cemaatin çıkarlarının takipçisi olacak adayları değil şehri mesele edinen insanları aday etmeli.
3-      Ak Parti, Erzurum’un nüfusundan çok daha fazla Erzurumlunun büyükşehirlerde yaşadığını dikkate almalı, ülke genelinde tanınan Erzurumlu siyasetçileri (Efgan Âlâ, Selami Altunok, İdris Güllüce gibi) Erzurum’dan değil Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyükşehirlerden aday göstermeli ki Erzurum’dan inşallah liyakatli başka isimler kendilerine yer bulsun ve mecliste Erzurumlu vekil sayısı, Türkiye genelindeki Erzurumluların yoğunluğuna paralel sayıda olabilsin.
4-      Hem Erzurum’un hem Türkiye’nin siyasi elitlere ihtiyacı var mecliste, müteahhit ve iş adamlarına değil. Unutmayalım; siyasi elit yokluğundan önceki dönem hükümette bugünkü Başbakanımız Ahmet Davutoğlu meclis dışından bakan yapılmıştı.
5-      Erzurum’un güney ilçelerinde o coğrafyanın tüm sosyo-kültürel hayatını özümsemiş, halkın onay vereceği, vatansever ve mesele sahibi adaylar seçilmesi için azami hassasiyet gösterilmelidir. Erzurum’da güney ilçelerinden gösterilecek adayın seçildiğinde başka bir partiye geçme ihtimali de mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
 
Konuyla ilgili analiz yazılarıma devam edeceğim. Tüm okurlarımı selamlar.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.