Sistem öyle bir hale geldi ki, teknolojiyle birlikte, modern üçkâğıtçılık, kandırma, aldatma, düzenbazlık, fırıldaklık, insafsızlık, sömürü, hukuk tanımazlık da paralel bir hızla baş döndürüyor.
Etik değerler vicdan muhasebesinden çıkınca, teknolojinin külfetleri nimetlerini çoktan solladı.
Sabahın köründe zırlayan telefonuma güç bela yetiştim.
İyi günler, filanca mağazadan arıyorum. Konuşmamız kalite standartları açısından...
küt, kapattım..
Ekranda mesaj kutusu hayli dolu görünüyordu.
Dosyayı açtım, daha ilk sıralara yerleşmiş ve Berat Kandili mesajları arasına geceden kaynak yapmış münasebetsiz kampanya başlıklarını görmemle iletilerin tümünü seçip silmem bir oldu...
Kandil günleri bana mesaj atan kadirşinas müdavimlerime de buradan sevgi ve hürmetlerimi iletiyorum.
Evden çıktım, siteden ayrılıyordum ki, öteki telefonum dın dınladı...
Daha ‘efendim’ bile diyemeden; “iyi günler beyefendi! Bilmem ne cell...” der demez, ‘’kapat’’a dokunarak bu telefondaki hanımın da kulağının payını vermiş oldum.
Kafamda bir soru; ‘’Alo bile demedim, bu benim er kişi olduğumu nereden biliyor? Ya, çağrı merkezinde önündeki listede cinsim işaretli, ya ağız alışkanlığı ya da müneccim...’’
Her neyse, fazla cinslik yapmadan heriflik bende kaldı, çünkü telefondaki telesekreter değil, görevi gereği canlı iletişim kurmaya çalışan bir kardeşti...
Allah sizi inandırsın, bütün samimiyetimle yazıyorum, en küçük bir mübalağa yok.
O gün İHA’dan sevgili meslektaşım Ayhan’a uğrayacaktım. Kızılay iş merkezinden içeri adım attım, bu kez ‘’zırrlayan’’ telefonumu çantadan çıkartarak, ‘’buyurun efendim’’ diyebildim.
İyi günler efendim, öncelikle kalite standartları açısından görüşmelerimiz kayıt altına alınmaktadır...’’ seksi ses tonuyla beni frenleyerek devam etti:
’Filanca bank’tan arıyorum... Bilgilerinizi güncellememiz gerekiyor...’’ deyince, ‘’Efendim ben sizinle çalışmıyorum. Bu yüzden de gerek duymuyorum’’ desem de nafile...
Kadın kafaya koşmuş bir kere ‘’Efendim kampanyalarımız, faiz oranları hakkında sizi bilgilendirmek istiyorum...’’ ısrarlı cümleleri devam ederken, telefonumda bir arama sesi duydum, “Hanım efendi, toplantıdayım, arama var, izninizle...’’ diyerek kapattım ve arka planda dııtlamaya devam eden öteki telefona  cevap verdim.
Tam da içimden geçen “Allah razı olsun, kurtardın!’’ diye dert yanacağım bir tanıdık sesi beklerken, bu kez “Beyfendi’’ kısaltmasıyla, “güzel gün’’ dilekleriyle başka bir hanım telefonda lakırdadı. “Bilmem ne türk’ten arıyorum...’’ der demez beynimde dıjjj frekansı yine grafiksel yükseldi... Telefonu edepsizce fırlatmak geldi içimden...
Daha üç hafta oldu, iki nokta 2 bin TL’yi bayılalı. Önceki GSM şirketinde dinleniyordu telefonlarım. Yavaş yavaş üzerimdeki tüm hatları geçiş yapıyordum başka bir firmaya. Hem telefonu yenilemiştim hem de yeni firmaya sıkı sıkı tembihleyip, (kesinlikle en küçük bir kampanya, reklam, şu paket, bu paket bir şey istemiyorum. Mümkünse, öyle seçenekler varsa müşteri hizmetleri formunuzda, hepsini işaretleyip imzalıyorum...) şartıyla operatör değiştirmiştim.
Ne yazık ki bu da fos çıktı.
Kimi nereye şikayet edeceksin?
İHA’ya çıkar çıkmaz, o sinirle Ayhan’la paylaştım iki  saat içerisinde yaşadıklarımı çayımızı yudumlarken...
Aynı sıkıntılar başka hikâyelerle...
İnternet sorunundan bahsetti Ayhan.
Aynı problem ben de var. Bir yılı aşkın süredir ben de doğru dürüst internet hizmeti alamıyorum. İki de bir bağlantı kopuyordu... Her 15 günde bir 444 0375’i arayıp, yönlendirme labirentinde dolaşmaktan bıktım.
Bir süre önce yazmıştım. Telekomcular rahatsız oldular.
Hiyerarşik gidiyordum. Sonunda EN Müdürlerine gidip tek tek anlattım.
Haftasına ekip geldi, “Abi senin bu modem Tvbu ve internetinizi kaldırmıyor’’
İyi de siz üç kere değiştiniz modemi...’’
Abi haklısın da, bunun hızını yükseltmeliyiz. Binada fiber var... Hem merak etmeyin, fiyat olarak da etkilenmeyeceksiniz’’
Hız yükseltildi, speed test yapıldı. Beklediğim hizmet gelmişti.
Bir ay sonra, yukarıda eleştirdiğim herkes gibi kullanmak zorunda olduğum cep telefonuma, yanına sıfır eklentili kabarık fatura mesajı düşünce…
Normal bir vatandaş olarak ilgili birimi aradım, durumu anlattım,. Hata yapıldığını, gidip bir dilekçeyle müracaat etmem gerektiğini söylediler.
Denileni bir gazeteci olarak değil, yine sanki hatadan ben mesulmüşüm gibi yine normal bir vatandaş sıfatıyla yaptım. Gittim, dilekçemi yazdım, fazla ödeme yaptığım paramın bir ay sonra iade edileceğini söylediler.
Günler geçiyordu. Bu arada benim internet hızı yine düşüşlerdeydi. Teknik ekiple telefonla her defasında yükseltiyorduk.
Bir ay sonra veznelerine gittim, ödediğim fazla paranın yarısını alabildim.
Öyle oluyormuş...
Bu arada, kesinlikle karşı olmama rağmen, kuzu kuzu da kampanyalarına dahil oldum.
Şu anda internet hızım ise tekrar düştü..Aradım, pazartesi günü altyapıyı yeniden gözden geçireceklermiş.
Ayhan, başka bir internet firması kampanyasından söz etti.
Peki alt yapı kimde?
Telekom...
Telekom nerede?
Özeeeel!
Güzeeeel!
Söz sözü açarken, Ayhan, bir müezzinle çay bahçesindeki sohbetini konuya dahil etti.
Müezzin, küçük kızının karne hediyesi olarak ısrarla hayli pahalı akıllı telefon talebini dile getirmiş.
Yazık! Camilerde ısrafdan söz ediyoruz. Öyle an geliyor ki, evladınız sizi köşeye sıkıştırıyor...’’
Devamı ve detayları yukarıda hocam!
Telefonu almakla iş bitmiyor.
Hele ne kampanyalar vaaar...
Hele o telefonun içinde ne oyunlar vaaar...
Oyun içindeki oyunlara hepimiz dahiliz...
Kimi nereye şikayet edeceğiz...
İletişim çağı, modern toplum olmanın gerekleri...
Sırası gelmişken paylaşayım.
“Türkiye kredi batağında...’’ haberi hafta sonu dikkatlerden kaçmamışsa, benim sitede var…
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi verilerine göre, son 5,5 yılda ferdi kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 2,9 milyonu geçmiş.
Ey TBB, daha düne kadar beleş peynir ekmek dağıtır gibi, vatandaşın gelirine bakmaksızın dağıttığın kredi kartları nereye götürecekti seni?
Seni kime şikayet edem?
Ey bankalar, Ey GSM operatörleri, Ey mağaza zinciri sahipleri!
Para satmak, sövüşlemek için kişisel bilgilerimin, yukarıda benim cinsimi bilen kızcağızların önüne nasıl konulduğundan haberim yok mu sanıyorsunuz!
Sizi kime şikayet edem?
Ey TBMM!
En son çıkardığınız “Tüketici hakları koruma’’ kanunları da teknolojiyle paralel giden üç kâğıtçılık hızına erişmesi mümkün değil...
Dosyalar adliye koridorlarına taşmış durumda...
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.