Eğitim, Yaradanın kuluna bahşettiği en önemli ilmi ve beşeri sistemdir.! Devlet ise bu sistemi fırsat ve imkan eşitliği çerçevesinde her vatandaşına hak ve adalet ölçüsünde sistemize ve dinamizm eden mekanizmadır.

Devlet bu ulvi görev ve sorumluluğunu hiç bir özel veya tüzel kurumlara, vakıflara, derneklere, tarikat, cemaat vesaire aracı ve tefeci unsurlara asla bırakmamalıdır.!

Devlet; Aydınlık yarınlarının, İstikbal ve İstiklalinin sorumlu temsilcileri gençliğinin her nevi eğitim ihtiyacını, eğitim birliği ve eğitimde fırsat eşitliği ilkeleri ışığında tamamen kendisi üstlenmeli aracı unsurları devre dışı bırakmalıdır.

Neden mi okuyunuz Lütfen;

Bir gün yaralı bir kuş Hz Süleyman’a gelerek; Kanadını bir dervişin kırdığını der...şikayet eder.! Sonra Hz Süleyman kuşun kanadını kıran dervişi huzura getirir, neden bu kuşun kırdın kanadını diye sorar.!

Derviş kendini savunur derki sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim,yanına yaklaştım,kaçmadı yakalamaya çalıştım o esnada kanadı kırıldı.!

Hz Süleyman kuşa döner derki, bak derviş haklı, sen niye kaçmadın, o sana sinsice yaklaşmamış sen hakkını savunup kaçabilirdin, şimdi de dervişi suçluyorsun.

Kuş kendini savunur derki; Sultanım ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım, avcı olsaydı hemen kaçardım, yani sırtında cübbe, kafasında sarık derviş olmuş birinden neden kaçaydım ki, bunlar ALLAH'tan korkar bir zarar vermezler diye kaçmadım.

Hz Süleyman kuşun bu savunmasını doğru bulur, kısasın yerine getirilmesini emreder, kuş haklı hemen bu dervişimin kolu kırıla der.

Kuş atılır, sakın öyle bir şey yaptırmayın, neden der Hz Süleyman kuşa;

Kuş; efendim bu dervişin kolunu kırarsanız, iyileştikten sonra yine aynı şeyleri yapar nice kuşları avlar, siz en iyisi bunun üzerinde ki derviş hırkasını çıkarın, kafasında ki sarığı çıkartın ki, benim gibiler bunları insan zannedip aldanmasınlar.!

Evet Müslümanı; işte bu derviş ve hoca kılıklı müsvetteler hep böyle avlamaya çalıştılar, avlayamadıklarını ise hep böyle kolunu kanadını kırdılar ki, uçamasınlar, kaçamasınlar, yara bere içerisinde kendilerine mahkum ve mecbur olsunlar.!

Azıkları, ayetler, hadisler, kıssalar ile kulaklara.! Kıldıkları namazlar ile gözlere nüfus edip, bazen binbir niyazla yüreklere haykırdılar, bazen salya sümük ağladılar ve milyonlarca müslümanı hep bedelin içerisinde avladılar.!

Kimi karnını doyurmak için, kimi tatmin olabilmek, kimi daha fazla itibar ve makam sahibi olmak, kimi boynundan hala çıkmamış haç tasmasının emellerine hizmet etmek için, İslamın sembol değerleriyle bayraklaştırıldılar, yıldızlaştırıldılar ve Müslümanları avladılar.

Belki de dünyanın birçok yerinde bu gün akan kan ve gözyaşının adının; Müslüman olmasının müsebbibi Yahudi ve Hıristiyan terörize unsurlardan daha çok, İslama ve Müslümana zarar veren bu derviş kılıklı avcılardı.

Çünkü onlardı Müslümanı; Bu kafir unsurlara meze ve oyuncak yapan, onlardı, kafirlerin istediği kıvama getiren, onlardı müslümanı cehaletin, taasubiyetin kıskacına sürükleyip kafirlere mahkum ve mecbur bırakan

Dillerinde tekbir, ellerinde tesbih, sırtlarında cüppe, kafalarında sarık, gözlerinde yaş, keselerinde namaz, hac, kalkanları, kılıçları, miğferleri ile müslümanları çok gafilce avladılar.

Kendi ictihad-i ritüellerine göre bir din oluşturup, Müslümanı, mezhep, tarikat, cemaat etrafında hak din ile çelişkiye sürükleyip, kavga ve kaosun eşiğinde, birbirlerini silahla, kafirleri bedduayla öldürmeye çalışarak birbirlerine avlattılar.!

Maalesef ki bu gün müslümanla özdeş ödenen her bedelin özde sembolüdür bu kanadı kuşun kıssadan hisse hikayesi,

İslamı, Dini, ALLAH’ı, Efendimizi, Ayet ve Hadisleri, menkıbeleri, sancak ve slogan yapan derviş kılıklı, liderlerin, yöneticilerin, dünyalık makam, para, şöhret ve saltanat için haçı boynundan çıkmamış devşirmelerin, ruhunu şeytana satmış dönmelerin, haince, kurnazca, sinsice müslümanı avlayanların hazin hikayesidir aslında.

Dönün birkaç asırlık geçmişimize bir göz atın, İslam coğrafyalarındaki kan ve gözyaşı bedellerinin arka planını lütfen bir araştırın, sorgulayın, hele kendi yakın tarihimize de bir uzanın

Osmanlı imparatorluğunun dahili safahat ve bunların harici ve dahili ihanetler serüvenini iyi tahlil edin ve Türkiye cumhuriyetine bakiye kalıp, kuruluş ve kurtuluş sürecinde ki bedelleri, bir Çanakkale’de kaybolan bir neslin hazin hikayesini iyi okuyun

Ve genç cumhuriyetin ilk yıllarından başlayıp, günümüze kadar devam ede gelen, ihtilaller, darbeler, ayaklanma ve kalkışmaların arka planlarını iyi analiz edin, her kesimden Müslümanları, fikir, inançi ideoloji vesaire taiflere bölerek avlayan, sömürerek avlayan, birbirine düşürerek avlayan, överek avlayan,söverek avlayan, asarak avlayan, zindanlara tıkarak avlayan, aldatarak avlayan,

Ve Cihana değebilecek kaç nesli milletin ve devletin istiklal ve istikbal mücadelesinden alı koyarak, mahv ederek, silik bir şahsiyete dönüştürerek, kendilerine mahkum ve mecbur bırakarak aslında, İslama ve Türklüğe susamış tüm insanlığı avlayanların hain hikayesidir bu..

Galiba bu derviş kılıklı dönme ve devşirmelerin ve onların emellerine direk alet olan figuranların bedel ödemeyip, onlara kamufle oldukları dini ve milli değerler ışığında samimiyetle inanma ve aldanmanın dışında suçu olmayanların bu bedeli ödemeye devam ettiği müddetçe bu kanadı kırık kuşların, müslümanların hikayesini daha çok okuyacağız…

Selam-saygı-dua…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.