Biz, gözümüzün görmediğini sözümüze taşımayız ki!

İster bireysel hayatta, ister siyasette gerçekleri görmemezlikten gelerek hak etmeyen birileri için asla "iyi" demedim.

Aklımın yettiği kadar yaptığım analizlerde, yine birileri tarafından "kötü" diye tanımlanması beni hiç ırgalamadı.

Benim ilkem gerçekleri söylemektir.

Fikrimiz ister hoşa, isterse boşa gitsin; ama biz vicdanen söylemeye devam ederiz.

Son aylardaki ülkedeki ekonomik ve siyasi dalgalanmaları görmemek için, beş duyunun da körelmiş olması gerek.

Gerçekleri görmek dedik ya!

O zaman eğri oturalım,okuduğumuz kitabın ortasından birkaç kelam eyleyelim.

Erzurum'un yüz akı Sağlık hizmetleridir. Buna şahit olduğum için yazmadan geçmek olmaz. Doğruya, "doğru", yanlışa da "yanlış" demek gerekmez mi?

Bu konuya alt satırlarda döneceğim.

Birkaç satırlık siyasete dokunalım.

Bakın, Erzurum'da İYİ Parti'ye akın var. Gidip, görüp bunların ışığı altında tarafsızca yazıyoruz. Aslında İl Başkanlığı'na da gitmeye gerek yok, sokakta, kahvehanede duyduklarımız bile bu yargıya varmamıza fazlasıyla yetiyor.

Peki, neden?

Her zaman söylerim.

Sıcak evinizin penceresinden alemi izlerken ve de sıcak çayınızı ya da kahvenizi yudumlarken ayaz altında yürüyen birini görerek, "havalar çok iyi, her şey yolunda," diye köşenizde ahkâm keserseniz, siz ya vicdansız ya da sahtekârın önde gidenisiniz demektir.

Sizin gerçeklere kapınızı kapatmanız, belki yapınız gereği olabilir; ama bu asla gerçeklerin gerçekçiliğini değiştirmez!

Temel gıda ve tüketim alanında kullanılan birçok kaleme gelen zamları görmemezlikten gelerek, yani yoksul kesimin yaşam koşullarını dillendirmeyen bazı siyasi ve gazeteci tayfası, kendi şarkılarının nakaratını utanmadan söylerken, halkın ise, "ya derdime derman, ya katlime ferman," sözlerine kulaklarını tıkamışlar.

Kötü gerçekleri söylediğimiz için adımız kötüye çıkacakmış!

Çıksın be hemşerim!

Bazı dilbazlar gibi, bizde kötüye iyi; iyiye de kötü, diyecek ne dil var, ne de riya!

İyiye iyi; kötüye de kötü, derler, değil mi yani!

Bakın, iyiyi de kötüyü de yazdık, şimdi güzellikten bahsedelim.

Şu cümleyi hiç çekinmeden kurabilirim. Sağlık alanı Erzurum'un iftiharıdır. Gelişmiş teknolojiden ya da imkânlardan bahsetmiyorum. Hastaya hizmet eden insanlarından bahsediyorum, insanlarından.

Başta İl Sağlık Müdürü Sayın Gürsel Bedir, olmak üzere tüm sağlık personelinin, ellerinden geleni değil, fazlasını yaptıklarına en azından Erzurum Şehir Hastanesi'nde özellikle Enfeksiyon 14 Servisi'nde şahit oldum.

Hastayla ve hasta yakınlarıyla kurdukları ilişki süper! Kurduğunuz cümle kadar, o cümlede yaptığınız vurgular da önemlidir. Sanki mekteplerinde tıp bilgisinin yanı sıra diksiyon dersi de almışlar.

Demem o ki, "insan, insanın kurdudur," sözünün karşısına, "insan, insanın ilacıdır," sözünü de ben iliştirmek isterim.

Erzurum Şehir Hastanesi Başhekim Yardımcısı Uzman Dr. Sayın Savaş Karahasanoğlu ve Enfeksiyon 14 Servisi'nin doktoru Sayın Hümeyra Başçı ile yaptığım kısa sohbetlerde gördüm.

Yani, güzele de güzel demek gerek, değil mi kardeş!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.