“Hevesini kendine tanrı edineni gördün mü?”     
                                                                             Furkan suresi/ 43
 
   Modern zamanlar hevesten yapılmış bir çitle hapsetti insanı.
   İnsan yiyerek düzenini sürdürebilen bir çit, içinde sefa sürmeyi hedefleyen mahkûmu her dakika sıkıştırıyor.
   Çit daraldıkça, içindeki saldırganlaşıyor. Endişesi bütün keyfini darmadağın ediyor.
   Ya çit kırılır, ben kurtulursam korkusu, medeniyetin doruğunda yaşadığı iddiasında olan insanı vahşileştiriyor.
   Bombalar atıyor insan hevesi uğruna… Hukuku ayaklar altına alıyor… Ötekine yaşama hakkı tanımıyor.
   İnsan olduğu tezini savunup dururken süslü salonlarda… Tapındığı heves tanrısına durmadan adaklar adıyor… İnsan kanıyla yıkanıyor modern sunaklar.
 
   Tarafsız gözle bakabilmenin ortadan kaldırıldığı modern zamanlar çöplüğünde, bütün insanlar tek kumandayla idare edilmeye çalışılıyor.
   Savaşsa savaş dedirtiliyor… Ölecekler ki başkaları rahat yaşasın diye düşündürülüyor…
   Hevesleri var… Bitmeyen hevesleri…   Kahredici hevesleri ruhlarını tüketiyor.
  
   Televizyondan naklen savaşlar izlenen asırda yaşamanın bedeli ağır, her ölü bir rakam oldu artık. Her cinayetin mantıklı bir sebebi var.
   Bu çağın sevinçleri, çocuğun tebessümüyle değil acının azalmasıyla sembolleşiyor.
   Bugün televizyon, dünyanın muhtelif yerlerinde daha az insan öldürüldüğünü söylerse seviniyoruz.
   Bir insanın kıymeti yok… Bin insan olursa üzülmeli belki.
   Oysa düşünülmüyor, adı bile anılmadan anlamsızca matematikleştirilen o tek insanın; babası, annesi, karısı, evlatları olduğu.
   Bir yürek yangını bir şey ifade etmiyor. Heves tanrısının güdümüne girmiş, soysuz zamanların esiri olan insana.
  
    Hevesleri akıllarını aşmış insancıklar, sokaklar dolusu konuşuyorlar her gün.
    İnsan hakları ağızlarından… demokrasi nutukları kürsülerinden… eşitlik safsataları ilkeleri arasından eksilmiyor.
   Kilometrelerce konuşuyor ancak tek işe yarar adım atmıyorlar.
   Heves tanrıları aynı merkezden yönetiyor diktatörlük tutkunlarını.
   Bir sinyal çıkınca gökyüzüne, olacakların gazabıyla bulutların yüzü kararıyor.
   Dünyayı kurtarmayı aklına koymuş kaçkınlar, kan içinde devlet ararken…
   Evinde çocuklarını sahipsiz bırakıyor baba…
   İş yerinde akıtılan terlerin hakkını gasp ediyor patron…
   Anlamsızca kendisini Yaratana küfrediyor sefil…
   Heves tanrısının şeytanca planlarını uygulattığı bendeleri, kendi kudretlerince işi hiç aksatmıyorlar.
   Sadece kendi keyifleri yerine gelsin diye…
   Sadece nasıl ezdiklerini etraflarına gösterip, heves tanrılarından bir aferin daha alabilsinler diye…
   Aralık vermeden,  bitecek gecenin sonsuz aydınlığına, kendilerini yakacak odunlar biriktiriyorlar.
   Sefillerin karanlığı hitama erince, mazlumların sonsuz aydınlıkları başlar.
   Heves tanrısı yerle bir olur…
   En büyük sınav kaybedilmiş olur…
   Felaket, asıl bütün bunlar ortaya konulduğunda olur.
  
   Eskiden, puta tapılan zamanlarda, helvadan yapılırmış tanrılar. Şimdi demirden yapıyorlar.
   Geçmişte uzun yolculuklar karşılaştırırdı dost ya da düşmanları. Şimdi her şeyin bitişine sadece geri sayışlar kadar zaman var.
   Takvimler çok gerilerdeyken; yorucu yolculuklarda, biten azıkların yerini alırmış helvadan yapılmış tanrılar. Artık insansız ölüm uçakları var, bitmeyen benzinlerle durmadan mazlumların üzerine tünüyorlar.
    Yaşanılır bir dünya kurma hayalleri, yerini sömürülür bir dünya düşüne terk ettiğinden beri; değişti tüm düzenler.
   Her şeyi reddettiğini söyleyenlerin bile hevesten tanrıları var.
   Günü gelene, ateş eritene kadar demirden ilahlarını; aksatmadan sürdürecekler iktidarlarını.
  Ancak merhametinden mecalsiz kalmış yanık yürekliler, tereddütsüz iman halindeler; O gün gelecek ve eriyip gidecek tüm yalancı tanrılar. Tek ve mutlak olan sonsuz kudret sahibinin karşısında!
   Elbette heves tapıcıları içinde, Rablerinin ne feci dediği sonsuzluk kapıları açılmış olacak ardına dek.
   Orada ne helvaları olacak sofralarında, ne de petrol alıp kan pompalayan zülüm oyuncakları.
   Durmadan yanacaklar, yandıkça kendilerini yakan ihtiraslarına kin kusacaklar.
 
   Fenalıklar içinde bunalan insan; haydi kurtar kendini tek kutuplu mutluluk yalanlarından.
   Kan verip saadet alınmıyor, görmüyor musun?
   Çitler yıkılacak, heves tanrıları seni en ihtiyaçlı zamanında yalnız bırakacaklar.
   Yalnızlıkların sonsuz keder olduğu gün, seni mutlu kılacak kalabalığın arasında olmak için, şimdi eyleme geç.
   Hayır de, benim heveslerim başkalarının bitap düşmeleri pahasına alınacak kadar kıymetli değil de.
   Bütün inananlar kardeştir de… Ve başka ilahlar edinenleri temizle defterinden.
   Yüzünü Rahmana dön. Heveslerinden emin olabilmek ümidiyle uykusuz tüket gecelerini.
  
   Ve sakın bir benimle ne olacak deme.
   Herkes kendi başlangıcını yapınca… şüphesiz değişecek dünya.  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.