İnşaat sektörü Erzurum’da geçen yılı zararla kapattı… Bu yıl da salgındı, dolardı dövizdi derken, iyice yan yattı…
Bilirsiniz, Erzurum’da inşaat sektörü demek hayat demek… Çünkü bu sektöre bağlı neredeyse 200’den fazla iş kolu var…
Hal böyle olunca; inşaat sektöründeki en ufak bir tökezleme, binlerce insanın ayağına taş değmesi demek oluyor…
Şimdi inşaat sektörü için “teşvik” diyeceğiz de, Erzurum’un daha üç gün önce teşviklerden mahrum edildiği gelince aklımıza, susmak zorunda kalıyoruz ister istemez…
Ama tabi bu hakikati değiştirmiyor!
Erzurum’da inşaat sektörünün hem de acilen desteğe ihtiyacı var… Hele inşaat maliyetlerinin sürekli yükselişe geçtiği bir dönemde sektöre destek demek; yüzlerce iş kolunu ve meslek erbabını batmaktan kurtarmak demektir…
Ne olur yani!
Erzurum ve bu bölgedeki müteahhit firmalara vergi kolaylığı yahut bir takım muafiyetler getirilse; bilmiyoruz da gök mü yarılır, kıyamet mi kopar acaba?
Ne olur yani?
Üstelik bütçeye zararı değil, tam tersine faydası da olur…
Konut üretimi artar, konut ucuzlar… Sektör bazında yeni istihdam alanları oluşur, çalışanların sayısı artar, katma değer üretilir…
Demirci kazanır, betoncu kazanır, camcı kazanır… Boyacı kazanır, sıvacı kazanır, duvarcı kazanır… Nalbur kazanır, hırdavatçı kazanır, perdeci kazanır, pencereci kazanır…
Kazanır da, kazanır…
Sıcak para piyasaya iner, döner ve dolaşır...
Esnaf kazanır, tüccar kazanır…
Kazançlar büyür, vergi olur… Vergiler birikir yatırım olur…
Olur da, olur…
Yani her şekilde kazanan devlet olur, millet olur…
Bakın!
Bankalar Birliği özetle diyor ki:
“Erzurum’da yediden yetmişe herkesin bankalara kredi borcu var…”
Bu şu anlama geliyor:
Kazandığımız olduğu gibi bankalara gidiyor…
Bankalar kazanıyor, faiz lobisi kazanıyor…
Peki, kim kaybediyor?
Sen kaybediyorsun, ben kaybediyorum, o kaybediyor…
Biz kaybediyoruz yani…
Hadi desek ki; “bu hep böyle gider” diye de; emin olun gitmeyecek… Mutlaka ama mutlaka bir yerlerde patlak verecek bu gidişat…
Ve işte o zaman iş işten çoktan geçmiş olacak…
Bizden söylemesi…
