Kimse kusura bakmasın…
Artık konuşma vakti benim ve birkaç arkadaşımın…
FETÖ ile adam akıllı mücadele eden, şehirde siyaset-bürokrasi ve iş dünyasının ekserisinin PİÇ’e tapındığı dönemlerde, yalnız kalma ve ötekileşme pahasına doğruları haykıran biri olarak bugün o kalabalık meydanınızda müsaade edin de bir iki kelam söyleme hakkımız olsun!
 
Hükümetimizin PDY (Paralel Devlet Yapılanması) dediği yapılanmaya ben PİÇ dedim hep: PARALEL İHANET ÇETESİ. Evet, PİÇ’in 17-25 Aralık darbe girişimine kadar bu yapılanmayla ilgili kamuoyunun ve devleti yönetenlerin dikkatini çektiğim birçok yazı kaleme aldım. Doğrudan konuyla ilgili yazıları ve satır aralarında değindiğim birçok yazıyı yeni çıkan kitabım KENDİ KENTİMİ YAZDIM’a aldım. Merak edenler bu kitaptan okuyabilirler. Kitapta aşağıdaki başlıktaki yazılar direkt konuyla ilgilidir:
 
HASETLİK,  10 Temmuz 2009, s. 51
CEMİYETE Mİ CEMAATE Mİ HİZMET?, 3 Mayıs 2011, s.121
ŞEHİR BAŞKANIN VE CEMAATLERİN Mİ?, 10 Ekim 2011, s.136
İNSAN SERMAYEMİZ VE YENİ RANT KAPISI, 27 Kasım 2012, s.209
 
17-25 Aralık 2013 darbe girişiminden sonra yerel ve ulusal basın organlarında PİÇ’in yapıp ettikleri yazılmaya başlanmıştı artık. Konuyla ilgili sözünü daha önce söylemiş biri olarak kendimi biraz geri çektim. Şöyle ki, 2013’ten sonra birçok kalem bir biçimde hükümete, iktidara ve cumhurbaşkanımıza dalkavukluk etme yarışına girdiler. Bununla birlikte yazarlar arasından meselenin yürek ve fikir çilesini çekenler de vardı ve ben her zaman bunların yazdıklarına hürmet ettim, yazılarını titizlikle okudum.
 
O ki biz zor zamanda konuşmuştuk. Herkesin konuştuğu yerde “iktidara şirinlik” yaptığımız sanılır endişesiyle artık sadece sosyal medya hesabımızdan gelişmelerle ilgili bir iki cümle fikir beyan etmenin ötesine geçmemeye başlamıştık.
 
Ta ki, PİÇ’in, yani FETÖ’nün 15 Temmuz kanlı terör saldırına kadar… O gece yine kıymetli dostlarımla, üç beş güzel insanla evdekilerle helalleşip sokağa, meydana çıktık. Hesapsızca… Vatan nöbeti ve direnişi için… Kanlı kalkışmanın sonucunu beklemeden sokaklara çıkan az sayıda nice güzel yürek gibi…
 
Ve Erzurum’da darbe kalkışmasından sonra STK’ler arasında FETÖ’ye karşı ilk tepkiyi yaptığı basın açıklamasıyla ŞEHİRDER verdi. Öyle bir hafta 10 gün sonra değil. Kalkışmanın ertesi günü…
 
Rabbime şükürler olsun, cumhurbaşkanımızın ve hükümetimizin yiğitçe duruşu, gerçek vatanseverlerin sokaklarda destansı direnişi, polis teşkilatımızın ve silahlı kuvvetlerimizin şerefli personeli vesilesiyle bu kanlı terör saldırısını püskürttük.
 
16 Temmuz’dan sonra meydanlar ve balkonlar yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başladı. Sonuç aşağı yukarı netleştikten sonra ise herkes darbeye karşı gerçek kahramanın kendisi olduğunu gösterircesine cesur sözler ve pozlar vermeye başladı. Sonra yazılar, kutlamalar ve nutuklar…  Selfi selfi günâh çıkarmalar…  Ve Orhan Veli’nin o meşhur mısraları geldi aklıma:
“Neler yapmadık şu vatan için,
Kimimiz can verdik, kimimiz nutuk söyledik!”
 
Evet, kanlı kalkışma sindirildi, OHAL ilan edildi. Tutuştu birçok kişi… Özel hayatlarında darbe korkusu sardı çoğunluğu… Bu sıralar meydanlarda herkes paralelci olmadığını ispat derdinde... Bu sıralar kime dokunsak "Darbe başarılı olaydı, emin olun Erzurum'da ilk asılacak bendim!" cümlesi gibi altında kahramanlık ve kendini yüceltme algısı yatan cümleler duyuyoruz. Durumdan vazife çıkarma halleri... Bu cümleyi söyleyenlerin birçoğu bu cemaatle koyun koyunaydı üstelik... Evet, herkes ilk asılmak için yarışıyor adeta… Gözlerim yaşardı, kıskandım!

Cemaat, daha sonraki adlarıyla PİÇ’le  ve FETÖ ile ilgili -tek başıma- bu şehirde apaçık her şeyi yazdığımda yaşadığım ötekileştirmeden sonra ben de sanıyordum darbe başarılı olaydı, ilk asılacak bendim... 
Meğer geçmişte ne çok mücadele eden varmış PİÇ’le... Platform bile kurmuşlar... Kutluyorum... Bir Murat Ertaş hoca yok!
Dar ağacını gasp etmeye çalışmayın, korkmayın,  ilk asılma sıramı da size verdim! 
Hadi gözünüz aydın…
Kahramanlarım benim. Çok duygulandırıyorsunuz beni…
 
Neyse, Erdal Barın dostumdan dinlediğim fıkrayla yazımı tamamlayalım:
Bir gün ormanda hızla koşan bir tilkiye, fil:
-Tilki kardeş hayırdır, bu telaşın nedir?
-Aklın varsa sen de kaç fil kardeş, aslan bir hışımla geliyor.
-İyi de aslan benim çok iyi dostum, niye kaçayım?
-Sorma gördüğü her kurdu acayip benzetiyor, aklın varsa kaç!
-Tilki kardeş sen iyi misin, sen de kurt değilsin ben de, niye kaçalım?
-Sorma fil kardeş, ben kurt olmadığıma ikna edene kadar aslan beni üç kez benzetti...  Aklın varsa kaç!
-Hı…!?

(Sonraki yazılarımda 15 Temmuz darbe kalkışması ve terör saldırısının sonuçlarını analiz edeceğiz.)
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.