Anladığım kadarıyla AK Parti, MHP ile henüz bir anlaşmaya varamadığı için Erzurum ilçe başkan adaylarını açıklayamıyor. Aynı durum MHP için de geçerli...

Doğrudur değildir, bilemem lakin kulis haberlerine göre, her iki partinin de bir türlü anlaşmaya varamamasının sebebi, milletvekilleri...

Evet; yanlış okumadınız, "Niye ilçe başkan adayları açıklanmıyor?" sorusunun öznesinde doğrudan milletvekilleri var!

Her bir vekilin gönlünde yatan bir aslan, daha doğrusu her bir vekilin belediye başkanı olarak görmek istediği bir isim var.

İşte bu yüzden kimse bir isim üzerinde ittifak yapamıyor.

Anladığım kadarıyla bu vekillerin esasında seçim kazanmak gibi bir dertleri yok, bu vekiller sırf okyanuslar kadar kabaran egoları yüzünden, partilerinin doğru adayı saptamasını bloke ediyor.

Temel tez'leri şu:

"Benim dediğim isim aday olsun ki yarın bir gün bana hizmet etsin"

Bu beyzadelerimiz kendilerinin vekil olmalarını ilanihaye gördükleri için, ta elli yıl sonrasının hesabını yaparak, siyaset üzerine ipotek koyuyorlar!

Bu beyzadelerimizin bir çoğunun Ankara'da yani parti genel merkezinde hiç bir karşılığı yok, yarın seçim olsa büyük ihtimalle üzerleri çizilecek kişiler arasındalar ama buna rağmen Erzurum'u tutsak etmek istiyorlar.

"Kimden en iyi belediye başkanı olur yerine kim bana hizmet eder arayışındalar!"

31 Mart'ta AK Parti şayet Erzurum'da seçim kaybederse, onların hiç biri ortalarda gözükmeyeceği gibi çıkacak faturaya da sahip olmayacaklardır.

Buna rağmen siyaseti kilitliyorlar mı, kilitliyorlar...

O aday olmasın, bu olsun...

Niye?

Cevap yok...

Çünkü:

Bu dayatmaların hiç bir reel karşılığı yok, sırf duygusal...

Birileri beleşten vekil seçilmeye öylesine alışmış ki, bir güne bir gün "Yahu birader, bu halk bizden ne talep ediyor?" deme ihtiyacı duymadı. Bu yüzdendir ki, bu şehir adına her şeye nüfuz ediyor ve bu şehirde kim ekmek yiyecek, kim aç kalacak o karar veriyor.

Firavunluğun 21. yüzyılda ete kemiğe bürünüp, siyasete damga vurduğu bir hal yani...

"Kimi aday gösterirsek Erzurum'a en iyi hizmeti verir?" sorusu, yerini "Ben ki Zaloğlu Rüstem'im istediğimi asarım istediği keserim" anlayışına bıraktı!

AK Parti de eski AK Parti olmadığı için bu türden yerel krallık mücadeleleri de yukarının zerre kadar umurunda değil; oradaki kurmaylar da kendi egemenlik alanlarını kuvvetlendirmenin derdinde!

Dostlar bize habire sorup duruyor:

"AK Parti ne yapmaya çalışıyor, açıklayacağı ilçe adayları hangi kriterlere göre belirlenecek, milletvekillerinin istediği isimler mi aday gösterilecek, yoksa halkın seçmek isteyeceği kişiler mi?"

Dilimiz döndüğünce cevap vermeye çalışıyoruz. Diyoruz ki, "Elbetteki sokağın sesine kulak verilmeyecek, elbetteki halkın istediği değil, birilerinin sırf şu ya da bu sebepten ötürü tuttuğu isimler aday gösterilecek. Mesele bu kadar basit. Çünkü bizim bugüne kadar bildiğimiz AK Parti'de, köprülerin altından o kadar su akmış ki, bugün olup bitenleri anlamakta zorlanıyoruz."

Türkiye'de bana bir vekil gösterin ki, o kişi sırf kendi adı ve toplumdaki karşılığı yüzünden vekil seçilmiş olsun... Bu gerçek, diğer partiler için de geçerli olmakla beraber, özellikle AK Parti için tartışılmaz bir durumdur.

Yani AK Parti o ismi aday göstermese ve o isim de bağımsız aday olmaya kalksa, en fazla alacağı oy, bir okulun bir sınıfındaki öğrencileri kadardır. Buna rağmen o vekiller seçildiklerinden itibaren kendilerine öyle bir güç vehmederler ki, sanırsınız beyzademiz, hakikaten kanaat önderidir, yahut da hakikaten on binlerin ısrarla seçtiği bir isimdir!

İşte buna rağmen ne yazık ki 31 Mart Mahalli idareler seçiminde adayları bu anlayış belirleyecek.

Ne sokağın sesinin bir önemi olacak, ne de her partinin yaptırdığı hani şu sözde anketlerin...

Hangi vekil kim istedi, hangi vekil kime karşı çıktı?

Eskiden AK Parti'de bu işler, tam olmasa bile büyük oranda maşeri vicdanın doğurduğu sonuçlara göre olurdu, şimdi tam tersi bir irade hakim...

Filan vekil falan adayı istemiyorsa, anında üstü çiziliyor yerine isterse halkın nefret edeceği bir kimse aday diye dayatılıyor.

AK Parti 17 yıllık kesintisiz iktidarının sonunda tam da bu noktaya geldi:

"Kim ne diyor değil, ben ne istiyorum!"

Görebildiğim kadarıyla Tayyip Bey bu işleri mahiyetine bırakmış, olup bitenlerden yeterince haberi yok. O zannediyor ki AK Parti'de aday belirleme süreci bi hakkın uygulanıyor, oysa öyle bir torpil müessesi var ki, eskiden tapuda bile bu kadarı olmamıştı.

Gelinen nokta şu:

Kendine ait neredeyse tek bir oyu dahi olmayan vekiller, bir şehrin beş yıllık geleceğine ipotek koyarak, o şehri esir alabiliyor!

Birileri buna "demokrasi" diyorsa, varsın bu nakaratı terennüm ede dursun, lakin bilsin ki bunun adı, düpedüz bir "dayatmadır" ve asla kat'a demokrasi değildir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.