Yavaş yavaş Haziran ayından beri ülkenin başında dolaşan karmaşanın sonuna doğru geliyoruz.
Tek başına iktidar kenardan kendini gösterdiği an değişenleri hep birlikte gördük.
Seçimden önce yazılarımda sürekli hatırlatmaya çalıştığım şey tam olarak buydu.
Bunu niye yazıyorum?
Şunun için yazıyorum ki….
En yakın arkadaşlarımın bile dudak aralarından sızmaya başlayan en basiti “abartıyorsun” en ağırı “iktidarın yalakası!” olan cümlelerini şimdi nasıl tevil edeceklerine merakımdan yazıyorum.
Bakın daha hükümet kurulmadan, bizi can evimizden vuran terörün şükürler olsun ki nasıl gerilediğini yaşayarak görüyoruz.
Terör kararlı bir tavır karşısında kaçacak delik arar, bu bizim için de dünyanın başka bir yerindeki her türlü melanet içinde değişmez bir hakikattir.
Bitti demiyorum, yapılanlar yeterli de demiyorum. sadece istikrarın kokusunun bile işe yaradığını akıllarını siyasi kalıpların içine hapsetmiş arkadaşlarımıza göstermek istiyorum.
Bu ülkenin geleceği babanızın da çok sevdiği partinin başarılarına endekslenemez…
Türkiye’nin selameti Recep Tayyip Erdoğan nefretinin ardında önemsiz görülemez.
Öfke ve kinle hiçbir mesele halledilemez.
Hele memleket meseleleri hiç!
Çok yazık edersiniz demekten yorgun düşmüş bir yazı emekçisi olarak, bu yazdıklarım hoşuma gitmiyor.
Ancak halkın tercihlerini bu kadar net ortaya koymasına rağmen hâlâ amalı, karşı tarafta da bu kadar desteklemeyen varlı cümleler kuranları gördükçe, susmanın bu ülke için ihanet olacağını düşünmekten kendimi alamıyorum.
Ekonomidünyası  daha şimdiden kabinede ekonominin patronunun kim olacağını tartışarak, neticeyi satın almaya başladı bile…
Döviz, altın rayından çıkmış bir ejderha gibi üzerimize gelmekten en azından vazgeçmek zorunda kaldı.
Şimdi herkes ne yapıyor?
AK Parti’nin seçim vaatlerini karşısına almış bir bir gerçekleştirilenlerin üzerine çeltik atmakla ilgileniyor.
Asgari ücret meselesi; verirsin, veremezsin tartışmalarının ötesine geçmiş durumda.
Şimdi özel sektör nasıl verebiliriz konusu üzerine kafa yorup, bütçelerini şöyle bir ters yüz etmeye başladı bile.
Verilen bir sözün inandırıcılığı toplumun geniş kitleleri arasında nasıl yankı bulduğuyla belirlenir.
Asgari ücret konusunda yapılan tartışmalardan tam olarak bunu gördük.
Ve birşey daha gördük Türkiye için yani reel piyasa için 1300 lira ile 1500 lira arasında gerçekleştirilebilme açsından Kaf dağı kadar fark varmış.
Bunlar, daha ülkenin başında Seçim Hükümeti varken ama bir istikrarlı neticenin sandıktan çıktığı ortaya çıkmışken yaşananlar.
AK Parti’nin yeni kuracağı -belki siz bu yazıyı okurken kurulmuş olan- kabine de öncelikle hakkaniyete sadık, üzerlerinde soru işaretleri olmayan siyasetçileri tercih etmesi çok önemlidir.
Herkese yeniden kucak açan bir iktidar görmek aslında AK Parti’den neden olduğunu tam olarak bilemese de nefret eden yurttaşların da bir özlemi gibi duruyor.
Zira bu vatanı seven her kesimin her durumda ülke için iyi olana destek vermesi aklın emrettiği bir durum değil midir?
Şimdi yine AK Parti’den bahsedip durdun bak diyecek olanlara da bir kelime söyleyelim…
AK Parti üzerinden ülkenin gerçeğini tahlil etmekten başka bir alternatif olmadığını sandıkta söyleyen insanlara bir analiz yapacaksanız başka ne yapsanız hikaye kalır.
Ben seçimden önce ülke için ayağı yere basan önerilerle millete giden ve sandıkta tam destek alabilen diğer partilerin de istikrarla sözlerinin arkasında durduklarında ülke için umut olabilecelerini söylemiştim.
Ancak sandık ve seçim alanlarında muhalefet liderlerinin yaptıkları konuşmalardan anladık ki, benim onlara güvendiğim kadar onlar kendilerini iktidara namzet görmüyorlarmış.
Bakın şimdi MHP’de, CHP’de, HDP’de koltuk meydan muharebeleri başladı bile…
Bu millete yapamadıkları iyiliği bari partilerine yapmak isteyen liderler varsa yenilgilerini kabul edip, daha fazla gerginliğe sebep olmadan evlerine dönmelidirler.
Bu şekilde belki partileri için siyaset sahnesinde yeni bir ışık belirebilir.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.