Karınca örümcek yuvasına takıldığında “Yarabbi beni buradan kurtar” diye yalvarır. Örümcek de düşünür ve “Ben de öğle yemeği için dua edip yalvarmıştım, sen geldin tuzağa düştün” der ve “Acaba ikimizin de yalvardığı Tanrı aynı olabilir mi? Diye sorar!

Bu masal diyelim; bir çok açıdan ele alınabilir, ben ihtiyaç ucundan tutacağım!

Örümceğin ihtiyacı karnını doyurmak, karıncanın ihtiyacı canını kurtarmak! İkisi de haklı, ikisinin de ihtiyacı hayati önem taşıyor. Birisi yem olursa diğeri aç kalırsa ölecek!

Aslında doğru olan birbirimiz için yaratılmış, birbirimizi tamamlamak için, birbirimizin ihtiyaçlarını karşılamak için var olmuşuz. Ne bir kişi tek başına bütündür ne tek başına her şeye güç yetirecek kadar kuvvetli.

Bin bilsen de bir bilene sormak gerekir. Akıllı insanların başarılarının altında mutlaka ki başka insanların akıllarından faydalanmaları yatar! Hep başka insanlara, akrabalarımıza, dostlarımıza, arkadaşlarımıza, komşularımıza hep ve her zaman ihtiyacımız vardır! Borç alıp vermemek dışında herkesin hem aklına hem her imkânına ihtiyacımız var!

İhtiyaçlar çok fazla, hepimizin hemen her şeye ihtiyaç duymamız biraz da her şeye sahip olma hırsından mı kaynaklanıyor diye düşünürüm genelde! Kaç takım elbisem, kaç takım eşofmanım, kazağım, pantolonum var; bilmiyorum ama bildiğim bir tane hadi bir de yedek olsun iki tane! Ne kadar çok şey biriktiriyoruz, dolaplar tıka basa dolu! Öldüğümüzde ismimizi bile kullanmayıp; cenaze diyorlar, cenaze aşağı, cenaze yukarı. Yedek elbiselerin tümü birden ölü elbisesi oluyor. Çok şahit olmuşum, çocuğu bile o taptaze gıcır gıcır elbiselerine dokunamıyor; çünkü bir ölüye ait!

“Bizi zengin yapan ne kadar çok şeye sahip olduklarımız değil, ne kadar çok şeye ihtiyaç duyduğumuzdur” diyor bir düşünür!

İhtiyaçlar gerçek ve gerçek olmayan diye ayrım yapıldıktan sonra bir daha düşünülürse eminim ki çok eşya israf sınıfına gireceğinden gözümüzde değerini yitirir.

İsraf ekonomisi defalarca hakkında kitaplar, makaleler yazılmış bir konudur. Dinimiz israfı haram saymıştır. Buna rağmen israf konusunda oldukça savurganız maalesef!

İnsanlar dertten sakınmak için satın alırlar; ama artık aldıklarımız dert olmaya başladı. Aynı amaç için kullanılanın kulplusu, kulpsuzu, sarısı, mavisi, üstten ceplisi, alttan fermuarlısı diye bir sürü bahanelerle alıp dolduruyoruz.

Rüzgâra, yağmura, kara, güneşe, bulutlu havaya göre bir sürü gözlük, ceket, mont ve ayakkabılarımız var(!)

Salonlarımız misafir yüzü görmüyor, bayramlarımız tatil olarak değiştirildi ama koltuk takımlarımız, hiç kullanılmayan birkaç maaşla anca alabildiğimiz perde, dolap, masalarla dolduruyor, sonra atıp yenisini alıyoruz.

İnsanların çoğusu açlık sınırı ve yoksulluk sınırında maaş alıyor ama herkes israf yarışında aynı mesafede!

Biraz dağıtmayı düşünüp, eşya yükümüzü hafifletsek mesela; sırtımızdan atsak şöyle ağırlıklarımızı! Sözüm bankalarda biriktirenler için de geçerlidir!

İhtiyaçlar sınırsızdır! Ancak ihtiyaçların gerçek olup olmadıklarını kontrol edip karar vermek bizim kendi elimizdedir. Almayı çok istediğim bir eşyayı almadığımda genelde iki gün içinde unutuyorum, aklıma geldiğinde ödemelerime yansımadığı için de mutlu oluyorum. O eşyayı alsam belki de o kadar mutlu olmayacaktım!

Devam edecek…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.