Siyaseten hep sorguladık, siyasi ve fikri ideallerimiz, haklı beklentilerimiz etrafında
Hak etmeyenlerin hikayesi olduğu için çoğunlukla anlamaya çalışıp yargıladık.!
Gerek 7 haziran , gerekse 15 Temmuz kalkışması ve sonrası akabinde ise son dönem Başkanlık sistemi ve Anayasa değişikliği ile ilgili izlenen politikalara farklı kesimlerce yüklenmeye çalışılan anlam kargaşası içerisinde ki anlaşılmaya çalışılan MHP..!
Aslında anlamak için fazla Arif olmaya da gerek olmasa da bu sefer yazımızı fazla uzatmadan kıssadan hisse süreci özetleyelim.!
Kuruluş dinamikleri ile Milletin inanç ve değerleri etrafında iyi niyetle ikame edilmeye çalışılmış olan Son Türk Devleti,
Sürece müdahale etmeye çalışmış dahili ve harici fikri ve ırki devşirmeler eli ile asli mecrasından uzaklaştırılmış zamanla milletin inanç ve değerlerine cephe açan bir Cumhuriyet ve demokrasi anlayışına sürüklenmiş Türk Devleti
Kuruluşundan fazla geçmeden statükonun kıskacına mahkum ve mecbur bırakılmış.
Akabinde bu sığ zihniyetin ve statükonun kontrolünde günümüze kadar onlarca hükümet tarafından sevk ve idare edilmeye çalışılan Türk Devleti ve Milleti
Son dönem kerameti kendinden makul, bazı yöneticilerin gerek mahkumiyetleri ve mecburiyetleri ışığındaki Ortadoğu projesi kullanılmışlıklarının
Gerek sonrası dış işleri politikaları ile sınır ötesini terörize devletlerin ve örgütlerin inisiyatifine terk ederek milyonlarca Suriyeli’yi ülkemize mahkum ve mecbur bırakışları, akabinde ülkemizin sosyal, ekonomik ve demografik yapısına maliyetlerini millet ve devlet olarak Ödeyişimiz.
Yine Yanlış iç politika ritüellerinden açılım politikası ile sokakları, sınırları, resmî kurum ve kuruluşları terör örgütü PKK'nın inisiyatifine terk ederek ülkeyi ve Milleti bölünmenin eşiğine getirişleri
Yine Devleti bütün müesseseleri ile kontrol etmek ve ele geçirmek için ittifak ettikleri paralel fetö örgütünün onlara ihanetinin millete ve devlete çok ciddi maliyete dönüşmesini sağlayanların pişkinlik ve basiretsizlikleri eşliğinde
Kuşatılmanın, Bölünmenin, varlıkla yokluk arasında bir kaosun ve karmaşanın eşiğine getirilmiş Türk Devleti ve Milleti.!
Sırf ülkeyi yönetmek ve uydusu oldukları uluslararası şer örgütleri ve devletlere peşkeş çekmeye çalışanların Başkumandanlık Meydan Muharebesine dönüştürdükleri Türk Devleti ve Milleti
Ve öğrenilmiş çaresizlik kıskacında ülkeyi şahsi ve siyasi ihtirasları etrafında hasbel kader yönettikleri anlaşılanlara karşı hala daha kayıtsız ve şartsız mahkum ve mecbur bırakılmış Türk Milleti.!
Ve yönetenlerin basiretsizliği karşısında çaresizce bağımlı hasta paranoyas ile hayatını idame ettirmeye çalışan Türk Milleti.!
Ve bu basiretsizlik ve çaresizlik karşısın da şahsi ve siyasi menfaat ve ikballerini bir tarafa bırakan Ülkücü Hareket ve İsmi ile Müstesna Sayın Devlet Bahçeli…
Aslında bu ihanet sarmalına doğrudan ve dolaylı yoldan dahil ve alet olanlar hak etmeseler de, her daim milletin bağımsızlığı ve istikrarı için devletin bekası noktasında omurgalı duruş sergileyen Ülkücüler birbirini anlayamadıktan sonra bir başkasının anlamasını beklemekte işgüzarlıktan başka birşey değildir.
Velhasıl bu ihanet sarmalı kıskacında, bütün müesseseleri ile temelleri sarsılan, siyasi, demografik, kültürel, ekonomik ve bürokratik kuşatılmışlık cenderesinde nefes almakta güçlük çeken devletimizin tıkanan sistemize damarlarının bypass ameliyatı ile değişmesi,
Milli mütabakat şuuru ve duruşu çerçevesinde yeniden bir kuruluş heyecanı ve mukabelesi ortaya koyması elzemdir.
Ülkücü iradenin bu onurlu duruşu ise asla kıymet bilmeyenlerin bir hikayesi olmak üzre olmayıp, jeopolitik ve jeostratejik bir kritik eşiğe getirilmiş devletimizin ve milletimizin devamlılığını sağlayacak yeniden yapılanma sürecine dahil olarak
Devletin sistem ve anayasal düzlemde yaşayacağı elzem değişiklik sürecine milli ve manevi dinamikler etrafında müdahil olma hamlelerinden ibarettir.
Sürece olumlu yönde sirayet edebilmenin dışında ki bir diğer alternatif, siyasi hezeyanlar ve menfaatler eşliğinde ki politik hamleler ile siyasi tatminden öteye geçemeyip hadiselerin kişiselleştirilerek kısırlaştırmaya , ülkeyi ve Milleti içinden çıkılamayacak ciddi kaotik ortama sürükleyebilecektir.!
Diğer taraftan ülkeyi idare edenleri geçmişte olduğu gibi ihanet odakları ile ittifaka sürükleyerek geçmişteki hayati hataların tekerrürüne sürükleyebilecektir.!
Velhasıl Ülkücü iradenin bu gün Milletin ve Devletin yanındaki bu duruşu ne kimseyi haklı ve mazur gördüğünden,
Ne bu tür ihanetlere doğrudan ve dolaylı destek ve alet olanların meşruiyetini sağlamak istediğinden,
Nede bu ihanet ve basiretsizliklere ortak olduğundandır.!
Toplum nezdinde çoğunluğun iradesini temsil etmede hala çoğunluğu temsil eden iradenin ;
Bir taraftan geçmişteki hataları ile sebep olduklarını, bertaraf etmesini sağlamak
Diğer taraftan yeni sistem ve anayasa arayışlarına müdahil olup Türk Milletinin ve Devletini bölünmez bütünlüğü, ilelebet payidarlığı, Tam bağımsız lider ülke Türkiye'yi bütün kurumları ile yeniden inşaa ve dizayn edilecek süreci bizatihi yönetmek ve etkin rol üstlenme duruşundan başka bir şey değildir.!
Zaten aksi hususları düşünmek, tasavvur etmek de mümkün değildir, mümkünati halinde de ihanetle eş değerdir vesselam
Bu yüzdendir ki her ülkücü kıldan ince , kılıçtan keskin bu süreci iyi tahlil ve takiple sorumludur.!
Hadiseleri kişiselleştirerek şahsi ve siyasi Emel'lerimizle özdeşleştirip kısırlaştırmadan,
Ülkenin ve milletin menfaatleri adına onurlu , haklı ve vakarlı duruşumuzu devam ettirmemiz bir mahkumiyetten öte fikri, ideali ve inancı zaruriyetimizdir .!
selam-saygı-dua…
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.