Bazen güneşli, bazen yağmurlu, bazen de kar fırtınalarıyla bir
yerel seçim geçirdik. Demokrasinin kurallarındandır; rakip partiler ve adaylar seçilmek için projelerini ve görüşlerini
anlatırlar. Genelde de yerelde de bangır bangır bağıranların ve oy çağıranların olması doğaldır.
Yerelde kalkınma ve projelerini anlatanların yanı sıra
neredeyse, "bize oy verin, size soy verelim," diyenlere bile
şahit olduk.
Olduk; ama 'bu olmadı' dedik!
Partilerin en tepesindeki yöneticilerin, karşılıklı olarak en alt seviyede olan iftira ve iddialarına şahit olduk.
Olmadık, demeyin!
Bir şehir kazanmak için, dil zehir olmadı mı yani!
Zehir olan dile, panzehir olarak susmayı deneyenler oldu; ama o da olmadı!
Adayımızın, kendi kentimiz için ne yapacağını öteleyerek, bekanın cakasını sattık; yemeyenler de oldu, yiyip kusanlar da!
Bu beka yemeğinin üzerine dökülen hizmet sosu, o kadar tatsız ve tuzsuzdu ki; bu işin gurmeleri bile beğenmeyerek notunu düşük verse de masadakiler kasalarına bakarak "bunu yememek ne demek, yemezsek aç kalırız," diyerek alkışladılar.
Böylece, oy oylandı, soy soylandı, boy da boylandı.
Adımızı da Dede KORKUT koydu.
Demokrat!
..
Keşke herkes adının yükünü taşısa!
Adı "Cesur" olan, ne korkarları biliriz biz; adı "İffet" olanların ne mal olduklarını, adı "Nur" olanların nursuzluğunu; adı "Adalet" olanların adaletsizliğini; adı "Şeref" olanların haysiyetsizliğine tanık olmadık mı hiç!
Peki, dedik ya Dede KORKUT, boy boylayarak ve soy soylayarak adımızı "demokrat" koydu, diye. Elbet herkes bu ismi taşımayabilir!
Hangi faşist, hangi komünist, hangi ırkçı ve dinci ve de açık- gizli vatan düşmanları, onların görkemli hanlarını bilenler
demokrat olabilir ki!
Demokrasilerde demokratlar yüce güç olan iktidara tapmaz; ancak demokrasiden uzak olanlar ve bu kültürü bilmeyenler,
inanç ve din tüccarlarına kayıtsız şartsız iman ederler.
Bu hangi erk olursa olsun böyledir.
Ne yazık ki böyle gelmiş, böyle de gidecektir.
Mustafa Kemal Atatürk'e küfreden zihniyeti destekleyenlere destek veren, sözde milliyetçilere bir Türk Milliyetçisi ve
devrimcisi olarak, "bu ülkeme ihanetinizi asla unutmayacağız, "dersem, çok mu kızarsınız sahte milliyetçiler! (Bu not defterimize kayıtlanmıştır.)
Yerel Seçmeler bu!
Seçile seçile gelir seçilenler.
Ve hak eder.
O zaman, bize düşen de tarafsız olarak, seçilenlere kaygı duymadan saygı duymak düşer.
Saygı duyarız; ama hangi partinin ya da hangi cemaatin kazananı olursa olursa olsun sorgularız.
En azından bu satırların yazarı yapar bunu
!
Ey okurlar, bir de bir şey diyeyim mi size!
Dini, dindar geçinenlere yıktırırlar; vatanı sözde vatanseverlere böldürürler. Tanıyın bunları, bunarın adı, Hans ya da Georgi değildir; Ahmettir, veya Mehmettir.
Daha ne diyeyim ki!
Hayırlı olsun seçimleriniz ve geçimleriniz!
