Ağustos. Erzurum ve Pasin ovasında hasad, yaylalarında sürülerin son bir gayretle sonbahara hazırlanma zamanı.

Köyler üretken, alın terini, göz nurunu dökerek; tırpan, orak, örs, çekiç, kağnı arabası, at arabası traktör ve römorklar ovaları şenlendiriyor.

Daphan ovasında yeşil mercimek, sulu arazilerde şeker pancarı, Pasin ovasında ay çiçekleri, yaylalarda büyük ve küçük baş hayvan sürüleri, azda olsa tüten fabrika bacaları..

Fazla değil 1990'ların öncesindeki üretici olan eli öpülesi olan köylülerin hayatı. Sevinçleri, acıları, düğünleri...

1980 sonrası öyle bir zihin değişimi yaşadık ki meyvelerini yukarıdaki başlık arasında görebilirsiniz. Yolunuz düşerse Gürcükapı'daki bu kahvehane, çay evlerine bir uğrayıp değişimi görebiliriyim diye...

Sabahın erken saatleri, gün boyu insanların tüketecekleri, içecekleri çayların suları kazanlarda kaynarken demliklerde Rize çaylarının kokusu etrafı kaplar.

Kahveler dolmakta işsiz-güçsüz insanlar sandalyelere oturmuş keyf çaylarını yudumlarken yeni başlayan trafiğin sesine aldırış bile etmezler.

Saatler 9 olduğunda güneş yükselmiş gölgelikler kaybolmuş, tenteler artık açılmıştır. Onlarca masa ondan fazla kahvehane bu dar sokakta ...

Yüzlerce insan, genç ihtiyar.. Çaylar demli olsun bağrışmaları.. Garsonlar müşterilerine çay yetiştirme telaşında.. Paralar peşin, kırmızı meşin.. Ödeniyor... Sorun yok..

Saatler ilerliyor adım atacak yer yok. Tüm sandalyeler dolmuş. Yüzlerce müşteri... Peki saatlerce bunlar ne yapıyor... Konuşuyorlar, konuşuyorlar.. Eeee.. Boş insan ne yapar....

Defineciler yerlerini almış öyle hayali şeyler anlatıyorlar ki hayallerinin gerçek olduğuna bırakın kendileri etraflarındaki dinleyenler bile inanıyor.... Cinler , periler... Sahiplenmişler ... Neyi? Defineleri...

Saatler 12.30'u gösterdiğinde Ezanlar okunmaya başlıyor.. İnsan su yakın, cami yakın diyor... Şimdi herkes kalkar abdestini alır camiye gider... Erzurum muhafazakar ya.. İçimden böyle geçiyor...

Derken Ezan bitiyor fakat kimse yerinden kıpırdamıyor. İhmal Camisine, Gürcükapı Camisine giden yok..

Varsa, yoksa gelsin çaylar, etrafa yayılsın boş konuşmalar....Dünün üreten köylüleri saatlerce oturuyorlar, oturuyorlar... İnsan düşünüyor Bunlar ne yer? Ne içer? Merak ediyor....!

Soru soruyorsunuz bu durumu öğrenmek için.! Cepte yeşil kart, dilekçeyle verilen paralar, aş evlerinin dağıttığı yemekler... Çocuk paraları... Ekilmeyen veya iş olsun diye yonca, gorunga, fiğ tarlalarından alınan paralar.. Geçim kaynakları.. Çalışmak, üretmek ve faydalı olmak mı? Hiç kimsenin aklına gelmiyor...

İkindi ezanları, Akşam ezanları okunuyor... Aman Allah'ım bize ne oluyor diyen yok...

Artık sabahtan akşama kadar boş boş oturan insanlar birer, ikişer , üçer evlerinin yolunu tutuyor..

Senelerdir devam ediyor bu olay... Sosyologlar, ekonomistler, psikiyatrlar nerede diye insanın aklına geliyor..

Asıl toplumu oy uğruna kahvehanelere mahkum eden siyasiler nerede diyeceğim anda boğazım kuruyor! Dilim tutuluyor..! Kalemim daha yazmıyor..! İçimde bir korku beliriyor..

Yazma , başını belaya sokma diye...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.